Message
İnsanın bu dünya hayatındaki alıcıları (beş duyu) ile hayatı deneyimlemesi, yaşadıklarına dair farkındalıktır. “Hastanın bilinci açık” sözünden de anlaşılabileceği gibi, hasta kendinde ve beyninde farkındalığı ile ilgili işlemler (yaşam titreşimleri) gerçekleşiyordur. Mesela uyurken bu dünyaya ait bir farkındalık yoktur, bu dünyaya bilinç kapalıdır. Aynı şekilde ölüm sonrası da bu dünyaya ait bir farkındalık yoktur ama geçilecek boyutta kazanılacak yeni alıcılar ile o dünyaya ait deneyimler ile o boyuta ait bir farkındalık oluşur.
Evrensel bir bütünlükte işleyen bir organizmada biz sadece alıcılarımızla gözlem yapıp, bunu veri olarak beynimize oradan da ruhumuza yazan birer "Bilinç Varlık"larız. Evrendeki bu tümel bilince biz "Allah" diyoruz. Kuantum fizikçileri "Kozmik Bilinç" , sipirituelciler "Varlık" diyor. Detaylı bilgi için "Tümel Bilinç" yazıma bakabilirsiniz.
Ama işin ilginç yanı yaşadıklarımızdan farkında olduğumuz kısım da aslında, bu kısım sadece %5 oranındadır. Geri kalan %95 bilinç altı dediğimiz ve bizim tam olarak ta farkında olmadığımız şekilde gerçekleşir. Örneğin yemek yemek, araba sürmek, bisiklet sürmek gibi aktiviteler aslında bizim tam olarak yoğunlaşmadan yaptığımız işlerdir. Ama araba sürmeyi yeni öğreniyorsak dikkatimizi o işe yoğunlaştırırız. Mesela namaz kılarken en çok yaşanan durum; huşu içinde namaz kılamamak. Yeni bir ayet öğrenmişseniz namazda onu okurken yanlış yapmamak için odaklanırsınız. Oysa her rekatta okunan Fatiha suresine odaklanmak zordur. Bir süre sonra namazı bilincinizin o %95 lik bölümü kılmaya başlar, namaz otomatikleşir, robotlaşır. Ama bilincini bu dünya yüklerinden arındırmayı, "ölmeden önce ölmeyi" başarabilenler örneğin Hz.Ali gibi Fatiha Suresi'ni her okuduklarında farklı bir anlam çıkarırılar. Namaz kılarken öyle bir bilinç haline girip farkındalık yaşarlar ki ayaklarına saplanan oku namaza durdukları sırada çıkarırlar da gık demezler.
Yine eski veli kulların menkıbelerini dinlerken aniden kucağına bir yılan düştü ya da karşısına bir ejderha çıktı ama hiç bir şey olmamış gibi yaptığı işe devam etti gibi uçuk olaylar vardır. Anlatılmak istenen bu zatların hayatı yaşarlarken ki farkındalıklarının, yaşadıklarına odaklanmalarının yüksekliğidir. Bir de bir noktadan sonra her zerrede Allah'ı seyretmelerinden, yaşanan her şeyin tümel bilincin kontrolünde olduğunu bilmelerinden kaynaklanır. Bu zatlar aynı zamanda külli iradeye teslim olmuş, "nefs makamı" olarak da yukarılara çıkmış kişilerdir.
Sıradan insanlar ise %5 lik farkındalık bilinçlerini kendilerini cezbedecek, farklı ve yeni şeylere yönlendirir. Bunlar daha çok bu dünya hayatının eğlenceleridir. Dünya hayatı %5 lik bilincimizi kendine çeker, şeytan da bizi bu doğrultuda yönlendirir.
Farkındalık bilincimizi geliştirmek, %5 in üzerine çıkarmak, faydalı işlere odaklanmak bizim elimizdedir. Sipirituel Master - Yaşam Koçları odaklanabilmek için düşüncelerden sıyrılmayı tavsiye ediyorlar. Bu düşünceler, günlük yaşantılarımız, planlarımız, iş hayatımız, çocuklar, geleceğimiz, korkularımız,... yani üzerimize binen ekstra yüklerimiz. Ölünce geride bırakacağımız bu yaşantıdan bir kaç önemsiz deneyim. Biz bunlara vehim duygusu, vesvese diyoruz ve bunlardan kurtulmak için akıl ile, bilgi ile amel etmeyi, ibadetlerimizi, zikirlerimizi bu doğrultuda geliştirmeyi tavsiye ederken, yaşam koçlarının dedikleri ise "Nefes alıp-verişe odaklanmak, Varlığı hissetmek."
