Var Olmanın Gücü - Eckhart Tolle \ Vücutla Kendini Tanımlamak
Eşyalardan ayrı olarak, egonun kendini tanımlamak için kullandığı diğer temel şeylerden biri de “benim” vücudumdur. Öncelikle, vücut erkek ya da kadındır ve dolayısıyla, erkek ya da kadın olma duygusu çoğu insanın benlik duygusundan önemli yer tutar. Cinsiyet, kimlik haline gelir. Cinsiyetle kendini tanımlama, erken yaşlardan başlayarak teşvik edilir ve sizi bir role zorlayarak, hayatınızın her alanını etkileyen belli davranış kalıplarına şartlandırır. Bu, birçok kişinin kapana kısıldığı bir roldür; cinsiyetle kendini tanımlamanın bir ölçüde hafiflemeye başladığı Batı kültürüne oranla daha geleneksel yapıda olan toplumlarda, bu durum daha da belirgindir. Bazı geleneksel kültürlerde, bir kadın için en kötü yazgı evlenmemek ya da hiç çocuk doğurmamak olabilir ve bir erkek için ise cinsel gücün yetersiz olması ve çocuk yapamama gibi sorunlardan söz edilebilir. Bu toplumlarda insanın hayatta tatmin olması için, öncelikle cinsel kimliğini tatmin etmesi gerekir.
Batı’da, benlik duygusuna daha ziyade katkıda bulunan şey, fiziksel görünümdür: Diğerlerine oranla güçlü ya da zayıf, güzel ya da çirkin olması gibi. Birçok kişi için, özdeğer duyguları nihai olarak fiziksel güçleriyle, güzel görünümleriyle, formda olmalarıyla ve dış görünüşleriyle ilgilidir. Birçoğu çirkin ya da kusurlu bulundukları takdirde özdeğer duygularının zayıfladığını hisseder.
Bazı durumlarda, “vücudum” kavramı ya da zihinsel imgesi, gerçekliğin tam anlamıyla çarpıtılmış bir halidir. Bir genç kadın aslında oldukça ince yapılı olmasına rağmen, aşırı kilolu olduğunu düşünerek kendini açlıktan öldürebilir, çünkü artık vücudunu görememektedir. Gördüğü tek şey, vücudunun zihinsel imgesidir ve o da kendisine “ben şişmanım” veya “ben şişmanlıyorum” demektedir. Bu durumun temelinde, kendini zihinle tanımlama yatar. İnsanlar kendilerini giderek daha fazla zihinle tanımladıkça –yani egosal bozukluğun yoğunlaşmasından söz ediyoruz- bu örneklerin sayısı da son yıllarda bir hayli artmıştır.