Message
Bu alemde olan kişilere ölmüşlerin halini bilmenin yolu yoktur. Yalnız Mükaşefe (yani Allah'ın evliyasının keşfi) ile bilinir ve öğrenilir. Veya uyku aleminde yahut uyanıklık aleminde bu mükaşefe olur. Fakat duygularımızın o gayb alemine hiç bir yolu yoktur. Ölmüşler, öyle bir aleme erişmişlerdir ki, bu beş duygumuzun hepsi, onları anlamaktan uzaktır. Nitekim kulak, renkleri, şekilleri görmekten uzaktır. Ancak Ademoğlundan gaybın gizli hallerini keşfedecek bir özellik vardır ki, zahiri duyguların zahmetleri ve dünya meşgaleleri ile örtülü kalmıştır. Ademoğlu uykuya varınca örtüsünde bulunduğu meşgaleden kurtulur. Hali de ölmüşlerin haline yakınlaşır. O ölmüşlerin yaşayışları, halleri ona açılmaya başlar.
Yine bu özellikten ötürüdür ki, ölüler de bizden haberli olurlar. O zaman da bizim güzel amellerimizle sevinirler, günahlarımızdan ise kaygılanırlar. Nitekim bu da Peygamber Efendimiz'in hadis-i şerifinde bildirilmiştir. Onların haber almaları Levh-i Mahfuz aracılığı iledir. Başka bir vasıta ile değildir. Çünkü gerek bu dünyadakilerin, gerek öteki dünyadakilerin halleri Levh-i Mahfuz'da yazılmıştır. Ademoğlunun Levh-i Mahfuzla ilgili olursa öteki alemdekilerin halleri Levh-i Mahfuz'dan bilinir. Onların da Levh-i Mahfuzla ilgisi olduğu için onlar da bu dünyadadakilerin halini oradan bilirler.
Levh-i Mahfuz'un benzeri şu ayna gibidir ki, her şeyin şekli o aynada görünür. Adem'in ruhu da bir ayna gibidir. Ölenlerin ruhu da ayna gibidir. Bir ayna, karşısında bulunan bir aynanın içindekileri nasıl tekrar gösterirse Levh-i Mahfuz'da yazılanlar da bizim ve ölmüşlerin ruh aynalarında öyle görülür. Ama sanma ki, Levh-i Mahfuz ağaçtan, ya da kumaştan veya başka bir şeyden yapılmıştır. O, baş gözü ile görülmez. Bunun imkan yoktur. Orada yazılmış olan yazıyı okuyamayız. Onun benzeri olan bir şeyi görmek istersen bunu kendi varlığından iste. Çünkü bütün yaratılmışların bir örneği de sende vardır. Ta ki, o vasıta ile bütün şeyleri bilmek belki sana yol olur. Lakin sen kendi özünden gafilsin. Ya başka şeyleri nasıl bilebilirsin?
Levh-i Mahfuz'un örneği, hafız olan bir kişinin dimağıdır kişi bütün Kuran'ı ezberler. Sanki Kuran beynine yazılmıştır. Kuran'ı sanki dimağında yazılı olarak görür. Ama bir kişi dimağı zerre zerre ayırsa ve baş gözü ile onlara baksa, Kuran'ın bulunduğu yeri orada göremez. Böylece sen de Levh-i Mahfuz'da, eşyanın yazılışını bu cinsten bilmelisin. Levh-i Mahfuz'da yazılan şeylerin ucu-bucağı yoktur. Başımızın görünen gözüyse sonu olan şeyleri görür, başka bir şey görmez. Böylece sonsuz olan bir şeyi, sonu olan bir şeyde nakş–i mahsusla tasvir eylemenin yolu yoktur. Böylece Yüce Allah'ın Levhası, Kalemi ve onu yazan el, hiç senin bir şeyine benzemez. O'nun kendisinin de sana benzerliği yoktur. Maksadımız, gayb alemindekilerin bizim de onlardan haber almamızın imkansız olmadığını anlatmaktır. Nitekim rüyada da görürsün sen! Ölüleri güzel veya çirkin halle görmek, onların diri olduğuna veya -Allah esirgesin- azapta olduğuna bir delildir. Onlar yok olmuş değillerdir.
Kaynak : Ölüm ve Ötesi - İmam Gazali