Message
Kutlu yere ulaşınca orada bir ağaçtan kendisine “alemlerin rabbi olan Allah Benim”, Enelallah”. (Kasas 28/30)
Bir ağaçtan ona seslenen Enelallah demiştir. Ben Allahım. Bir ağaç seslenmiştir ona.
Konuşan ne sesti, ne de ağaç, konuşan bizatihi O idi. Alemlerin Rabbi idi. Neden ağaçtan konuşmuştu bir çalıdan, bir taştan, maddeden, cansız bir yapıdan? Konuşan bir ağaç değildi, cansız da değildi, konuşan ağaç görünümünde olan O idi. Çünkü O her yerdeydi, her şeydeydi, her şeyi bilen, her şeyi duyandı. O her zerredeki zerre, her bütündeki en bütündü. Ağaçtan ya da herhangi bir nesneden herhangi bir canlıdan konuşması muteber yani olanaklıdır. Ağaçtan konuşana inanmak, iman etmek mümkün ise, arınmış, temiz, şeffaf bir beşerin sesinin O olduğunu inkar etmek niyedir?
İşte Hallac-ı Mansur bunu sorgulamış ve bunu sormuştur, hatta ondan sonra gelenler de.
“En büyük kibir değil midir ki, bir insandan seslenen Rabbin sesine inanmamak. İnsanların cahilliği, bir ağaca inanır da en şerefli mahluktan gelen sese inanmaz. Kibirin, doymak bilmez kıskançlığı en büyük cehaletidir.” (El-Mansuri soy aktarımı)
Bir ağacın O olduğunu kabul edersiniz de, neden bir insanın O olduğunu kabullenmek istemezsiniz? Çünkü O sadece Mansur'un bedeninden seslenmemiştir. O çağlar çağlar boyunca her daim seslenmiş, çeşitli suretlerde ve ismi önemli olmayan şahsiyetlerle seslenmiştir. Çünkü O'nun emirleri her Anda sürekli iner. Her zerreye siner ve tüm kainatı An zamanda dolaşır ve tekrar O na yönelir. An mesafesinde ve An zamanında, O'ndan olan emirler sonsuzca iner ve yedi kat gökte ve ondan mislice olan arzda dolaşır ve arza ve yedi kat göğe iner. Çünkü O varlıklarıyla her daim haberleşir, her daim haberdardır ve asla yalnız bırakmaz. O tüm fısıldananları bilir, her şeyi bilir, her yerdedir, her şeydedir, her zerrededir ve her bütündedir. O bütündür ve zerredir. Çünkü zerre küldür. Kül ise zerredir. Dünya da bir ilahi bedenin küçük bir hücresi, beşer insan da dünyanın küçük bir hücresi, insanın da küçük bir hücresi atomdur. Zerreden küle giden, külden zerreye giden sonsuz hiyerarşide, O'nun emirleri her daim iner ve tüm kainatı An zamanda talan eder, çünkü her şeyin sahibi O'dur ve hüküm sadece O'nundur.
“O'nun benliği, benim benliğim içine sızdı, benim benliğimi ele geçirdi ve benim benliğim O'nun sonsuzluğu içinde kayboldu eridi, zerrelere ayrıldı ve hiçlendi. Artık benim benliğim yok, O nun benliği vardır. Beni benden alalı fazla zaman olmadı, o zamandan beri harap haldeyim, bir an bile beni yalnız bırakmadı, bana sırrını açıkladı, sırrı sırrım oldu, bana fısıldadı benimle konuştu. Şimdi sizlerle, benim ağzımdan, benim vasıtam ile konuşuyor. O benim yüreğimi kapladı, yüreğimden konuştu, bilgi ile donattı, doğarak ondan ayrılmamı ve bu yaşa kadar geçen sürede ondan ayrı kalmışlığımı tamamladı ve şimdi artık ben yokum sadece O var.” Hallac-ı Mansur
Bir ağaçtan seslenen, bir iğnenin ucundan da görünür, tüm yaratılmışlardan üstün olan bir insandan da seslenir.
Kaynak : En-El Hak (Hallac-ı Mansur) - Kevser Yeşiltaş