Bu hayatta herkesin bir yolu vardır. Kiminin kıblesi ahirettir, kimi bu fani dünyada kendini geçici bir süre eğlendirecek "put"lar edinir.

Hz.İbrahim, Hanif yani Allah'ı birleyen olarak, yalnız O'na yönelmiştir. Buradaki "yönelmek" kelimesi çok derin anlamlar içerir. Bir çeşit "zaid"lik olarak da nitelendirebiliriz. Bu dünyadan ve onun eğlencelerinden, süsünden, püsünden geçmiştir. Adeta at gözlüğü takar halde tek bir hedefe kilitlenmiştir. Allah'a yönelmek bir bakıma vazgeçmektir, dünya malından, dünya canından vazgeçebilmek, elinin tersi ile kenara itebilmektir.

Hz.Muhammed (SAV) de hem Hz.İbrahim'in soyundan gelmekte hem de onun Hanif ilkesini benimsemektedir. Zaten İslam da bu prensip üzerine inşa edilmiştir. Daha doğrusu bu prensip ezelden ebede hep vardır da bize ulaşması Hz.İbrahim vesilesi ile olmuştur.

Bizden de beklenen kıblemizi ahirete çevirmek, gönülden tam bir teslimiyet ile Allah'a bağlanmak, rabt olmaktır.

Sayfa: 20, Cüz: 1
----- 2.Bakara Suresi 135.Ayet -----
Dediler ki: "Yahudi veya Hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız". Sen onlara de ki: "Bilakis, Hanif (Allah'ı birleyen) olarak İbrahim dinine (uyarız). O şirk koşanlardan değildi."
Sayfa: 22, Cüz: 2
----- 2.Bakara Suresi 148.Ayet -----
Herkesin yöneldiği bir yönü (amacı/bakış açısı) vardır. Artık hayırlarda yarışın. Her nerede olursanız olun Allah sizi (bir şekilde) biraraya getirir. Hiç şüphesiz Allah her şeye Kadir'dir.

Allah'ın hiçbir esma'sı boş yere yaratılmamıştır. O'nun celal sıfatları da vardır, cemal sıfatları da. Her kulun Rabbi kendi terkibincedir. Herkesin Allah idraki, kendi kapasitesincedir. Dolayısıyla Allah'a giden yollar farklı farklıdır. Her beyin eşsizdir. Herkesin doğrusu/dini kendinedir. Kimse kimseden sorumlu değildir. Herkes kendi ardında bıraktıklarına ve kendi önüne düşenlere bakmalıdır. Gözler kaymamalı ve şaşmamalıdır. Ayaklar sabit basmalıdır. Topuklar üzerinde dönüp kaçmamalıdır. Yolda sebat göstermeli, ictihad sergilemelidir. Duraktaki süslere takılmamalıdır. Kıbleden şaşmamalıdır.

----- 2.Bakara Suresi 149.Ayet -----
Her nereden (hangi amaç ve düşünce ile) çıkarsan çık, yüzünü (anlayışını, hayata bakışını Hak'ikatin yeryüzündeki kaynağı) Mescid-i Haram yönüne çevir (yönel). Elbette bu Rabbinden Hak'tır. Allah yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir.
----- 2.Bakara Suresi 150.Ayet -----
Her nereden (hangi amaç ve düşünce ile) çıkarsan çık, yüzünü (anlayışını, hayata bakışını Hak'ikatin yeryüzündeki kaynağı) Mescid-i Haram yönüne çevir (yönel). Onlardan zulmedenlerin dışındaki insalara sizin aleyhinizde bir delil (bahane) olmaması için siz de her nerede (hangi amaç ve düşünce ile) olursanız olun yüzlerinizi (anlayışınızı) o yöne çevirin (o doğrultuda değiştirin). Artık onlardan korkmayın, benden korkun ki size olan nimetimi tamamlıyayım ve (bu sayede) umulur ki hidayete eresiniz (doğru yolu bulasınız).
Sayfa: 27, Cüz: 2
----- 2.Bakara Suresi 186.Ayet -----
Eğer kullarım sana benden (benim hakkımda) sorarlarsa, (bilsinler ki) gerçekten ben (onlara) çok yakınım. Beni çağırdığı (bana yöneldiği) zaman çağıranın çağrısına icabet ederim. O halde onlar da bana (benim davetime) icabet etsinler ve bana iman etsinler ki (bu sayede) olgunlaşabilsinler (bilinçlerini/farkındalıklarını geliştirebilsinler).

