Message
Araştırmacı Dr.Newberg dua ederken beyine ne olduğunun, aktivitesinin, muhakemesinin ve performansının üzerinde çalıştı. ‘İslami olmayan’ duanın beynin üzerinde sürekli etkilere sahip olduğunu keşfetti.
Öyleyse farzedelim aynı denemeyi Müslüman bir kişide, o namaz kılarken/dua ederken, Allah’ı överken ve tevazu halindeyken yapsak, ne olur?
Dua etmeye, ruh ve bedenin iyileştiricisi gözüyle bakılmaktadır. Bu manevi olguya inanıyoruz, fakat bazıları onun sadece boyun eğme, aşağılanma ve özgürlüğün ele geçirilmesi olduğunu iddia ederek şüpheci olabilirler. Bu maksatla zihinlerimizi, dua etmenin beyin (beynin aktivitesi) ve sağlığı üzerindeki etkisi hakkında batılı alimlerin biri tarafından yürütülen bir çalışmaya yoracağız. Dikkat edilmelidir ki çalışma, İslam’a ait namaz kılma/dua etme üzerinde yürütülmemiştir ve o eğer müslümanlar üzerinde yapılsaydı, sonuçlar o zaman olağanüstü olurdu.
Budist rahiplerin zihinleri üzerinde meditasyonun etkisini inceleyen bazı bilimadamları, diğer atıl kısımlar meditasyondan önce aktif hale gelirken; beyinde aktif olan kısımların da meditasyon halinde atıl olduklarını keşfettiler. BBC Haberleri websitesi tarafından yayınlanan bir makalede, Amerika Birleşik Devletleri Pennsylvania Üniversitesi’nde bir radyolojist olan Andrew Newberg, “Daha önce olasılığını kimsenin düşünmediği dinleri ve manevi konuları keşfetmeye başladığımızda tarihimizde harika bir zaman deneyimlemek üzere olduğumuza inanıyorum’’ demiştir.
Dr. Newberg ve takımı, beyin imajlama teknikleri kullanarak Tibet’teki bir grup Budist rahipler üzerinde onlar meditasyon yaparlarken bir saat kadar çalıştı. Newberg; rahiplerin meditasyonun en yüksek haline eriştikleri zaman elleriyle ince bir çizgi çizmelerini istedi, bu işlem aracılığıyla beyinde kopya edilebilen kanlarına küçük miktarda bir radyoaktif madde enjekte edildi. Bu radyoaktif madde, beyinlerdeki aktif alanlar hareket ettikçe bilimadamlarının çözeltiyi görmesine olanak sağlamaktadır. Rahipler meditasyonu bitirdikten sonra, beyinlerin yeni bir imajlaması yürütüldü ve daha sonra normal halin durumu ve meditasyonlu olanın karşılaştırılması mümkündü. İmajlar, beyne meditasyon esnasında ne olduğu hakkında önemli sinyaller gösterdi.
İnanç Biyolojisi: Psikonöroimmunoloji adı verilen yeni bir bilimle ilgili yeni araştırma, dua etmenin hastalıkları tedavi etmenin muazzam gücüne sahip olduğunu doğrulamaktadır. Ayrıca bilimadamları, inançların etkilerini ve diğer insanların beyinleri ile mezheplerin etkileri üzerinde çalışmayı deniyorlar ve düşüncelerin belleğinde ne düşündüğünüzü teyit ediyorlar.
Üst Alan: Dua ederken aktif olmaya başlıyor. Arka Alan: Arka alan, endişeler ve Epilepsi’den sorumlu. Ve en önemlisi, dua ederken düşük aktif hale geliyor! Prefrontal Lob: Dua ederken aktif hale geliyor, bu da iyi kararlar almaya yardımcı oluyor. Beyin sapı:Dua ederken karmaşık kimyasal işlemler meydana geliyor.
