Message
Şart cümleleri iki kısımdan oluşur. Birinci kısma şart (الشَرْطُ), ikinci kısma cevap (جَوَابُ الشَرْطِ) denir.
لَوْ : (Eğer) Geçmişte yerine getirilmemiş bir durum için kullanılır. Cevap cümlesine 'Lam' harfi ile vurgu yapılır. Eğer cevap olumsuzsa 'Lam' harfi kullanılmaz. Fiiller cezmedilmez.
لَوْ اِجْتَھَدْتَ لَنَجَحْتَ : Çabalasaydın geçerdin.
لَوْ عَرَفْتُ أَنَّكَ مَرِيضٌ ما تَأَخَّرْتُ : Hasta olduğunu bilseydim geç kalmazdım.
لَوْ سَمِعْتَ قِصَّتَهُ لَيَبْكَيْتَ : Hikayesini duysaydın ağlardın.
Temenni ifade eder;
لَوْ كَتَبَ : Keşke yazsa.
لَوْ كَانَ كَتَبَ : Keşke yazsaydı.
أَنْ edatı gibi masdar harfi olur. Mazi ve muzari fiilin başında bulunur. Muzari fiili nasbetmez;
يَوَدُّ الطَالِبُ لَوْ نَجَحَ : Öğrenci başarılı olmayı arzu eder.
*(يَوَدُّ أَحَدَهُمْ لَوْ يُعَمَّرُ أَلْفَ سَنَةٍ)* : Onların her biri, bin yıl yaşatılsın ister.
لَوْ in başında و olursa cevap cümlesi istemez. -se de, -se bile anlamlarına gelir;
سَأَسَافِرُ إِلَى إِزْمِيرَ وَلَوْ كَانَتْ بَعِيدَةً : Uzak olsa da İzmir'e gideceğim.
كَمَا لَوْ كَانَ : Sanki, ...imiş gibi
يَتَكَلَّمُ العَرَبِيَّةَ كَأَنَّهَا لُغَتُهُ الأَصْلِيَّةُ : Arapçayı ana dili gibi konuşuyor.
يَتَكَلَّمُ العَرَبِيَّةَ كَمَا لَوْ كَانَتْ لُغَتُهُ الأَصْلِيَّةَ
يَتَحَدَّثُ الرَجُلُ عَنْ المَسَاىِٔلِ الفِقْهِيَّةِ كَأَنَّهُ عَالِمٌ : Adam bir alimmiş gibi fıkıh meselelerinden bahsediyor.
يَتَحَدَّثُ الرَجُلُ عَنْ المَسَاىِٔلِ الفِقْهِيَّةِ كَمَا لَوْ كَانَ عَالِماً
لَوْلا : (Olmasaydı) Geçmişte bir durumun olmaması sonucunda gerçekleşmesi muhtemel durumu ifade etmek için kullanılır. Sonrasında gelen isim mubtedadır. Mubteda yerine أَنَّ ile de cümle kullanılabilir. İkinci cümle cevabıdır ve mazi fiil kullanılır. Cevap cümlesine 'Lam' harfi ile vurgu yapılır. Eğer cevap olumsuzsa 'Lam' harfi kullanılmaz. Fiiller cezmedilmez.
لَوْلا فَضْلُ اللهِ عَلَيْھِمْ لَماتُوا : Allah'ın ihsanı üzerlerine olmasaydı öleceklerdi.
لَوْلا الإِخْتِبَارُ ما حَضَرْتُ اليَوْمَ : İmtihan olmasaydı bugün gelmeyecektim.
لَوْلا أَنَّنِي مَرِيضٌ لَسَافَرْتُ مَعَكَ : Hasta olmasaydım seninle beraber seyahat edecektim.
Arz (bir şeyin yapılmasını kibarca istemek) ve tahdid (bir şeyin yapılmasını sertçe istemek) için de kullanılır;
لَوْلَا تَجْتَهِدُونَ دُرُوسَكُمْ : Derslerinize çalışsanız. (Arz)
لَوْلَا تَكْتُبُونَ وَظَاءِفَكُمْ : Ödevlerinizi yazsanıza. (Tahdid)
Mazilerden önce kınama harfi olur;
فَلَوْلَا جَاؤُوا عَلَيْهِ بِاًَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ : Bari (hiç olmazsa) ona dört şahit getirseydiler ya!
إِذا : (Eğer, inde) Bazen muzari fiil ile birlikte kullanılmakla beraber, genellikle mazi fiili ile birlikte kullanılır ama geleceği ifade eder. Bazı durumlarda cevap 'ف' harfi alır. Fiiller cezmedilmez.
إِذا جَاءَ رَمَضَانُ فُتِحَتْ أَبْوَابُ الجَنَّةِ : Ramazan geldiğinde cennetin kapıları açılır.
Cevabın 'ف' eki aldığı durumlar;
- İsim cümleleri,
إِذا اِجْتَھَدْتَ فَالنَجَاحُ مَضْمُونٌ : Çabaladığında başarı kesindir.
- Cevap cümlesi fiili talep (Emir, Nehiy, Soru) ise,
إِذا رَأَيْتَ خَالِداً فَاسْأَلْهُ عن الكِتابِ : Halit'i görürsen ona kitabı sor.
إِذا وَجَدْتَ المَرِيضَ نَاىِٔماً فَلا تُوقِظْهُ : Hastayı uyurken bulduğunda onu uyandırma.
