Message
Allah kulunu imanı ölçüsünce durmadan imtihan eder. Kimin ki imanı büyür, çoğalır ve artar; onun belası da büyür. Resulun uğradığı bela nebinin belasından büyüktür. Çünkü onun imanı daha büyüktür. Nebinin belası abdalın belasından, abdalın belası da velinin belasından büyüktür. Her birininki imanı ve yakıni ölçüsündedir. Bu konuda Hazret-i Peygamber (sav)’in şu kavl-i şerifine ulaşırız:
“Biz nebiler topluluğu, belası insanlar arasında en şiddetli olanız. Sonra sırasıyla faziletliler ve daha az faziletliler...”
Allah Teala bu sadat-ı kiramı sürekli imtihan eder. Ta ki daima huzurda bulunsunlar ve müteyekkız olsunlar. Çünkü O onları sever. Onlar da muhabbet ehlidirler ve Hakk’ı severler. Muhip asla mahbubundan başkasını tercih etmez. Bela onların kalpleri için bir çengel, nefisleri için bir dizgindir. Onları, gayelerinin ve Yaratıcılarının dışında bir sükuna meyletmekten alıkoyar. Haklarındaki bu durum devam ettiği zaman hevaları erir, nefisleri kırılır. Hak batıldan temeyyüz eder. Arzuları, istekleri ve nefislerinin dünya ve ahirette isteyebileceği rahat ve lezzetlerden her ne varsa bertaraf. Onlar için sükun Hakk Azze ve Celle’nin vaad ettiğidir; onun kazasına rıza, verdiğine kanaat, belasına sabırdır. Böylelikle halkın şerrinden dolayı kalplerine arız olan şeyden emin olurlar. Kalplerinin kuvveti artar. Ve azalar üzerindeki velayeti eski haline döner. Çünkü bela; kalbi ve yakini güçlendirir, iman ve sabrı sağlamlaştırır, nefs ve hevayı ise zayıflatır. Ne zaman ki mümine bir elem arız olsa ve o mümin sabır, rıza ve Rabb Azze ve Celle’nin fiillerine teslim olsa; Rabb Teala ondan razı olur ve ona bahşeder. Böylece ona yardım, destek ve başarı gelir. Allah Teala şöyle buyurdu:
“Şükrederseniz sizi daha çok nimetlendiririz” (İbrahim; 7).
Nefs, kendine mahsus isteklerinden ve hazlarından birini tahrik ile kalpten talep etse ve kalp bu isteğe Allah’ın emri ve izni dışında icabet etse, bundan ancak Hakk Teala’dan gaflet, şirk ve masiyet hasıl olur. Allah Teala bu ikisini; terkedilmişlik, bela, yaratıkların musallat olması, açlıklar, hastalıklar, eziyetler ve karışıklıklarla kuşatır. Kalp ve nefsten her biri bu durumdan nasibini alır. Şayet kalp; nefsin bu isteğini karşılamaz ve Hakk Azze ve Celle tarafından evliyaya ilham yoluyla, enbiya ve mürselin aleyhimüsselama da açık vahiyle bildirilen izni beklerse; -ki Rahman bunu bir tasvip veya menetme olarak yapar- Allah Teala bu defa; rahmet, bereket, afiyet, rıza, nur, marifet, kurb, zenginlik, afetlerden selamet ve düşmanlara karşı yardımla her ikisini donatır.
Bunu bil ve muhafaza et. Şayet nefs ve hevan senden bir şey isteyecek olursa; hemen icabet etme. Aksine dur ve; ‘buna Mevla Celle ve Ala’nın izni var mı?’ diye düşün. Böylece dünya ve ukbada inşallahu teala salim olursun. Amin.
Kaynak : Fütuhu'l Gayb (Alemlerin Kapısı) - Abdülkadir Geylani