Nefsinin Hak'ikatini kavrayabilen Allah'ı nerede arayacağını da bilir. Mekan kaydından sıyrılıp, özüne yönelen O'nu bulur. Mahlukların aslında var olmadığını, tek varlığın Hak (Yaratan) olduğunu anlayabilen, Sünnetullah'ı gerçek anlamda yaşayabilecek olgunluğa erebilir.

Sayfa: 51, Cüz: 3
----- 3.Al-i İmran Suresi 20.Ayet -----
O halde, eğer seninle tartışırlarsa de ki; "Ben, bana tabi olanlarla beraber yüzümü Allah'a teslim ettim (benliğimle O'na yöneldim)." Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere (kendilerine kitap verilmeyenlere/kitaptan habersiz olanlara) de ki; "Teslim (müslüman) oldunuz mu?" Şayet teslim (müslüman) olurlarsa, artık hidayete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen ancak tebliğ etmektir. Allah kullara karşı basiret sahibidir.
Sayfa: 57, Cüz: 3
----- 3.Al-i İmran Suresi 67.Ayet -----
İbrahim ne yahudi ne de hristiyandı, ancak o teslim olmuş (müslüman) bir Hanifti (Allah'ı birleyendi). O (Allah'a) şirk koşanlardan da değildi.
----- 3.Al-i İmran Suresi 68.Ayet -----
Doğrusu insanların İbrahim'e en yakın olanı ona tabi olanlar, bu nebi (Muhammed) ve iman edenlerdir. Allah iman edenlerin gerçek ve yegane dostudur.
Sayfa: 61, Cüz: 4
----- 3.Al-i İmran Suresi 95.Ayet -----
De ki; "Allah doğru söyledi. Öyleyse Hanif (Allah'ı birleyen) İbrahim dinine tabi olun. O, (Allah'a) şirk koşanlardan değildi."
Sayfa: 75, Cüz: 4
----- 3.Al-i İmran Suresi 199.Ayet -----
Muhakkak ki, kitap ehlinden Allah'a boyun eğip, gönülden teslim olarak, Allah'a, size indirilene (Kuran'a) ve kendilerine indirilene iman eden kimseler vardır. Allah'ın ayetlerini az bir değere satmazlar. İşte onların Allah katında ecirleri (mükafatları) vardır. Hiç şüphesiz Allah hesabı hızlı görendir.
Sayfa: 97, Cüz: 5
----- 4.Nisa Suresi 125.Ayet -----
İyilik yaparak yüzünü Allah'a teslim etmiş (O'na yönelmiş) ve Hanif (Allah'ı birleyen) olarak İbrahim'in dinine -ki Allah İbrahim'i dost edinmiştir- tabi olmuş bir kimseden din bakımından daha güzel kim olabilir?
Sayfa: 136, Cüz: 7
----- 6.Enam Suresi 79.Ayet -----
"Doğrusu ben yüzümü (kıblemi - bakışımı) Hanif (Allah'ı birleyen) olarak semaları ve yeryüzünü yaratana (programlayana) yönelttim. Ben şirk koşanlardan değilim."

Yeryüzü kaydında Rububiyet nurundan yansıyanlardan perdelenme gafletini reddetme yolu ile fiil perdesinden kurtulup, esma ve sıfatları da geçip, Hakk'a vuslat edip Zat'a ererek, "Hanif" dinde karar kılmış.

