Ayaktayken bütün vücudumuz, isteklerimiz ve hayvani vasıflarımızla varız. Rükuda hayvani vasıflarımızı teslim ettik, secdede ise "Yaratılışımızla ilgili her türlü kaydımızı sana doğru yönlendiriyoruz." dedik. Fena bulduk. Ruhumuz aşikar oldu, gayba yükseldi.
Kendi içinde yaratılışın tersine yükselme var. Secde ederek mana alemine yükseldik, insan-ı kamil hep secdededir. Buradan ruhlar alemine, oradan da sırra latifin latifine yükseldik. Vahdaniyete yükseldik ve ikilik kalktı. Burası ilim alemidir. Çokluğu gördüğümüz halde çokluktaki birliği de görüyoruz. Geldiğimiz son nokta bizim başlangıcımız oluyor. "Kabe kavseyn" gibi, yani yayın iki ucunun yaklaşması gibi.
Beyazid-i Bestami burada kalır demek, kendi sırrına yani fenaya erişiyor demektir. Ama sırrın sırrına geçemiyor, ki bu bekadır. Bir insanın gelebileceği en yüksek nokta kendi içinde Allah'ı bulmak değildir. Bazısı kendi içindeki Allah'tan Allah'ın sonsuzluğuna geçiyor.