Rab, varlıktaki esma terkibidir. Tüm alemlerdeki, tüm varlıkların özü Allah'ın isimlerinden oluşmuştur. İsimlerden farklı boyutlarda fiiller zuhur eder. Gözlemciler/şahitler bu fiilleri kendi algılarına, benlik yanılsamalarına göre algıladıkları varlıklardan olduklarını "zan"nederler.

Her alemin kendine has varlıkları/gözlemcileri/şahitleri vardır. Birbirlerinden haberdar olanlar da vardır, olmayanlar da. Asıl itibari ile tüm evren frekans okyanusudur. Her varlığın kendine has algıladığı bir frekans aralığı vardır. Gerisi onlar için "gayb"dır.

Tüm sistem "Nokta"dan zahir olan isimlerin vücut bulmasından oluşur. İşte her varlığın nasibine düşen esma terkibine de "Rab" denir.

Kuran'da da dikkat ederseniz, "Musa'nın Rabbi", "İbrahim'in Rabbi" gibi ifadeler yer alır. Bu, o bahsi geçene takdir edilmiş esma terkibine işaret eder.

Yani Allah vardır -ki buna biz "Allah'ın Zat'ı deriz-, sıfatları vardır -ki bu sıfatlar sadece O'na aittir-, bir de varlıklarda zuhur eden isimleri vardır. Ve isimlerden de fiiller vücut bulur.

Rab, kelime anlamı itibariyle de "terbiye edici" demektir. Yani Allah, kulunu isimleri ile terbiye eder, belli bir olgunluğa, kemale eriştirir. Varlıklar kendilerinde tezahür eden bu "Hak'ikati"n farkına varabilir, bunu da sırat-ı müstakim üzere değerlendirebilirlerse felaha ererler. Ama herkesin nasibinde yoktur. Kiminin nasibinde de özünden gelen bu meleki kuvveleri şer yolda kullanma vardır. Bu varlıklara düşen/isabet eden takdirdendir.

Rab terkibi, kişinin doğumunda genetiğinden ve yıldızların o anki etkisinden gelir. Daha sonra dünyaya gelmesinden itibaren çevresel etkenlerin de etkisiyle gelişmeye devam eder. Ve tabiki yapılan ibadetler, zikirler bu esma terkibinin gelişmesinde çok önemlidir. Kişi farkına varmasa da yaptığı çalışmalar arka planda beynini ve beyni aracılığıyla da esma terkibini programlayıp, geliştirmektedir. Ama bu geliştirmenin de takdir edilen bir sınırı vardır. Aynı her sporcunun ne kadar çalışsa da yaptığı sporda gelebileceği yerin bir sınırının olması gibi.

Biz, bize takdir edilen ne ise onun ile amel etmeye, onu geliştirmeye yükümlüyüz.

Ayrıca bakınız.

Sayfa: 1, Cüz: 1
----- 2.Bakara Suresi 5.Ayet -----
İşte onlar Rablerinden (gelen) bir hidayet üzeredirler. Onlar felaha erenlerdir.
Sayfa: 4, Cüz: 1
----- 2.Bakara Suresi 26.Ayet -----
Hiç şüphesiz Allah bir sivrisineği ve onun da ötesinde herhangi bir şeyi misal olarak vermekten çekinmez. İman edenler bunun Rablerinden (gelen) Hak olduğunu bilirler. Küfre düşenlere gelince; "Allah misal olarak bununla neyi kasdetmiştir?" derler. (Allah) onunla bir çoklarını saptırır, bir çoklarını da hidayete erdirir. Onunla fasıklardan başkasını saptırmaz.

Hak'tan yeryüzüne gelen nur/ilim/data aslında herkes için aynıdır. Yani "Kaynak"tan yayılan yayın aynıdır da alıcılar farklıdır. Dolayısıyla tezahürler de farklı farklı olur. Kimi gelen ilimle daha da sapıtır, kimi de o ilim sayesinde seviye atlar, derecelerini arttırır.

Sayfa: 5, Cüz: 1
----- 2.Bakara Suresi 37.Ayet -----
Ardından Adem, Rabbi'nden kelimeler öğrendi (onlarla tevbe etti), bunun üzerine (Allah) ondan tövbesini kabul etti. Hiç şüphesiz O (Allah) tövbeleri kabul edendir, Rahim'dir.

Yeryüzü beden kaydının gereği her kul tövbe ile başlar. Sonra kendinden zuhur eden esmaları değerlendirip, yapacağı çalışmalar (ibadetler) ile onları güçlendirir. Kulun doğduğu andaki esma terkibi ölene kadar aynı kalmaz. Çalışma yapanlarda gelişir (sırat-ı müstakim üzere), çalışma yapmayanlarda da gelişir ama tam tersi yönde. Nefs-tabiat ikilisinden sıyrılıp bu çalışmaları yapabilenler, geçecekleri ahiret alemlerinde (kabir, mahşer ve sonrası) bu dünyada elde ettikleri enerjilerini kullanarak, sıratı daha rahat geçer, girecekleri cennet alemlerinde derece/güç olarak daha da yükselirler.

