Message
Stres dolu bir dünyada yaşıyoruz. Ve hergünkü hayatın üstesinden gelme, hissettiğimiz hali olumsuz etkiliyor. Bazı insanlar yardım için doktora gidiyorlar, diğerleri de daha az alışılagelmiş terapileri deniyorlar.
Fakat ruh halini arttıran tedavileri bulmak için olan yer, tamamen farklı bir yer olabilir.
Mutfak, yediğimiz herşey, beyin kimyamızı değiştirme potansiyeline sahiptir ve bunun sonucunda da hissettiğimiz hali. Beyin, bedenin geri kalanından ayrıdır ve o bedeninizin diğer her bölümü gibi sadece ne yediğinizden ve içtiğinizden etkilenmektedir. Belirli gıda ve belirli gıda türleri, ilgili bileşenleri kapsarlar ve düşünme ve hissetme şeklinizde kesinlikle etkiye sahiptirler.
Bu ruh hali gıdalarından bir tanesi çok güçlüdür. O, cinayete karşı mücadelede, gizli bir silah haline gelebilir. Dünyanın pek çok bölümünde salgınlaşmış bir sokak şiddeti vardır. İngiliz kenti Bournemouth’da, binlerce insan, barlar ve gece kulüplerine akın halinde girip çıkarlar, karışıma alkol katarlar ve o, sokak dolaşmaları ve gürültücü kavgacı davranış için bir formüldür.
Merhaba, gece kulüplerine hoşgeldiniz. Bazımız içki içmede daha kötü. Ve bu, üstün eğilimini göstermemiz. Barlara ve onun gibisinden şeylere ayak uyduran biri değilim. O kadar ciddi değildi, öyle değil mi?
Çabucak ayrılmıyorlar. Böylece, daha ciddiymiş gibi görünüyor. Böylelikle, gece eğlenmek yerine, çok fazla insan buraya düşüyor. Pub kavgasından kavgasına, abartmasız, bıçaklamadan cam atmaya süren herşeye sahibiz.
Bu problemle yıllardır boğuştuktan sonra, yerel polis ve gece kulübü sahipleri, çığır açan çözümle çıkageldiler: Çikolata. Pubevlerinin sahiplerinin kendileriyle konuştuk, onların işini etkileyip etkilemediğini göreceğiz. Ve daha sonra bir sonraki fikirle ortaya çıktılar, onlara gecenin sonunda çikolata verecekler.
Bu gece, şiddeti çözmeye çalışmanın sıradışı yeni yolu, dünyanın herhangi bir yerinde, sadece ikinci defa test edilecek. Sabah bir buçukta insanlar eve gitmeye başlıyorlar.
Gizli silahı ortaya çıkarmanın sırası...
Sorun çoğu kez az çok şimdi başlar. Fakat bir çikolata dağıtma, pek çok yüzü gülümsetiyor görünüyor. Çikolata, herkesin hoşlandığı birşey, öyle değil mi? Daha fazla tattığımda, mutlu olmak, dans etmek istiyorum.
Seyredin, bana ne oldu? Enfes. Öyleyse, çikolata neden bu etkiye sahip? Birincisi, o, beyine enerji hamlesini veren şekerle yüklü. Eğer yorgunsanız ve gecenin sonunda asabiyseniz, yalnızca ihtiyacınız olan şey bu. Çikolata, beynin endorfin adı verilen kendini iyi hissetme kimyasallarını salgılattıran doğal bileşenleri de içerir. Lezzetli bir tad katın ve herkese ait olan, ruh halini arttırıcıyı ele geçirdiniz.
Fakat, aslına bakarsak, çikolata cinayeti durdurabilir mi? İlk sonuçlar çarpıcı. Sabah bir buçuk ile üç buçuk ana saatleri arasında, sokak şiddetinde yüzde 60 azalma var, ve biz bu tedbiri büyük bir başarı olarak tespit ediyoruz. Fakat, çikolatayı sokak çarpışması şiddetinde kullanma, beynin yeni dünyasında, ruh hali gıdalarında sadece buzdağının görünen kısmıdır.