Sonuç olarak farklı kanallardan bilincin geliştirmesine yönelik çalışmalar var. Ama aslolan bilincin ne olduğunun farkına varabilmek, tümel bilinci görebilmek, hissedebilmek, bize yansıyanı farkında olarak yaşayabilmek.
İnsan hayatında bir işi yoluna koyduktan sonra artık onu bilinç altına atıyor. Bunun nedeni bilinç kapasitesinin yetersizliğinden kaynaklanıyor olabilir. Hani bilim dünyasındaki bir görüş "Aslında beynimizin çok küçük bir kısmını %7-8 ini" kullanıyoruz." teorisi belki de tam olarak beyin için değil de bilincin farkındalığı için söylenmektedir. Bilincin farkındalığını arttırabiliriz, belki de %100 çıkarabiliriz. Belki o zaman "Zerre'ye hakim olan, külle hakim olur." sözü gerçekleşir, evrenin her noktasını hissedebiliriz. Organlarımızın çalışmasını, neler yaşadıklarını? Her canlının bir bilinci olduğundan söz edilmekte; hücrelerin, organların, gezegenlerin, galaksilerin,...tüm evrenin.
Tabi ki %100 imkanısız ancak filmlerde oluyor (Lucy)!!!
Bilincimizin farkındalığını geliştirmek neden bu kadar zor? Bilincinize duygularınız karışıyor olabilir mi? Bu dünyanın yükleri bilincinize binip sizi yanlış yönlendiriyor olabilir mi?
Hz.Adem ilk yaratıldığında hayvani bir bedene sahipti, sonra Allah ruhundan üfledi. Bu aşamada bilinci ne noktaya geldi? Tümel (kozmik) bilincin ne kadarının farkındaydı?
Farkındalık denen şey aslında Allah isimlerinin bizde açığa çıkan “Rab” terkibi mi? Adem'e eşyanın isimlerini öğrettik denen.
Esfeli safiline inme denen olay; bilince ek yüklerin yüklenerek farkındalığın azaltılması olabilir mi? Bu yükler yokken Hz.Adem dünya cennetinde yaşayan hayvansal bedenden türetilmiş, saf bir bilinç varlıktı. Saf bilinç hali kendisine dünya boyutunda cennet halini yaşatmaktaydı. Cennet yaşamı dünyada başlar ama bunun için de arınma halinin yaşanması acaba bizi Hz.Adem'in cennetine mi ulaştırır? "Ölmeden önce ölüm" yani bedenselliğin artık kullanılamaması yada daha hayattayken beden kaydından yani tabiata ait özelliklerden (yemek, uyumak, seks) sıyrılmak mı? Hz.Adem yaşadığı bedensel bir zevk (seks) ile mi beden kaydına girdi de cennet boyutundan düştü?.....
Bilince Eklenen Negatif Yükler : Benlik (ego), riyakarlık (gösteriş), ucb (övünme), kibir (büyüklenme), dugular-düşünceler (ihtiras, tutku, hırs, aç gözlülük, kıskançlık, heves, öfke, korku)
Bilince Eklenen Pozitif Yükler : Akıl, vicdan, hafıza
Ölümün yaşanması ile birlikte eklenen bu negatif yüklerin kalkıp dünya hayatında kalması ile acaba farkındalığımız artacak mı? Muhtemelen öyle ki bu dünya hayatında bu negatif yüklerden kurtulup, pozitif yükleri de daha verimli kullanarak arınmamız isteniyor. Ölmeden önce ölmemiz gerekiyor. Tümel bilince teslim olmamız.
Peki ya cennet? Cennet farkındalığın daha üst seviyelerde yaşandığı bir yer mi? Dünya perdelerinin (yüklerinin) kişinin kazandığı güç (pozitif enerji) oranında kalkıp yaşandığı.
Sonuç olarak her canlıda bir bilinç vardır, bu bilinç (farkındalık) yaşanılan boyuta ve alıcılara (insan için beş duyu organına) göre oluşur. Bilincin aslı evrensel (tümel) bilince dayanır, külli iradenin birimlere yansımasıdır. İnsanda kişilik bilinci (benlik) kendisini bağımsız birey hissettirir. Bilincin üzerine dünya hayatında ekstra yükler yüklenir. Bunlardan ilki Allah'ın ruhumdan üfledim dediği “Rab-Esma” terkibidir. Daha sonra yukarıda saydığımız yükler ilave olur. Bu ekstra yükler kalkacak. Kalkacak ama ya zorla ya da güzellikle. Bu size kalmış.
Farkındalığınızın artması dileği ile.
Barış Muçe
22.10.2015