Düşünce şeklimiz ve tarzımız bir devrim geçirdi...
Artık eskiye göre farklı gözlerle bakıyor; farklı kulaklarla duyuyor ve farklı düşünüyoruz.
(Thomas Paine)
Sindirmemiz gereken veri miktarından işimizi tamamlamak için uyanık kalmamız gereken süreye, artık bize normal gelmeye başlayan olumsuz enerji dalgasına kadar her şeyin tırmanışa geçtiği bir ortamda işlevimizi sürdürmeye çalışırken, bu değişim başlamıştır ve toplumun çoğunluğu tarafından görülmektedir. Bugünlerde sırf konsantrasyonumuzu korumak bile kabusa dönüşen bir iş olabilir! Bilgi Çağı’ndan çıkıp Sezgi Çağı’na giriyoruz ki, bu da gerçeği algılama biçimimizde önemli bir değişimden çok daha fazlasını getiriyor. Şimdi karşımızdaki sorular: Bu yaygınlaşmış titreşim içindeki dünyanın kurallarını nasıl öğrenir ve böyle bir dünyada işlevimizi sürdürebilmemize yarayacak enerji ve bilinç becerilerini nasıl geliştirebiliriz? Bir yandan eski yaşam tarzımız can çekişirken yeni algımız, kimliğimiz ve davranışlarımızı nasıl sabit ve dengeli bir hale getireceğiz?
Birçok insan gibi siz de yaşamın ivme kazanan frekansında dengenizi bulmak, güvenliğinizi sağlamak ve stresinizi atmak için kendi enerjinizi çeşitli şekillerde, hem sağlıklı hem de sağlıksız, ayarlamaya çalışarak tepki veriyor olabilirsiniz. Ya da ağır karmaşasıyla bu yerinde duramayan heyecanlı dünyada nasıl serpilip gelişeceğiniz hakkında ipuçları peşinde büyük bir iştahla koşuyorsunuzdur. Bunların cevabı daha fazla veri işlemek için kullanılan teknoloji destekli yöntemler ya da marifetli küçük araçlarda ve ıvır zıvır da yatmıyor. Sezgi Çağı’na geçmek tamamen enerji hakkında ne bildiğiniz ve neler yapabileceğiniz ve gelişmiş ve etkin bir hassasiyeti nasıl geliştirebileceğinizle ilgili bir şeydir.