Bazı uzmanlar pasta, pilav ve makarna gibi karhonhidratta zengin tüm gıdaların, bizleri rahatlamış ve mutlu hissettireceğine inanıyorlar. Fakat, balık ve et gibi proteinde zengin gıdalar farklı bir etkiye sahipler. Onlar bizleri dikkatli ve odaklanmış hissettiriyorlar. Bu fark, büyük sonuçlara sahip olabilir.
Bir müsabakaya gittiğinizi hayal edin, bölünmüş ikinci kararlara sahip olma, çarpıcı sonuçlara sahiptir. Önceden doğru yemeği yeme, tüm farkı yaratabilir. Bu iki adam, bu teoriyi test etmeyi kararlaştırdılar.
Çünkü onların acımasız işinde, rakibine karşı daha keskin bir zekaya sahip olma, size üstünlük sağlayabilir.
Paul Littlewood ve Terry Chapman eski İngiliz satranç şampiyonları. İyi bir Londra restoranında iki karşılaşma öğününün etkisini test etmeyi kararlaştırdılar. Paul için kızarmış enginarlar, fakat Terry için tamamen italyan kuşkonmaz. Paul’ün yemeği onun zihinsel kıvraklığını arttırmak için dizayn edilmiş.
O protein olan kırmızı etle yüklü. Bu onun beynini keskinleştirmeli, ama Terry karbonhidratlarla dolu ağır bir yemek yiyor. Bu onu mutlu hissettiriyor olmalı, fakat o rahatlamış da olmalı, çok uykulu hale geliyor.
Müsabakanın ruh hali yiyeceğinin etki etmeye başlaması fazla zaman almadı. Fazla dolu hissetmiyorum, bu öğleden sonra Terry’i yenmeye hazırım. Sadece şu anda, güneşin altında boylu boyunca uzanır gibi hissediyorum ve birazcık iyi haber almak istiyorum. Fakat bu şans hiç yok.
Sadece şimdi, iki farklı yemeğin etkilerini test etmenin zamanı. Paul ve Terry, sadece yarım saatte harekete geçecekleri bir satranç maçını oynuyorlar. Karbonhidratların dozunu kaçıran Terry, net bir şekilde saate karşı yarışıyor gözüküyor. Kararlarını vermek için çok fazla zaman kullanıyor.
Saniyeler içinde, umutsuzlukla kaybettiğine karar veriyor. Terry, kendisini uykulu hissettirmek için dizaynlanan bir yemeği yedi ve neredeyse zamanı kalmadı, fakat bu, bir tesadüf olabilir mi? Bunu bulmak için, bir gün beklemeye ve daha sonra deneyi tekrar etmeye ihtiyacımız var.
Eğer yiyecek, Paul ve Terry gibi insanların geçici ruh halini denetlemek için oluşturulabilirse, yaşamdan birini de etkileyebilir mi?
Diana Ralston on yıldan beri ciddi depresyon çeken bir ressam. Onun problemi kızının doğumuyla başladı. Jane’i doğurduktan sonra, karakterim tamamen değişti. Bütün kendime olan güvenimi, inancımı yitirdim.
Bu, her annenin korkulu rüyasıydı. O, şiddetli bir doğum sonrası depresyonuna sahipti ve çocuğuna bakamadı. O ilgisizliğe uğradı, ben gerçekten ne yaptığımı bilmiyordum, ne yaptığımı bilmiyordum. Diana hastaneye gönderilmişti ve Jane ondan 9 ay boyunca uzaklaştırılmıştı. Doktorlar ona reçeteli ilaçlar verdiler fakat o, tamamen iyileşmedi. Yıllarca depresyon onu diğer insanlardan ayırdı.
