اِنْكَسَفَتْ الشَمْسُ يَوْمَمَاتَ إِبْرَاھِيمُ : İbrahim'in (Peygamber efendimiz Hz.Muhammed'in oğlu) öldüğü gün güneş tutuldu.
سَافَرْتُ يَوْمَظَھَرَتْ النَتَاىِٔجُ : Sonuçların belli olduğu gün yola çıktım.
Lafzî İzafet
Müştak olan isimlerin (İsm-i Fail, İsm-i Mef'ul, Sıfat-ı Müşebbehe,...) kendi fail, nâibi fail veya mefulune mudaf olmasıdır. Kısaca lafzi izafetin mudafı müştak isimlerden olur.
نَافِعُ العِلْمِ : ilim faydalı
مَفَتَّحُ النَافِذَةِ : penceresi açık
حَسَنُ الوَجْهِ : yüzü güzel (güzel yüzlü)
Lafzi izafette mudaf mudafun ileyhten dolayı marifelik kazanmaz. Mudafın marife olması gerekirse, mudaf harfi tarif alır;
وَلَدٌ حَسَنُ الوَجْهِ : güzel yüzlü (bir) çocuk
الوَلَدُ الحَسَنُ الوَجْهِ : güzel yüzlü çocuk
Lafzi izafette mudaf (müştak olduğu için) umumiyetle önce geçen bir ismin sıfatı olur;
رَأَيْتُ سَيِّدَةً عَاقِلَةَ الوَلَدِ : Çocuğu akıllı bir bayan gördüm.
تَكَلَّمْتُ مَعَ الرَجُلِ المُهَذَّبِ الأَخِ : Kardeşi terbiyeli bir adamla konuştum.
جَاءَتْ أَيَّمٌ شَدِيدَةُ البَرْدِ : Soğuğu şiddetli günler geldi.