Eğri bir ağaç (odun) doğrultulmak istendiği zaman ateşte ısıtılarak düzeltilir. İnsanda da, nefs-i emmarenin mevcudiyetinden dolayı bir takım eğrilikler ve bozukluklar vardır, onların da düzeltilmesi gerekmektedir. Namaz sayesinde tecell'i eden ilahi, rabbani azamet nurları, namaz kılanın nefsindeki eğrilikleri eriterek yok eder. Kul bununla kalmayıp, aynı zamanda namaz sayesinde manevi miracını gerçekleştirir.
Demek ki namaz kılan kimse, ateşte iyice ısıtılarak üzerindeki kir ve pasların temizlendiği maden gibidir. Kimin namazı manevi hararet ve nuruyla ısınarak eğriliğini giderse, o kimse cehennem ateşine konmaz.
Namaz sırf dış sebebiyle değil içteki insanı inşa eden derin boyutuyla mânâ, ifade eder, çünkü namaz ruhun Allah'a miracıdır. Namaz bir vuslat sebebidir daha doğrusu vesilesidir. Namaz Allah'ın kulunu anıp tenezzül ettiği yegane ibadet şeklidir. Allah kuluna salât eder. Hakk'ın salâtı, Hakk'ın kuluna merhameti, kulun Allah'a salatı ise Hakk'ı müşahede etmesidir. Rabbim bizimle namazda cemaat olduğu gibi, kuluna tenezzül ederek yaklaşır. Kulun Rabb'ini derin huşuyla hissetmesi için yegane fırsattır namaz. Namaz kulun aşkının izharı, Allah'ın da kendinden kendine ibâdeti, yani yokluktaki varlıktır. Hakk'ın kuluna merhametinden kasıt, Hakk'ın kulun kendini idrak edebilmesi için ona doğru tenezzülüdür. Yani Hak kula yanaşır ve onun idrakinde ortaya çıkar, kul ise kendi ibâdeti esnasında bu yanaşmayı hisseder ve Hakk'ı görür. Allah'ın salâtı rahmettir. Bu yüzden de miraç kula namazla nasip olmuştur. Peygamber şöyle buyurur: "Ademoğlu, yalan söylememen oruçtur, kötülükten uzak durman sadakadır, yaratıklardan ümit kesmen salâttır." Buradan anlaşılıyor ki kulun salâtı Hakk'a tam anlamıyla erebilmek için gözünü yaratıktan alıp Allah'a çevirmesidir. Yani başkaya her çeşit yönelişten uzak, kul ile rab arasında bir ilişki ve kavuşmaya salât denir.