Message
Bil ki, senin nazarında insanlar iki gruptur. Birinci grubun durumu gizlidir, kötülük ve günahlarını bilmiyorum. Sana göre bu gurup senden daha faziletlidir. Çünkü onlardan nahoş bir şey görmemişsin.
İkinci grubun da hepsi bir değildir. Bazıları sana göre bir, iki veya daha fazla günahtan ötürü lekelenmişler. Ancak senin şimdiye kadar işlediğin günahlara nazaran daha az günahkar oldukları için, onları da kendinden üstün görmektesin. Bazılarını da kendinden daha çok günahkar görmektesin.
Günahları sayısal açıdan kendin için ölçebilirsin ama başkası için ölçemezsin. Çünkü sürekli kendinle berabersin. Kendinden ayrılman mümkün değildir. Ama diğerleriyle hiç ayrılmadan beraber olman mümkün değildir. Ayrıca kendi nefsin ve vicdanın sırlarına muttalisin ama onların gizli sırlarına ve vicdanlarına muttali değilsin. Onun için kendi günahlarını onların günahlarından fazla görüyorsun.
Günahların büyüklüğüne gelince, diğerleri senin yapmadığın, adam öldürme, hırsızlık, zina gibi günahlar işlemiş olabilirler. Ama bu günahları işleyenler, senin bildiğin kadar marifet sahibi olmayabilirler. Onun için senin aleyhindeki deliller daha güçlüdür. Çünkü kıyamet günü ilim sahibinin sorgusu daha şiddetlidir. Öyle ise sana düşen, bildiğin halde yapmadıkların ölçüsünde azaba duçar olmaktan korkmaktır. Bu durum kibrini berteraf eder.
Bazı insanlar senden daha alim oldukları halde, senden daha günahkar görünebilirler. Zaten senin sorduğun şey de budur. Eğer Allah için nefret edip kibir ve ucbu tanımak ve onlardan kurtulmak istiyorsan, sana düşen şudur: Allah’ın, seni günahkarların ameline benzer iş işlemekten koruyarak vermiş olduğu nimeti bilmeli, sadece Allah için buğz etmeli ve onlardan Allah için uzaklaşmalısın. Bu arada nefsinden korkmayı ihmal etme ki, kurtulmuş olanları da helak olmuş olarak görmeyesin. Çünkü ne kendinin ne de onların, nasıl son nefesini vereceğini bilmemektesin.
Sen, günahlarından ötürü başkasından değil, kendinden endişe etmeye memursun. Ancak başkasına acıyabilirsin. Sana düşen, Allah’tan korkman, O’na tevbe etmen, daha önceki günahlarından ötürü salih amellerinin kabul olmayabileceği endişesini taşıman; amellerini ifsad edecek durumlara duçar olma tehlikesinin mümkün olması, kötü bir akıbetle ömrünün son bulma endişesi, kaderin seni cehennemlik olarak tesbit etmesinin mümkün olması vb. hususları hesaba katmandır. Sana düşen kendinden korkmandır, çünkü kendi günahlarının azabını çekeceksin, başkasının değil. Allah’ın şu sözlerini duymadın mı? “Kendi (günah) yükünü taşıyan hiç kimse, bir başkasının (günah) yükünü taşımaz.” (En’am, 6/164) “Kim iyi bir iş yaparsa faydası kendisinedir ve kim kötülük yaparsa zararı kendisinedir.” (Fussilet, 41/46) “Herkesin kazandığı yalnız kendisine aittir.” (En’am, 6/164)
Unutma ki, belki de Allah sana gazap etmiştir; oysa sen başkasından korkmaktasın! Sonunun nasıl olacağını da bilmiyorsun. Başkasına acıyan nice kişilerin, kendilerine yazık edip günahlara daldığını ve o acıdığı kişinin tevbe edip kurtulduğunu görmüşsündür. Başkasına acıyan kişi, ölüme kadar günahlar içinde yaşar, kendisine acıdığı kişi ise, taat ve sevap içinde ömrünü bitirir. Çünkü Allah, son nefeste kimin nasıl öleceğini ve amellerin neticesini gizli tutmuştur. Hiç kimse bu konuda bir şey söyleyemez, ancak kendisine bilgi verilen peygamberler müstesna. Kul nasıl öleceğini, ömrünün nasıl sona ereceğini bilemez. Öyle ise başkasından değil, kendinden korkmalısın.
İşlemiş olduğun günahlarından ötürü Allah korkusunu ve akıbetinin nasıl olacağını bilemediğin için, nefsinden korkmayı terk etmez, bununla beraber Allah’ın seni kötü işler yapanların işlerinden koruyarak, sana verdiği nimetleri de unutmazsan, sen kibirli değilsin demektir. Ama başkasına üstten bakar, kendinin kurtuluşa erenlerden olduğunu düşünür, her halükarda onlardan daha hayırlı olduğuna inanır, geride bıraktığın günahları hatırlamaz, ömrünün nasıl biteceğini hatıra getirmezsen, işte o zaman sen, Allah’a isyanla kibri bir araya toplamışsın demektir.
Başkasına küçültücü gözle bakar, kendinin daha hayırlı olduğunu düşünür, nefsinden korkmaz veya başkasından gelen bir hakikati kabul etmez; Allah’ın hakkını yerine getirmez, kalbinde başkasının helak olduğuna senin kurtulduğuna kesin inanırsan, işte o zaman, İsrailoğulları arasında yaşayan abidin isyankar çocuğa yaptığı gibi, kibir göstermiş, kendini beğenmiş olursun.
Faziletli bir kimse isen seni faziletli kılan bu nimetleri unutma; fasıklardan uzak durmaya devam et, geçmiş günahlarını hatırından çıkarma, ilmin ve marifetin oranında sorgulanacağını unutma, nasıl son nefesini vereceğini, kötü bir sonla dünyadan ayrılmanın da mümkün olduğunu da unutma; ayrıca Allah’ın ilminde (kader) bir şaki de olabilirsin. Bazen de senin hataların çok büyük olduğu için, onlarla uğraşman başkasına karşı kibirli davranmana engeldir.
Kaynak : Kalb Hayatı (el-Muhasibi) er-Riaye li Hukukillah - Prof.Dr. Abdülhakim Yüce