Bir Neyzen, İki Derya (Şems ve Mevlana Hazretleri) - Kudsi Erguner \ Ateşte Yanma
Şems Makalat’ta şöyle diyor; “Tanrı sevgisi, dünyayı da, ahireti de unutturur. Dünya ile ahiretin her ikisi de Tanrı erlerine haramdır.”
Tasavvufi manada, aşk da iman da bundan ibaret. Hatta ve hatta sanırım Şirazlı Sadi’nin şöyle bir cümlesi var: “Bir kimse, bir anını Allah’la değil de kendi nefsiyle yaşıyorsa, şeytanla yaşıyordur.”
Hiçbir vaktiniz Allah’sız olmayacak! Ama bunu aşkın dışında düşünürsek, kendini zorlama olarak yapıyorsun. Öbüründe aşık olan insanın hali neyse, zorlasan da zaten başka bir şey düşünemiyor.
Efendimiz (SAV), şeytanın suretini çok merak edermiş. Miraç’tan sonra mealen, “Kötünün suretini görmeye artık gerek kalmadı,” demiş. Biraz da o hesap galiba...
İnsanda galip olan bazı kötü huyları mutasavvıflar hayvanların alametifarikası olan huylarıyla kıyaslamışlardır.
Mesela, aşırı şehveti eşekle, kıskançlığı kurtla, hilebazlığı tilkiyle, oburluğu inekle, düşmanlığı yılanla sembolize etmişlerdir. Fani dünya hayatının içinde güzelliği ve güzel huyluluğu da birkaç gün ömrü olan kelebeğe atfetmişlerdir.
Bir kelebek, diğer kelebeklerin yanına gelip, “Ben muhteşem bir şey gördüm,” diyor. Yanan mum görmüş. Işığı anlatmaya çalışıyor: “O kadar güzeldi ki! Ama kendimi zor kurtardım o cezbeden. Gelip de size anlatmak için.”
Öbürü diyor ki, “Madem o kadar güzeldi, niye oradan ayrıldın? O güzelliğe yaklaştığının nişanı nerede?”
Bunu söyleyen kelebek, “O zaman ben gidip bir bakayım,” deyip gidiyor. Geldiğinde, bakıyorlar ki kanadının ucunu yakmış. “O kadar güzeldi ki, bak ben dokundum bile,” diyor.
Üçüncüsü de, “Madem o kadar güzeldi, niye kendini tamamen içine atmadın?” diye soruyor. Üçüncü kelebek ateşe öyle bir dokunuyor ki yanıp bitiyor. Haliyle geri gelip de ne gördüğünü anlatamıyor.
Böyle mevzulara girmeyi pek sevmem ama buna “ilm’el yakîn” (ilimle görmek), “ayn’el yakîn” (gözle görerek bilmek) ve Hakk’el yakîn (her şeyi ile bilmek, vakıf olmak) deniyor. En üst mertebesi, Hakk’el yakîn. Hakk’ı Hakk’la bilmek.
Kaynak : Bir Neyzen, İki Derya (Şems ve Mevlana Hazretleri) - Kudsi Erguner