Message
Bu dünya hayatına açılan birer pencereleriz. Birer bilinç varlık olarak yaşıyoruz. Dalgalar okyanusunda beynimize gelen sinyallerin oluşturduğu algılara (beş duyuya) sahibiz.
Parmağınıza bir iğne batırdığınızda acıyan parmağınız değil, parmağınızdan sinir sistemi bağlantısıyla beyne iletilen bir algıdır. Aradaki sinir bağını kopardığınızda hiç bir acı hissetmezsiniz. Parmağınızı kesseniz acı hissetmez hale gelirsiniz.
Bir çiçeği kokladığınızda kokuyu beyne ileten burun ve ona bağlı sinir sistemidir. Beyindeki veritabanı açılır ve o kokunun karşılığı olan bilgi beyinde oluşur.
Bir görüntü gördüğünüzde ışığın o cisimden gözünüze yansıması ve oradan da beyne iletilmesidir. Gözü olmayan birinin beynine aynı sinyali gönderirseniz o da aynı görüntüyü görür.
Bir bilgisayar düşünün. Bilgisayarda input (bilgi giriş elemanları) vardır; fare, klavye, dokunmatik ekran,... Gelen bilgi işlemciye (beyne) ulaşır ve orada veritabanındaki (harddiskteki) bilgiye göre işlenir ve sonrasında da ekrana yansır.
İnsan denen doğal fabrikada bilgisayar gibidir. Bilgi gelir, işlenir, depolanır. Gerektiğinde tekrar depodan çıkarılıp, kullanılır.
İnsan denen varlığın bir bilinç yapı olmasına gelince; bunu anlayabilmek için maddenin yapıtaşlarına/özüne doğru bir yolculuk yapmak gerekir.
Kolumuzu havaya doğru kaldırdığımızda;
Yokluk boyutu;
Görüntü, algı adına her nederseniz aslında beynimize gelen ve alıcılarımızın kapasitesine göre açığa çıkan bilgi dalgalarıdır. Aynı bir televizyon alıcısına gelen sinyallerin televizyonun kapasitesine göre (renkli, siyah-beyaz, hd,...) ekrana yansımasıdır.
Aynı sinyali insanlar algılaması ile örneğin hayvanların algılaması farklıdır;
Burada algıda bir bozukluk yoktur, farklılık vardır. Aynı görüntü dalgası farklı alıcılarda farklı yansır. Bazı hayvanlarda bu farklı görme avını daha kolay avlamasına da yardımcı olur.
Bu algılar bu boyuta aittir. Farklı boyutların farklı alıcıları olur ve algılar da değişir. Bu boyuttan ayrıldığınızda ise beden denen aracınızı (avatarınızı) bu boyutta bırakır, bilinciniz açık olarak başka bir boyuta yolculuk yaparsınız. Dünya hayatında dalga bedeninize yüklediğiniz bilgiler (ilim), sevap (pozitif enerji), günah (negatif enerji) sizin yeni boyut yaşamınızda materyalleriniz olacaktır.
Ölüm tamamen bir değişim, bir dönüşümdür. Nasıl ki bir zamanlar siz bu dünyada yoktunuz ama şu an bedeninizde mevcut olan atomlar bu dünyada vardı. O atomlar dönüştü ve siz oluştunuz. Siz dünyaya geldikten sonra da bedeninizi oluşturan atomlar dönüşmeye, değişmeye devam etti. Yediğiniz bir hayvanın eti, bir sebze hepsi birer atom olarak vücudunuza girmekte. Aynı atomlar bir zamanlar başka bir varlıkta vücut bulmaktaydı. Siz onları yediniz. İnek sizin vücudunuza girmedi, ıspanak ta.
Nitekim rüyalarda da böyledir. Bedeniniz yatakta yatarken, zihniniz farklı farklı alemlere dalar. Girdiğiniz alemler size gerçekmiş algısı verir. Acıkırsınız, korkarsınız, yağmur yağar ıslarnırsınız. Tüm bunlar zihninizde oluşan algılardır.
Maddenin özünü kavrayabilirseniz bilinç varlıklar, algılama araçları gibi kavramlar kafanıza daha kolay oturur. Koskoca evreni düşünün, milyarlarca galaksi, her bir milyarlarca galakside milyarlarca gezegen, o kadar gezegen arasında dünya, dünyada milyarlarca insan içinde siz, vücudunuzda trilyonlarca hücre, her bir hücrenin içinde ayrı bir evren ve her birini oluşturan atomlar, atom altı yapılar, stringler, enerji,...
Ve tüm bu yapı, tek ve yek bir yapı, tek bir bilinçten oluşmaktadır. Biz O varlığın varlığı ile varız.
"Sebepleri öğrenmek isteyerek, delirmenin eşiğinde yaşadım, çaldım Allah’ın kapısını... kapı açıldı ve gördüm ki, içerden çalmaktaymışım ...” (Mevlana Celaleddin-i Rûmi)
Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm! (Yunus Emre)
Varlığın bir noktasını algılayabilen, tüm varlığın her bir noktasını algılar.
Madde dediğimiz şey aslında beynimize gelen dalgalar ise ve biz de bir tv alıcısı isek öyleyse bu gelen yayınların bir kaynağı olmalıdır!!!
İşte madde dünyasının gerçeğini çözen beş duyu kaydından kurtulur, beş duyu kaydından kurtulan Tek olan Varlığı bulur. Aklın kullanılıp, teffekkür mekanizmasının çalıştırılması bunun için gereklidir.
Tembel bir öğrenci üniversite sınavında zorlayarak, bazı şeyleri belki ezberleyerek kötü de olsa bir yere girmeyi başarabilir yada hiç başaramaz. Çalışkan öğrenci ise kendini sağlam bir şekilde bu sınava hazırlar, sıkı çalışır ve çalışmasının karşılığını aynı ölçüde alır.
Dünya hayatı da bunun gibidir. Tembeller birkaç tavsiye ezberler (namaz, oruç,vb...) dünya hayatı sonrası belki kötü bir yeri de olsa cennete girme hakkı kazanır. Çalışkanlar ise çalışmalarının neticesini cennette farklı mertebeler ile kazanır.
Barış Muçe
03.09.2015
İlgili Videolar;
Madde’nin Ardındaki Sır
https://www.youtube.com/watch?v=c9KRA3P2niA
Bilinç