Bir Neyzen, İki Derya (Şems ve Mevlana Hazretleri) - Kudsi Erguner \ Hakk'tan Razı Olmak
Tarikatlarda şeyhle dervişin arasındaki münasebetin temeli rıza tahsilidir, sadece ilim tahsili değil! Yani o şeyhe teslim olmakla önce, “Hakk’tan nasıl razı olunur, halinden nasıl razı olunur, nasıl “Elhamdülillah” kelimesinin manasına sahip olunur?” gibi gündelik hayatın içindeki her şeyi, bir rıza haliyle yaşayabilmenin derdine düşülür.
İşte bundan yola çıkarak, Mevlevilerde 1001 gün çile doldurulur. Bundan çıkarılacak mana, çoğu kimsenin zannettiği gibi 1001 gün eziyet görmek değildir! O 1001 gün, rıza tahsilidir. Çileden kasıt odur. 1001 günün olmasının sebebi de ebcet hesabıyla rıza kelimesinin 1001 sayısına tekabül etmesidir.
Buna herkes talip olamaz! Zaten bunun şartları ve adabı vardır. Bu nedenle her talip de çileye soyunmaya kabul edilmez. Halk, “Elhamdülillah,” der de Hakk’tan razı olmak herkese nasip olmaz. Halk, “Allah, Rezzak’tır,” der ama rızkının Allah’tan geldiğini çoğu kimse bilemez...
Böylece kitlenin yaşadığı din ile mutasavvıfın, evliyanın ve dervişin yaşadığı din arasında büyük bir farklılık çıkıyor ortaya.
İşte bunun için, sadece diliyle, “Elhamdülillah,” demesine rağmen hamd halinden uzak olduğu için Hakk talibi olamayacak kişinin, haddini bilip de hamd halindeki birinin eteğine tutunması tasavvufi harekettir. “Ben senin halinde bir hamd hali görüyorum ama ben bunu yaşayamıyorum. Himmet et de ben de senin eteğine tutunayım!”
Mevlana’nın deyimiyle at sineği, arslanın yelesine konsa, uzaktan arslan gibi gözükür. O gelişme olmasa bile büyüklerin yanında olmak bile bir gelişmedir.
Kaynak : Bir Neyzen, İki Derya (Şems ve Mevlana Hazretleri) - Kudsi Erguner