Korkunç bir yorgunluğum, konsantrasyon eksikliğim vardı ve hiç motivasyonum yoktu, dışarı çıkmak istemiyordum, sadece vardım, daha iyi olmayı umuyordum. 1999’da bir arkadaş, bir beslenme uzmanının yardımcı olabileceğinden bahsetti.
Böylece, herşeyi denediğim o aşamadaydım. Diana, En İyi Beslenme Enstitüsü’ndeki beyin biyomerkezine gitti. Gıdanın zihni etkilediği alanının önde gelen uzmanı Lorraine Peretta ile seans ayırttırdı. Gün içerisinde ne yediğinin fikrini bana verebilir misin? Sadece kahvaltıyla başla. Lorraine için ilk adım, hastanın yeme alışkanlıklarını analiz etmektir.
Kan ve nöron testleri de beslenmeyle ilgili dengesizlikleri tanımlamaya yardımcı olur. Bu bilgiyi kullanarak, sıkı bir yeni diyeti tavsiye etti. Diana, yıllarca acı çektikten sonra hayatını değiştirme şansını gördü. Haftalık alışveriş seyahatlerinde aldığı gıda, kökten bir şekilde değişti.
Yeni ürünlerin çokluğu geldi. Balık, organik sebzeler. Ve sonuçlar, dikkat çekiciydi. Diyebilirim ki, iki hafta içerisinde, farklı bir kişi hissettim. Daha çok çocuğumu, kızımı doğurmadan önceki kişi gibi hissettim.
Fakat, basitçe farklı gıdayı yeme, Diana’yı yıllarca depresyondan sonra nasıl çarpıcı bir biçimde daha mutlu ve enerjik yapabilirdi? Aslına bakarsak, diyetinde beyin gücünü güçten düşüren bazı gıdalar vardı ve beynine bir artış verebilecek, diyetinde eksik olan bazı gıdalar da vardı. Diana’nın kan testi onun önemli bir eksiklikten acı çektiğini onayladı.
Onun anahtar dengesizliği, histemi olarak adlandırılan bir nörotransmitter’daydı ve onun depresyonunun geçmesi için bu seviyeyi arttırmaya ihtiyacımız vardı. Bunu beslenmeyle ilgili takviyeler aracılığıyla yaptık. Fakat bu ilaçlar, sadece hikayenin bir kısmıydı. Diana’ya yağlı balıkta bulunan anahtar gıdadan daha fazla yemesi de söylenmişti. Somon ve makro balığı gibi bedenin kendisinin yapamayacağı balıklar yağlı asitlerdir. Ve bu yağlı asitler, beynin pek çok bölgesi için önemli bir yapı bloğudur.
Yağlı balık, beyin yapısını ve nöronları yapmanın anahtarıdır. Bu nöronlar, aslına bakarsak, depresyonu kaldıran kimyasalı üretirler ve insanları mutlu ederler. Böylelikle, o balık yağı, beyine mutlu kimyasalları yapar.
Taze gıda ve sebzeler de Diana’nın yeni rejiminde ana kısımdı. Onlar, beynin ruh halini arttırmaya yardımcı olan nörotransmitter’lara vitaminler ve minerallerle dolular. Diana’nın şaşkınlığına, onun belirli tür gıdayı yemeyi kesmesi de istenilmişti.
Ekmek gibi buğday ürünleri zayiatdırlar, çünkü bazı insanlarda depresyona sebep olabilirler. Onlar buğday ve depresyon arasındaki ilişkiyi gerçekten bilmezler. Fakat teori, kişinin moral bozukluğu, karamsarlık, motivasyon eksikliği hissetmesine bir allerjik reaksiyonun sebep olmasıdır.
Çeviri: Esin Tezer
Hazırlayan: Hakan Çakmak
http://okyanusum.com/hazirlaniyor/gida-ruh-halinizi-nasil-etkiler-1-bolum/
http://okyanusum.com/hazirlaniyor/gida-ruh-halinizi-nasil-etkiler-2-bolum/
http://okyanusum.com/hazirlaniyor/gida-ruh-halinizi-nasil-etkiler-3-bolum/