Sayfa: 149, Cüz: 8
----- 6.Enam Suresi 161.Ayet -----
De ki; "Doğrusu Rabbim beni dosdoğru bir yola, değerli bir dine, Hanif (Allah'ı birleyen olarak) İbrahim dinine hidayet eyledi. O (İbrahim), şirk koşanlardan değildi."
Sayfa: 152, Cüz: 8
----- 7.Araf Suresi 29.Ayet -----
De ki; "Rabbim adaleti emretti. Her secde mahallinde (her secde edişinizde) yüzlerinizin gereğini yerine getirin (alemlerin Rabbi'ne yönelin) ve dini (yalnız) O'na has kılarak (samimiyetle O'na bağlanarak) O'na dua edin. Sizi (yaratmaya) başladığı gibi (yine O'na - Allah'a) döneceksiniz."
Sayfa: 219, Cüz: 11
----- 10.Yunus Suresi 105.Ayet -----
(Bir de) "Yüzünü (benliğini/bakış açını/düşünce yapını) Hanif (yalnızca Allah'ı birleyen) olarak dine yönelt ve sakın şirk koşanlardan olma" diye (emrolundum).
Sayfa: 229, Cüz: 12
----- 11.Hud Suresi 75.Ayet -----
Doğrusu İbrahim yumuşak huylu, çok içli ve kendini Allah'a adamış biriydi.
Sayfa: 230, Cüz: 12
----- 11.Hud Suresi 88.Ayet -----
(Şuayb) dedi ki; "Ey kavmim! Hiç düşündünüz mü? Şayet ben Rabbimden apaçık bir delil üzere isem ve O beni Kendinden güzel bir rızıkla rızıklandırmışsa... Sizi kendisinden yasakladığım şeylere aykırı davranmak istemiyorum. Güç yetirebildiğim ölçüde (sizi) ıslah etmekten başka bir şey istemiyorum. Muvaffakiyetim Allah ile olması dışında bir şey değildir. Yalnız O'na tevekkül ettim (dayandım) ve kendimi yalnız O'na adıyorum."
Sayfa: 280, Cüz: 14
----- 16.Nahl Suresi 120.Ayet -----
Doğrusu İbrahim (nesli) Hanif (Allah'ı birleyen) olarak Allah'a (gönülden) boyun eğerek itaat eden ve şirk koşanlardan olmayan bir milletti.
----- 16.Nahl Suresi 123.Ayet -----
Sonra da sana; "Hanif (Allah'ı birleyen) olarak İbrahim dinine tabi ol. O şirk koşanlardan değildi" diye vahyettik.
Sayfa: 335, Cüz: 17
----- 22.Hac Suresi 31.Ayet -----
Allah'a Hanif (Allah'ı birleyenler) olarak, O'na şirk koşmayan (kimseler olun). Kim Allah'a şirk koşarsa o, adeta gökten yere kapaklanmış da akabinde kendisini kuşlar kapıyor veya rüzgar kendisini dipsiz bir yere sürüklüyor gibidir.
Sayfa: 369, Cüz: 19
----- 26.Şuara Suresi 78.Ayet -----
"O (Allah) ki, beni yaratmış, sonra da bana hidayet eylemiştir."
----- 26.Şuara Suresi 79.Ayet -----
"O (Allah) ki, beni yedirir ve içirir."
----- 26.Şuara Suresi 80.Ayet -----
"Hasta olduğumda bana O (Allah) şifa verir."
----- 26.Şuara Suresi 81.Ayet -----
"O (Allah) ki, beni öldürür sonra da diriltir."
----- 26.Şuara Suresi 82.Ayet -----
"O (Allah) ki, din günü beni, hatamı bağışlamasını ümit ettiğimdir."

İşte tüm putlarını yıkıp, vesileleri ortadan kaldırıp, yalnız ve yalnız Allah'a yönelen Hanif Hz.İbrahim.

Sayfa: 406, Cüz: 21
----- 30.Rum Suresi 30.Ayet -----
Yüzünü (benliğini/bakış açını/düşünce yapını) Hanif (yalnızca Allah'ı birleyen olarak) dine, Allah'ın insanları kendisi üzerine yarattığı (programladığı) fıtratına yönelt. Allah'ın yaratışında değişim olmaz. İşte bu dosdoğru dindir. Lakin insanların çoğu bilmezler.
Sayfa: 459, Cüz: 23
----- 39.Zümer Suresi 11.Ayet -----
De ki; "Ben dini O'na has kılarak Allah'a kulluk etmekle emrolundum."
----- 39.Zümer Suresi 14.Ayet -----
De ki: "Ben dinimi O'na has kılarak Allah'a kulluk ederim."
Sayfa: 467, Cüz: 24
----- 40.Mümin Suresi 14.Ayet -----
O halde kafirlerin hoşuna gitmese de, siz dini yalnız Allah'a has kılarak O'na dua edin.
Sayfa: 473, Cüz: 24
----- 40.Mümin Suresi 65.Ayet -----
O Hayy'dır (bütün hayatların kaynağı diri olandır). O'ndan başka ilah (tanrı) yoktur. O halde dini yalnız O'na has kılarak O'na dua edin. Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
Sayfa: 598, Cüz: 30
----- 98.Beyyine Suresi 5.Ayet -----
(Oysa) onlar, Hanif (Allah'ı birleyenler) olarak, dini (yalnızca) Kendisine has kılarak Allah'a kulluk etmekten, namazı ikame etmekten ve zekatı vermekten başka birşeyle emrolunmamışlardı. İşte bu dosdoğru dindir.