Kalb Hayatı (el-Muhasibi) er-Riaye li Hukukillah - Prof.Dr. Abdülhakim Yüce \ Dünya ve Ahiret İşleri
İnsan, genellikle gece uyuduğunda ancak sabah namazına yakın, bazen daha sonra uyanabilmektedir. Fakat dünyayla ilgili bir işi ortaya çıkınca, onu kaçırmayıp yerine getirmek endişesiyle erkenden yatar. Ancak erken uyuyamadığı gibi gece vakitsiz bir şekilde birçok defa uyanır. Çünkü kalbi o işe gösterdiği önem ve dikkatle dolmuştur.
İşte, dünya işi için gösterilen bu önem ve dikkat, kişi uyuduğu, dolayısıyla aklı devre dışı kaldığı halde, onu sık sık uyandırıyorsa, uyanık olup aklı başında olduğu halde ahiret işi için neden uyandırmasın? Oysa bu iki iş arasında ne büyük fark vardır! Birisi fani, az, dert ve hastalıkla dolu, ölümle son bulan, ölümden sonra tadından eser kalmadığı halde, bekletilip hakkında sorguya çekilen, daha sonra da affa veya azaba götüren bir şeydir. Bütün bunlara rağmen, ancak Allah tarafından takdir edilen kadarını elde etmektedir.
Diğeri ise, fani olmayan çok büyük bir şeyin peşindedir. Üstelik sıkıntı, hastalık, hüzün, zorluk vb. hiç bir tatsızlık sebebi olmadan, ölümle, hesap ve kitapla yüz yüze gelmeden, Allah’ın komşuluğuna sebep olan rızasını kazandıktan sonra daha da gazabına mahal kalmayan bir istektir bu. Allah bununla da yetinmeyip onu, Allah’ı görme gibi bir çok nimetle de nimetlendirir ve kendisine yaklaştırarak “mukarrabbinden” sayar. Nitekim O şöyle buyuruyor: “Takva sahipleri cennetlerde ve ırmakların kenarlarında, güçlü, yüce Allah’ın huzurunda Hak meclislerindedirler.” (Kamer, 54/54-55)
Kaynak : Kalb Hayatı (el-Muhasibi) er-Riaye li Hukukillah - Prof.Dr. Abdülhakim Yüce