Message
Vücudumuzun etrafında manyetik bir alan bulunur. Farklı kanallardan (yoga ile uğraşanlardan, budistlerden, vücut enerjisi ile ilgilenenlerden) bununla ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz. Hatta bunu iki bin yıl önce Çinlilerin keşfettiği söyleniyor. Bu manyetik alanın sağ tarafı pozitif yüklerden, sol tarafı da negatif yüklerden oluşur.
Dini terim ile sağ taraftaki meleğin sevapları (pozitif) yükleri yazması, sol taraftaki meleğin günahları (negatif) yükleri yazması mecazi olarak herkesin anlayabileceği şekilde ifade edilmiştir. Yine peygamber efendimizin sağ elinizle ile yiyin, tuvalette taharetinizi sol elinizle yapın, ev, cami gibi yerlere sağ ayağınızla girin, sol ayağınızla çıkın gibi tavsiyeleri yine bu pozitif/negatif yükler ile alakalıdır.
Pozitif yükler, yapılan yararlı (birine yardım ettin, hasta ziyareti yaptın, bir taşı yoldan kaldırdın,...gibi) işler ile vücuda kazandırılırken, negatif yükler de tahmin edebileceğiniz yollar nedeniyle vücuda yüklenir.
Örneğin kul hakkı denen olay; pozitif ve negatif yükler üzerinden görülür. Kişinin birine kul hakkı varsa ve buna karşılık dünyada helallik almadı yada bir şekilde ödemedi, bu durumda eğer üzerinde pozitif yükleri varsa bu yüklerden borcu olanlara dağıtır. Diyelim pozitif yükü bitti, bu sefer karşı tarafın negatif yüklerini yüklenmeye başlar. Peygamber efendimiz mecliste bulunanlara sormuş; “Müflis (iflas eden) kimdir?”, oradakiler de cevap vermiş; “Malını kaybedendir.” Peygamber efendimiz de demiş ki; “Hayır, müflis ahiret gününe dünyadan faydalı ameller, sevaplar götürüp de, hesap günü kul hakları ödendikten sonra kazandıklarını tüketendir.”
Zikir, ibadetler ve dua konularına gelir isek; bunlar aracılığı ile de pozitif yükler kazanma durumu söz konusudur. Ancak bu saydığımız işlerin en büyük faydası, madde beynimizi programlamasıdır. Bu dünya hayatında en önemli organımız “beyin”, alkol ve sigaranın haram olmasının en büyük nedeni direk beyne zarar vermesidir. Çünkü beyin topladığı bilgileri, yapılan ibadetler aracılığı ile kazanılan yükleri dalga bedene (ruhumuza) aktaran organdır. Dalga beden ahiretteki avatarımızdır. Yediğimiz yemekler ile madde bedeni besleriz, yaptığımız ibadetler ve faydalı işler ile de “dalga bedenimizi” besleriz.
Kıyamet günü herkese kitabı gösterilecek olayı da; dalga bedenimize yüklenen veridir. Kitabı sağından verilecek olanlar pozitif yükleri fazla olanlar, solundan verilecek olanlar negatif yükleri fazla olanlardır. Yani kitap “dalga bedenimiz”dir, kuran'da geçen “Biz insana kalem ile yazmayı öğrettik.” mecazi anlatımındaki “kalem” ise “akıl”dır. Yani aklını çalıştıran kitabına yani dalga bedenine faydalı yükler yükler (yazar), kendini dünyanın zevkelerine, eğlencesine kaptırıp ahiretini düşünmeyen, bunun için çalışıp, kendini hazırlamayan ise negatif yükleri kitabına yazar.
Şimdi gelelim kıyamet sürecine ve nasıl yaşanacağına; dünyada yada evrende bir kez mi olacak, birden fazla mı?
Öncelikle herkes, her insan kendi kıyametine bakmalı, kendini hazırlamalıdır. Koskoca evrene gelirsek, bu muazzam büyüklükteki evren sadece insanlar için yaratılmamıştır, bizim algılayamadığımız farklı türler, farklı dalga boyutunda varlıklar vardır. Bunlar dini termilojide “melek” olarak belirtilmiştir. Melek konusu çok kapsamlı, daha öncede olduğu gibi yine bu konuya daha fazla girmiyorum.
Biz gelelim dünyanın kıyametine; öncelikle direk olarak söyleyeyim ki cehennem = Güneş'tir. Ama bu bilgi açık olarak konuşulmaz. Niye? Çünkü daha önceden de bahsettiğim gibi insanlarda bir tanrıya, gözle gördükleri, madde olarak tanımladıkları bir şeye tapınma eğilimi vardır. Hz.İbrahim dönemi olsun, ondan önce de olsun, insanlar gezegenlere (burçlar konusu, ayrı bir başlık), güneşe, aya tapınıp, bunları ilah edinmişlerdir. Şimdi sen bu insanlara güneş “cehennemdir” dersen, ona yalvarmaya, af dilemeye, beni yakma demeye başlayanlar olur.