Dr. Newberg, birisi belirli bir aktivite üzerinde odaklanmak istediğinde her insanda aktif hale gelen bir bölge olan beynin önü Frontal Lob’daki aktivite artışını gösterdiğini söyleyerek resimlerin ne olduğunu açıklıyor. Oysa beynin arkası olan Paryetal Lob; Paryetal Lob’un aktivitesinde gözle görülür bir azalma gösterdi ve o, bir kişinin yer hissinden sorumlu. Bu, ‘meditasyonun yer hissini kaybetmeye yönelttiği’ sözünü teyit etmekte. Dr.Newberg sözü: ‘’ Meditasyon esnasında insanlar kendilerinin algılarını yitirirler ve gerçekten de mekan ve zaman hissini yitirirler ve bu, tam olarak ne gördüğümüz.’’ (BM: Namazın dünyadan sıyrılarak huşu içerisinde kılınmasının gerekliliği)
Dua Etmenin Gücü
Benzer karmaşık etkileşimler, ruhani veya mistik deneyimler olarak adlandırılanlar da meditasyon esnasında meydana gelenlerle birlikte beynin farklı alanlarında oluşmaktadır. Dr.Newberg tarafından yürütülen daha önceki çalışmalarda ‘’odak noktası’’ duası olarak bilinen yapılırken Francisca rahibelerinin beyinlerinin aktivitesi yürütüldü. Gerçek şu ki duanın sözlü olan kısmı beynin kısımlarını aktif hale getiriyor, fakat Dr. Newberg; onun beyinde dikkat alanını aktif hale getirdiğini ve yer hissinden sorumlu olanının aktivitesini azalttığını keşfetti. Bu, bilimadamlarının ruhani meseleleri incelemelerinin ilk seferi değildi.1998’de Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bilimadamları kalp hastalığı olan bir grup hasta üzerinde çalışınca tedavisel dua etmenin önemi su yüzüne çıktı. Eşi benzeri olmayan bir sonucu keşfettiler, hastalar kısa süreli yapılan bir duadan sonra daha az komplikasyondan acı çektiler.
Taban çizgisindeki ve meditasyon esnasındaki SPECT İmajları.
Beyin İmajlama, yeni konulara pek çok inceleme sağlamıştır. Bu imaj, normal hal (soldaki) ve meditasyon esnasında (sağdaki) yeni beyin imajlama tekniği SPECT veya Tek Foton Emisyon Hesaplanmış Tomografisi tarafından çekilmiştir. Frontal alandaki aktivitenin nasıl olduğunu farkettiler. Beynin Frontal Lob’u, meditasyon halinde beyin aktivitesinin boyutunu yansıtan kırmızı noktalar şeklinde artmıştır.
Taban çizgisindeki ve meditasyon esnasındaki SPECT İmajları.
Bu ikinci resim, normal hali (soldaki) ve meditasyon hali (sağdaki) arasındaki bir karşılaştırmadır.
Buradaki odak noktası, meditasyon esnasında bu alanın aktivitesinde belirgin bir azalma farkettiğimiz beynin Paryetal Lob’unadır.
Bu bölgenin yer hissinden sorumlu olduğu farkedilmelidir.
Bu araştırmacı (Dr.Newberg) insanoğlunun varoluşu için inancın çok önemli olduğunu; çünkü onun, onları kadere daha adapte ettiğini ve beyin tarafından ortaya atılan sorulara cevap verdiğini teyit etmekte. Budist dua etmenin kan basıncını azalttığı, depresyonu ve endişeyi ortadan kaldırdığı ve kalp atışını azalttığı keşfedilmiştir. Bundan dolayı ve birkaç Batılı araştırmacıya göre; insanlığın iyi sağ salim olması için dindar olmak ateist olmaktan daha iyidir.
Nörobilimde bir uzman olan Dr. Andrew Newberg’in websitesinde de teyit ettiği gibi tüm evrenin Tanrı’sına inanma; psikolojik ve fiziksel sağlık için kesinlikle gereklidir. Newberg, ‘’Tanrı, Beyninizi Nasıl Değiştirir’’ adlı, kendisi ve bir grup araştırmacı tarafından yazılan ve Amerika’da dikkate değer bir satış başarısı elde eden kitabında ‘’Yaratıcıya ne kadar derin bağlanırsanız, beyniniz o kadar iyi olacaktır!’’ demiştir.
Günde 12 dakika dua etme ve meditasyon yapma, yaşlanmanın hastalıklarını geciktirir ve stres ve endişeyi azaltır. Teslim olma, ibadet ve dua etme uygulamaları insanoğluna bir nebze huzur, daha fazla sevgi ve sevecenlik verirken; ateizmdeki kadere karşı olan kızgınlık ve isyan beyini sürekli olarak tahrip etmektedir.
İslami Namaz Kılmaya Ne Dersiniz?
Ne yazık ki, Müslümanların sağlık durumu üzerinde dua etmenin etkisi hakkında benzer hiçbir çalışma yok, fakat Allah’ın uygulamamız için bize buyurduğu, Kur’ân okumadan meydana gelen namaz kılma; tevazu ve sakinlik olarak nitelendirilmektedir ve bilimadamları tarafından bildirilene göre, kaslar ve kemikler için uygun hareketlere sahiptir.
İslam’daki namaz kılma, Budizm’deki gibi sadece uygulanan bir dini tören değildir. Birisi özellikle secde pozisyonunda Allah’a çok yakın hale gelirken; manalar, ifadeler, hedefler ve Allah’a yakınlık hissine sahiptir. Arka taraf sakin hale gelirken, o dua ederken aktif hale gelene, Frontal Lob olarak adlandırılana, önemli bir konuya dikkati çekmek istiyorum. Öyleyse, bu ne manaya geliyor?
