Message
Bilimsel bilgimizde devrim yaratabilecek bir başka uydu da, Lazer Interferometre Uzay Anteni (LISA) ve onun takipçileridir. Bu keşif uydularının imkansızı gerçekleştirmesi mümkün olabilir, büyük patlamadan önce ne olduğunu ortaya çıkartabilirler.
Halihazırda, uzak galaksilerin bizden uzaklaşma hızını ölçebilmekteyiz. (Bunu Doppler kayması sayesinde yaparız; bir yıldız size doğru veya sizden uzağa hareket ederse, (sizin ölçeğiniz) ışığın frekansı değişir.) Bu bize evrenin genişleme hızını verir. Sonra, “video kaseti geriye sarar ve ilk patlamanın gerçekleştiği zamanı hesaplarız. Bu, bir patlamanın zamanını belirlemek için barut kalıntılarının analiz edilmesine çok benzer. Büyük patlamanın 13,7 milyar yıl önce meydana geldiğini bu şekilde tespit ettik. Ancak can sıkıcı olan, mevcut uzay uydusu WMAP’ın ancak ilk patlamadan 400.000 yıl sonrasına kadar geriye bakabilmesidir. Bu nedenle, uydularımız bize sadece bir patlama olduğunu söyleyebiliyorlar, ama niçin bir patlama olduğunu, neyin patladığını ve patlamaya neyin sebep olduğunu bize söyleyemiyorlar.
LISA’nın böylesi bir heyecan yaratıyor olmasının nedeni budur. LISA tamamen yeni bir ışıma çeşidini ölçecek: Büyük patlama anından gelen kütleçekimi dalgalarının bizzat kendilerini.
Ne zaman yeni bir ışıma türü kullanılsa, dünya görüşümüz değişmiştir. Optik teleskopların ilk kez Gelileo tarafından gezegenlerin ve yıldızların bir haritasını çıkartmak için kullanılması, astronomi bilimini başlatmıştır. Radyo teleskoplarının İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra mükemmelleştirilmeleri, patlayan yıldızlar ve kara deliklerden oluşan bir evreni ortaya çıkartmıştır. Ve şimdi yerçekimi dalgalarını algılayabilen üçüncü nesil teleskoplar, bize, çarpışan kara delikler dünyası için, ekstra boyutlar için ve hatta bir çoklu evren için çok daha nefes kesici bakış açıları sağlayabilirler.
LISA’nın fırlatılma tarihi şimdilik 2018 ile 2020 arası olarak belirlendi. LISA üç lazer ışınıyla birbirine bağlantılı, çapı 4,8 milyon kilometrelik bir daire içinde devasa bir üçgen oluşturacak üç uydudan oluşur. Bu, o zamana kadar yörüngeye oturtulacak en büyük uzay aygıtı olacak. Büyük patlamadan kaynaklanan, hala evrende yankılanan herhangi bir yerçekimi dalgası bu uyduları birazcık titretecek. Bu minik düzensizlik lazer ışınlarını değiştirecek ve alıcılar bu düzensizliğin frekansını ve karakteristiklerini kaydedecekler. Bilim insanları bu yolla, büyük patlamanın hemen sonrasındaki ilk saniyenin trilyonda birini elde etmeyi başaracaklar. (Einstein’a göre, uzay-zaman eğrilebilen ve gerdirilebilen bir kumaş gibidir. Eğer çarpışan karadelikler veya büyük patlama gibi büyük bir düzensizlik varsa, bu kumaş üzerinde dalgalanmalar oluşabilir ve bunlar ilerleyebilirler. Bu dalgalanmalar, ki kütle çekimi dalgaları olarak adlandırılırlar, o kadar küçüktürler ki, sıradan araçlar kullanılarak tespit edilemezler; ama LISA bu kütle-çekimi dalgalarından kaynaklanan titreşimleri algılamak için yeterince hassas ve büyüktür.)
LISA sayesinde çarpışan kara deliklerden kaynaklanan ışımalar tespit edilebileceği gibi, büyük patlama öncesi döneme de bakılabilmesi mümkün olabilir; bir zamanlar böyle bir şeyin imkansız olduğu düşünülüyordu.
Şu anda, benim uzmanlık alanım olan sicim teorisinden gelen, büyük patlama öncesi dönem için birkaç teori vardır. Senaryonun birinde, evrenimiz sürekli genişleyen bir çeşit devasa balondur. Biz bu kocaman balonun üzerinde yaşarız (sinek kağıdı üzerine yapışmış sinekler gibiyiz, balonun üzerinden ayrılamayız). Ama bizim balon evrenimiz, diğer balon evrenlerin de içinde olduğu, bir köpük banyosuna benzeyen çoklu evrenler okyanusunun bir parçasıdır. Bazen, bu baloncuklar çarpışabilir (bu bize büyük dokunma teorisini verir) ya da daha küçük baloncuklara bölünüp, sonra genişleyebilirler (bu da bizim sonsuz şişme diye adlandırdığımız olaydır). Bu büyük patlama öncesi teorilerin her birinin, ilk patlamanın hemen ardından, evrenin kütle çekimi dalgalarını nasıl serbest bıraktığına dair tahminleri vardır.
Kaynak : Geleceğin Fiziği - Michio Kaku