Message
Hıristiyanlık, yahudilik, müslümanlık, ateislik bunlar evrensel sistemin insana biçtiği ve insanların da sahiplenip sergilediği rollerdir. Dolayısıyla herkes sistemin kendine biçtiği rolü (kader) oynayarak (kaza) sistemin bir parçası haline gelir ve sisteme hizmet (buna İslam'da Allah'a kulluk deniyor) görevini yerine getirir.
Mesela kul hakkı dediğimiz ve pozitif/negatif yükler (sevap,günah) transferi ile görülecek mizan (tartı) hesabı sisteminde kişinin dini, inancı ne olursa olsun farketmez. Her türlü birim (Kuran'da bahsedilen boynuzsuz keçinin boynuzludan hakkını alması MİSALİ gibi) hakkını alacaktır.
Konunun daha iyi anlaşılması için “Yaradılış”tan bahsetmek gerekir;
Şimdi insan aklıyla idrak etmesi zor, ben de kafamda şekillendiremiyorum ve teorik olarak aktarıyorum. Mekansız ve zamansız bir boyutta bir varlık ki biz buna Allah diyoruz ve bu Allah lafı da bir "isimlendirme"dir sadece varlığa işaret eder. Önemli olan bu varlığın sıfatlarıdır. Yani Allah bizden ötede bir vücut varlık değildir!!! O yüzden tanrı (İngilizcesi : God, Arapçası : İlah) yoktur. Bu nokta da çok ÖNEMLİ. Bunu kafasında oturtamayan ne diğer konuları oturtabilir ne de doğru bir inanca sahip olabilir.
Bismillahirrahmanirrahim = B (İle) + İsmi + Allah (olanın) + Rahman (Sıfat) + Rahim (Sıfat)
Şeklinde her işimize başlarken söylediğimiz ve O'nun vekaleti olarak bu dünya boyutunda, O'nun adına, O'nun varlığı ile hayat bulduğumuz bir varlık.
Bu varlığın zamansız ve mekansız bir boyutta ol demesiyle olan yaşanan ve BİTEN alemler (boyutlar). Acaba küçük bir çocuğun hayalinde mi yaşıyoruz benzetmesi gibi!!! Bu örnek çok basit veya sıradışı veya tam olarak karşılamıyor olabilir ama insan aklıyla bunu tasvir edebilmek için ancak böyle bir örnek verilebilir.
Bu evrensel sistemde bir köşeye oturmuş, seni, beni yaratan, yarattıklarına da tek tek roller ve hayatlar biçen bir tanrı yok. Dalgasal boyutlar alt yapısı ile var edilen ve farklı algı araçları (göz, kulak, vs..) ile algılanan evrensel bir sistem var. Ve bu evrensel sistemin ürettiği birimler; melek, cin, insan vs.
İnsan örneğini ele alırsak ki bizim için en önemlisi bu; insan, bu evrensel sistemin o anki farklı birimlerinin etkisi ile meydana gelen bir birim. İki insanın birleşimden oluşan nutfe denen madde, bu maddeye aktarılan genetik bilgi, adına ruh denen Varlığın yansıması (Allah sıfatların dna diziliminden oluşan "RAB"), gezegenlerin (burçlar) etkisi gibi sadece bizim bilebildiklerimiz olan bu birimlerin etkisi ile oluşan bir birim.
Tüm bunlardan Allah Kuran'da !!!BİZ!!! insanı yarattık şeklinde bahseder. Her bir birim varlığını tek bir kaynaktan aldığına göre, bu kaynak farklı farklı boyutlarda farklı farklı birimler aracılığı ile diğer farklı farklı birimlere şekil verdiğine göre !!!BİZ!!! kavramını daha iyi kavrayabiliyormusunuz acaba.
Dolayısıyla böyle hayaller üzerine kurulu, hologram bir dünyada “EVRİM” ne kadar önemli. Veya ne kadar gerçek... Evrim konusu ilgimi çekmediği için pek araştırmadım. O yüzden anti tez olarak bir şey diyemiyorum. İnsanların EVRİM olarak algıladıkları belki de içinde bir tanrının bulunmadığı ama adına Allah denen varlık tarafından şekillendirilen EVRENSEL SİSTEM'in ürettiği maddesel oluşumlardır.
Hz.Adem den önce de dünya üzerinde varlıkların (bunların cin olduğundan bahsediliyor) bulunduğu bize ulaşan kaynaklarda mevcut. Evrimde insanın geçmişinde maymundan türediği olayıyla, Hz.Adem'den önce dünya üzerinde bulunan varlıkların bir ilgisi varmıdır bilemiyorum. Belki evrimin yıllardır peşinden koşup kanıtlamaya çalıştığı da böyle bir durumdur. Ama az öncede de dediğim gibi böyle bir evrensel sistemde bu konu gerçekten benim ilgimi çekmiyor ve ne bu dünya hayatımdaki geleceğimde, ne de bundan sonra geçeceğim kabir ve ahiret boyutlarında bana bir faydasının olmayacağını düşündüğüm bir konu.
Bir de İslam inancına göre Hz.Adem ile Hz.Havva nın mezopotamyadan çıktığına ya da beyaz tenli olduğuna dair bir iddia ya da kanıt yoktur. Beyaz ten olarak resmetme tamamen insanların kendi duygularını katarak gerçekleştirdikleri bir olaydır. Hz.Adem ile Hz.Havva yeryüzüne gönderildikten sonra (burası neresi bilmiyorum ben de bir kaynaktan Afrika diye duymuştum) buluşma yerleri Mekke'de Arafat'ta Rahmet Dağı'dır. Buluşma yerleri İslam inancında kesin.
Mesela bugün Hz.Ali diye resmedilen tablolar tamamen insan uydurmasıdır. Bize bildirilen gerçek Hz.Ali aslında daha esmer tenli, kısa boylu, çirkin (bu ifadeyi kullanmak ne kadar doğruysa) biri. Ama onu sahiplenip farklı bir konuma koymak isteyen alevi akımı onu öyle görmek istediği için öyle resmediyor.
Barış Muçe
05.10.2015