إِذا رَأَيْتُ بِلالاً فَمَاذا أَقُولُ لُهُ؟ : Bilali gördüğümde ona ne sorayım?
Cevapta 'ف' yerine 'إِذا' kullanılabilir;
وَاِذَا ذُكِرَ الَّذٖينَ مِنْ دُونِهٖ اِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ : Allah'tan başkaları (ilâhları) anıldığında bakarsın sevinirler.
İn ve Kardeşleri
Hem mazi hem de muzari fiillerle birlikte kullanılırlar. Şart ve cevap cümlelerinden oluşup, cevap cümleleri bazı durumlarda 'ف' eki alır. Cezmeder.
إِنْ تَجْتَھِدْ تَنْجَحْ : Çabalarsan, başarırsın.
إِنْ تَذْھَبْ إلى السُوقِ أَذْھَبْ مَعَكَ : Çarşıya gidersen seninle beraber gelirim.
وَإِلَّا تَغْفِرْ لِي وَتَرْحَمْنِي أَكُنْ مِنَ الْخَاسِرِينَ : Beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen kaybedenlerden olurum.
مَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ : Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür.
مَنْ يَغِبْ أَكْثَرَ مِنْ أُسْبُوعَيْنِ يُفْصَلْ : Kim iki haftadan fazla gelmememezlik yaparsa kovulur.
وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ يَعْلَمْهُ اللهُ : Ne iyilik yaparsanız Allah onu bilir.
مَتَى تُسَافِرْ أُسَافِرْ : Ne zaman yola çıkarsan, ben de o zaman çıkarım.
أَيْنَ تَسْكُنْ أَسْكُنْ : Nereye oturursan, oraya otururum.
أَيْنَمَا تَكُونُوا يُدْرِكْكُمُ الْمَوْتُ : Her nerede olursaniz olun ölüm size yetişecektir. (Vurgu için eyne'ye mâ eklenmiştir.)
أَيْنَمَا تَكُونُو أَزُرْكُمْ : Her nerede iseniz sizi ziyaret edeceğim.
أَيَّ مُعْجَمٍ نَجِدْ فِي المَكْتَبَةِ نَشْتَرِهِ : Kitapçıda hangi sözlüğü bulursak alalım.
مَھْمَا تَقُلْ نُصَدِّقْكَ : Her ne söylersen sana inanırız.
Şart ve cevap cümlelerinin zamanları;
- Hem şart hem de cevap her ikisi de muzari olabilir. Bu durumda her ikisi de meczumdur.
وَإِنْ تَعُودُوا نَعُدْ : Eğer dönerseniz, biz de döneriz.
- Hem şart hem de cevap her ikisi de mazi olabilir. Fakat anlam olarak geleceği ifade eder. Mazi fiiller mebni olduğundan harekeler etkilenmez.
وَإِنْ عُدْتُمْ عُدْنَا : Siz dönerseniz biz de döneriz.
- Şart mazi, cevap muzari olabilir. Bu durumda cevap meczumdur.
مَنْ كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الْآخِرَةِ نَزِدْ لَهُ فِي حَرْثِهِ : Ahiret kazancını isteyenin kazancını artırırız.
- Şart muzari, cevap mazi olabilir. Bu durumda şart meczumdur.
مَنْ يَقُمْ لَيْلَةَ القَدْرِ إيمَاناً والحْتِسَاباً غُفِرَ لَهُ ما تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ : Kim iman ve ümit ile Kadir gecesi kalkar ise geçmiş günahları affedilir.
Cevabın 'ف' eki aldığı durumlar;
- Önceki iki durum (isim cümlesi veya talep fiili olma) burada da geçerlidir.
- Eğer fiil camid (türememiş, doğal, çekimsiz) fiil ise,
مَنْ غَشَّنا فَلَيْسَ مِنَّا : Kim bizi kandırırsa bizden değildir.
- 'قَدْ' eki almışsa,
وَمَنْ يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظِيمًا : Kim Allah'a ve Peygamber'ine itaat ederse, şüphesiz büyük bir kurtuluşa ermiş olur.
- 'ما' olumsuzluk eki almışsa,
مَھْمَا تَكُنْ الظُرُوفُ فَما أَكْذِبُ : Koşullar ne olursa olsun yalan söylemem.
- 'لَنْ' eki almışsa,
مَنْ لَبِسَ الحَرِيرَ فِي الدُنْيَا فَلَنْ يَلْبَسَهُ فِي الآخِرَةِ : Kim dünyada ipek giyerse ahirette giymeyecek.
- 'سَ' eki almışsa,
إِنْ تُسَافِرْ فَسَأُسَافِرُ : Seyahat edersen ben de seyahat edeceğim.
- 'سَوْفَ' eki almışsa,
وَإِنْ خِفْتُمْ عَيْلَةً فَسَوْفَ يُغْنِيكُمُ اللهُ مِنْ فَضْلِهِ إِنْ شَاءَ : Eğer fakirlikten korkarsanız, bilin ki Allah dilerse sizi bol nimetiyle zenginleştirecektir.
- 'كَأَنَّمَا' eki almışsa,
أَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الْأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا : Kim bir kimseyi bir kimseye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur.
Eğer cevap 'ف' eki almışsa muzari fiil cezim olmaz.