Frontal Lob alanı, yaratıcı düşünme ve karar vermeden sorumludur. Bu sebeple tevazuyla namaz kılma/dua etme, insanın kararlarını düzgün bir şekilde almasına yardımcı olur ve bu da namaz kılmanın/dua etmenin işinizdekileri halletmenize ve başarılı olmanıza yardım ettiği manasına gelir. Namaz kılmaktan ve onu uygulamaya devam etmekten kaynaklanan değişiklikler beyinde muazzam derin düşünceleri (tefekkürü) doğurur. Kişisel olarak ben bu değişikliği deneyimliyorum ve hissediyorum ve eğer birine namaz kılmanın faydaları ve ona ne hissettiği hakkında sorarsanız; o size psikolojik rahatlık, ağrıların iyileşmesi, denge, huzur ve sakinlik hissi hakkında çok şey anlatacaktır.
Hiç kuşkusuz ki araştırmacılar Tanrıya inanmanın önemini çok iyi bilirler, fakat gerekli olan ne tür bir inançtır? Onlar bunu bilmezler ve Kur’ân’dan başka bir yerde de bunu bulamayacaklardır, çünkü GERÇEK TEK DİN İSLAM’DIR ve diğer bütün dinler çarpıtılmış, insanca kelimelerle çevrilmiş ve boş inançlarla karıştırılmışlardır.
Gerçek şu ki, bazı Müslüman araştırmacılar namaz kılmanın zihinsel ve fiziksel sağlık üzerindeki etkisi hakkında çalışmalar yaptılar ve namaz kılmanın özellikle camilerde kılınırsa en iyi egzersizlerden biri olduğunu keşfettiler. Daha da fazlası, camilere doğru yürüme ve tevazuyla namaz kılma; eklem hastalıklarından koruyor, şeker hastalığını tedavi ediyor, damar sertliğini ve kalp krizini önleme gibi pek çok iyileştirici faydaya ilaveten, kan basıncını azaltıyor.
Bir kere daha tekrarlıyorum, İslami namaz kılma, beyin mekanizmasına en çok etkiye sahip ve eğer bilimadamları namaz kılma esnasındaki tevazu etkisini gözönüne alsalardı, çarpıcı sonuçları görürlerdi. Diğer yandan Budist veya rahiplerin dua etmesi büyük bir etkiye sahip değil, çünkü o, bir inananın Tanrıya yakın olmasını sağlayan gerçek tevazudan yoksun ve Kur’ân Kelamı’nın taşıdığı muazzam manalardan da yoksun. Bu da İslami namaz kılmanın inananın huzur, tatmin olma ve mutluluk duygusunu arttırdığı manasına gelmektedir.
BİLİM İNSANLARI DİNİN DE TIPKI SEKS, UYUŞTURUCU VE AŞK GİBİ AYNI ALANLARI TETİKLEDİĞİNİ BULDULAR
Dini ve ruhani deneyimler dünyada pek çok kişi üzerinde çok derin etkiler bırakmaktadır. Bir grup nörobilimcinin yaptığı yeni bir araştırma, bu insanların hissettikleri şeyin beynin “ödül devre”lerinin aktive edilmesiyle oluştuğunu göstermektedir. Beyindeki bu ödül devreleri zevk alma yeteneğimizi kontrol eder ve seks, uyuşturucu, müzik ve aşk ile ilgili alandır.
Beynin ruhani duyguları nasıl proses ettiğini anlamak için bilim insanları 19 kişiden oluşan ve düzenli olarak kiliseye giden bir Mormon grubu( 12 erkek 7 kadından oluşan üyeler daha önceden misyonerlik görevindeydi)incelemeye aldılar. Araştırmacılar 20-30 yaş aralığında olan bu kişilerin manevi duygular hissetmesini sağlayarak, fMRI ile beyinlerini incelediler.
Manevi duygular hissedebilmeleri için deneklere Mormon kilisesinden videolar gösterildi. Mormon ve diğer dini liderlerin sözleri tekrarlandı. Mormon kutsal kitabından bilindik pasajlar okumaları sağlandı.
Araştırmacılardan Doktor Michael Ferguson şöyle dedi: “Deneklerimizden bir kurtarıcıyı, sonsuzluk için aile yaşamlarını, cennette alacakları ödülleri düşünmelerini istediğimizde, beyinleri ve vücutları fiziksel olarak tepki verdi.”
Denekler ruhani duygular içinde olduklarını söylediklerinde, huzurlu, samimi hissettiklerini söylediler ve hatta gözlerinden yaşlar geldi. Daha derin nefesler aldılar, kalp atışları hızlandı.
Çeviren : Sıdıka ÖZEMRE