Güneşten gelen ışınların dalga boyutunda insan beynine etkileri vardır. Örneğin günlük namaz vakitleri ayarlanırken “kerahat vakitleri” denen zamanlar vardır. Sabah güneş doğarken, öğlen en tepedeyken, akşam batarken namaz kılınmaz. Bunun nedeni o saatlerde güneşin insan beynine etkilerinin çok fazla olması, yapılacak ibadetlerde dalga bedene beyin aracılığı ile yapılacak yüklemelerin bundan etkilenmesidir. Yine kuran'da olsun, hadislerde olsun, din alimleri tarafından olsun gece ibadetlerine teşvik, teheccüd namazları, seher vakitlerinin değerlendirilmesi, kuran okunup, zikir yapılması tavsiyeleri vardır. Bunlardaki sebep, geceleyin güneşin dünyanın arkasında kalarak insanlar üzerindeki etkisinin azalmasındandır. Yine eski zamanlarda insanların, mağaralara, evlerin altlarında bulunan mahzenlere itikafa çekilip, kendilerini ibadete vermelerindeki en büyük avantaj, bu tür yerlerde güneşin etkilerinden uzak kalmalarıdır.
Yapılan bilimsel araştırmalara göre güneş büyüme evresindedir. Milyarlarca yıl sonra da dünyayı da içine alacak kadar büyüyecek ve sonrasında büzülme evresi başlayacaktır. Hadislerde bilimin şimdi keşfettiği bu olay 1400 sene önce şöyle belirtilmiştir; “Cehennem melekler tarafından tutulup dünyaya çekilecek ve 1 mil kadar yaklaştırılacak!”. Güneşin bu büyüyüp yok olma sürecine sanırım bilim “süper nova” diyor.
İşte bu olay yaşanırken anne karnında 120. günde “SAİD” yazılanlar dünya ve güneşin manyetik çekim alanından kaçıp kurtulabilecekler. Tam tersi durumda olanlar “ŞAKİ”ler ise sonsuza kadar cehennemin yani güneşin içinde kalacaklar. Bu olay; kişinin dalga bedenine “Anti çekim dalgaları”nın burçlardan (gezegenlerden) gelen kozmik tesirler ile yüklenmesi şeklinde olur. İnsan ruhu;
Şeklinde oluşur.
Bu dediğim olay ahiret boyutunda yaşanır, yani dalga bedenlerimizle bunu yaşarız. Yani tam olarak bunu o anki vücudumuzda nasıl hisseceğiz onu bilmiyorum.
Yani dünya üzerinde yaptığın amellere göre cennet yada cehenneme gideceksin olayı yok. Anne karnında 120. günde olay zaten belirlenmiş. Ama “SAİD” olanların kaderi ona göre, “ŞAKİ” olanların kaderi de yine kendi özelliklerine göre yazılmıştır. “Yaşatılacak” bakın dikkat edin “yaşanacak” demiyorum, “Yaşatılacak” ameller kişinin fıtratına yani programına göredir.
Bu olaylar yaşanırken, kazanılan pozitif yüklerin faydası yok mu? Hayır aksine var. Yukarıda anlattığım olay yaşanırken dini terminolojide bahsedilen sırat köprüsü, bir tarafta cehennemi görürsün, bir tarafta cenneti şeklinde tabir vardır. İşte bu sırat köprüsünü kimisi şimşek hızında geçerken, kimisi karnının üzerinde geçer. Evliya veya şehitler gibi zatların şefaat hakları (Allah'ın takdir ettiği kadarıyla) vardır. Yine bu haklar yoğun ibadetler sonucu kazanılabilir. Bunlar bir kısım insanları cehennemden çekip çıkarırlar gibi olaylar da vardır. Yani yapılan ibadetlerin, çalışmaların bir faydası yoktur da diyemeyiz, bu yanlış olur.
Kişi bunları bilmeden sadece denilen tavsiyeleri yaparak da bu dünyadan sevapları toplayıp gidebilir. Ama merak edenler için evrensel sistem ve bu sistem içindeki ibadet hayatımızın bizim bilebildiğimiz kadarıyla iç yüzünü oluşturan olaylar bunlardır. Ben merak edip araştırdığım için bunlara ulaşabildim. Bu yazdıklarımın çoğunu da Sn.Ahmed Hulusi'nin kitaplarından, yazı ve videolarından öğrendim. Kendisinden Allah razı olsun.
Barış Muçe
18.10.2015
Konu ile ilgili video;