Zühd - Mehmet Y.Şeker \ Dünya Sevgisinin Kalbteki Yeri
İnsanda fıtri bir dünya sevgisi vardır ve bunu inkar etmek mümkün değildir. Mesele, inkar etmek suretiyle fıtratla ters düşüp zıtlaşmak değil, bu sevgiyi dengede ve kontrollü tutabilmektir. İslami terbiyeyi kendine rehber edinmiş müminler için bunu başarmak Allah’ın izniyle mümkündür. Müslüman bu konuda kendini eğitime tabi tuttuğunda zamanla öyle bir hale gelir ki dünyevi kayba uğradığında üzülmez, herhangi bir nimete mazhar olunca da şımarmaz hale gelir. İşte bu, zühde ait mananın bu müslüman tarafından en zirvede temsil edilmesi demek olur. Bu, bütün mülkün sahibi Yüce Allah’ın kendisi hakkındaki hüküm ve kaderine razı olmuş müminin halidir. İmanını inandığı Rabbisini tanımakla perçinleyen, bu noktadaki performansı kadar da muhabbetullaha mazhar olan kalb ve o kalbi taşıyan mümin, maddi imkanları ne kadar çok olsa da Hakk’ın hatır ve muradını kendi arzu ve isteklerinin önünde tutmasını bilir. Hiçbir zaman dini açıdan yanlış bir davranış içerisine girmez. Dünyaya dünya kadar, ölümün ötesine ise onun sonsuzluğu nispetinde değer verir. Kalben gerçek teveccüh edilmesi gereken yere döner ve ebedi kurtuluşun henüz dünyada iken tadını çıkarıp zevketmeye başlar.