Sayfa: 16, Cüz: 1
----- 2.Bakara Suresi 112.Ayet -----
Hayır, öyle değil. Kim iyilik yaparak yüzünü (benliğini) Allah'a teslim ederse (yönelenirse) onun için Rabbinin katında karşılığı (mükafatı) vardır. Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir de.
Sayfa: 18, Cüz: 1
----- 2.Bakara Suresi 124.Ayet -----
Bir zamanlar Rabbi, İbrahim'i bir takım kelimeler ile sınamıştı sonrasında o onları tamamlayınca (Rabbi) şöyle buyurmuştu; "Muhakkak ki ben seni insanlara bir önder kılacağım", o da (İbrahim de); "Ya benim neslimden?" demişti, (Rabbi de) şöyle cevap vermişti; "Benim ahdim (verdiğim söz) zalimlere mazhar olmaz (ulaşmaz)."
Sayfa: 19, Cüz: 1
----- 2.Bakara Suresi 131.Ayet -----
Rabbi ona (İbrahim'e); "Teslim (müslüman) ol" dediğinde "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti.
Sayfa: 20, Cüz: 1
----- 2.Bakara Suresi 139.Ayet -----
De ki; "O bizim de Rabbimiz sizin de Rabbiniz olduğu halde bizimle Allah hakkında (deliller getirerek) tartışıyor musunuz? Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de sizedir. Bizler O'na (Allah'a) karşı ihlaslıyız (kalbimizi arıtıp saflaştırmışız)."
Sayfa: 22, Cüz: 2
----- 2.Bakara Suresi 148.Ayet -----
Herkesin yöneldiği bir yönü (amacı/bakış açısı) vardır. Artık hayırlarda yarışın. Her nerede olursanız olun Allah sizi (bir şekilde) biraraya getirir. Hiç şüphesiz Allah her şeye Kadir'dir.

Allah'ın hiçbir esma'sı boş yere yaratılmamıştır. O'nun celal sıfatları da vardır, cemal sıfatları da. Her kulun Rabbi kendi terkibincedir. Herkesin Allah idraki, kendi kapasitesincedir. Dolayısıyla Allah'a giden yollar farklı farklıdır. Her beyin eşsizdir. Herkesin doğrusu/dini kendinedir. Kimse kimseden sorumlu değildir. Herkes kendi ardında bıraktıklarına ve kendi önüne düşenlere bakmalıdır. Gözler kaymamalı ve şaşmamalıdır. Ayaklar sabit basmalıdır. Topuklar üzerinde dönüp kaçmamalıdır. Yolda sebat göstermeli, ictihad sergilemelidir. Duraktaki süslere takılmamalıdır. Kıbleden şaşmamalıdır.

Sayfa: 27, Cüz: 2
----- 2.Bakara Suresi 186.Ayet -----
Eğer kullarım sana benden (benim hakkımda) sorarlarsa, (bilsinler ki) gerçekten ben (onlara) çok yakınım. Beni çağırdığı (bana yöneldiği) zaman çağıranın çağrısına icabet ederim. O halde onlar da bana (benim davetime) icabet etsinler ve bana iman etsinler ki (bu sayede) olgunlaşabilsinler (bilinçlerini/farkındalıklarını geliştirebilsinler).

Nefsinin Hak'ikatini kavrayabilen Allah'ı nerede arayacağını da bilir. Mekan kaydından sıyrılıp, özüne yönelen O'nu bulur. Mahlukların aslında var olmadığını, tek varlığın Hak (Yaratan) olduğunu anlayabilen, Sünnetullah'ı gerçek anlamda yaşayabilecek olgunluğa erebilir.

Sayfa: 49, Cüz: 3
----- 3.Al-i İmran Suresi 8.Ayet -----
(Onlar şöyle dua ederler;) "Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi (Hak'tan) saptırma, bize katından bir rahmet bahşet. Hiç şüphesiz Sen karşılıksız veren, bağışı çok olansın."
Sayfa: 54, Cüz: 3
----- 3.Al-i İmran Suresi 38.Ayet -----
Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti; "Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Hiç şüphesiz Sen duayı (çağrıyı) hakkıyla işitensin" dedi.
Sayfa: 55, Cüz: 3
----- 3.Al-i İmran Suresi 51.Ayet -----
"Hiç şüphesiz Allah, benim de Rabbim sizin de Rabbinizdir, öyleyse O'na kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur".
Sayfa: 74, Cüz: 4
----- 3.Al-i İmran Suresi 193.Ayet -----
"Rabbimiz! Gerçekten biz; 'Rabbinize iman edin!' diye imana çağıran bir çağırıcıyı işittik ve bunun üzerine hemen iman ettik. Rabbimiz! Artık günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve canımızı iyilerle beraber al."
Sayfa: 75, Cüz: 4
----- 3.Al-i İmran Suresi 198.Ayet -----
Lakin, Rablerinden sakınanlar için Allah katından konak yerleri olarak altlarından ırmaklar akan orada ölümsüzler (ebedi kalıcılar) olacakları cennetler vardır. Allah katındakiler iyiler için daha hayırlıdır.
Sayfa: 111, Cüz: 6
----- 5.Maide Suresi 28.Ayet -----
"Şayet beni öldürmek üzere bana elini uzatacak olsan da ben seni öldürmek için sana elimi uzatacak değilim. Muhakkak ki ben alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım."

Alemlerin Rabbinden korkarım demiş! Kendi Rabbinden değil! Kendindeki Rab terkibi de Allah'tan, alemlerde açığa çıkan Rab terkibi de Allah'tan. Ama ikisi aynı değil. Kendi Rabbi kardeşine kısas yapıp, karşılık vermesine razı olabilir ama alemlerin Rabbi buna razı olmaz. Firavun'un Rabbi belki kendisinden razıdır, ama Musa'nın Rabbi ondan razı değildir. Beşer önce kendi Rabbini tanır, "hazmeder", sonra da alemlerin Rabbini. Alemlerin rabbini "hazmedemeden" kemale eremezsiniz.

Sayfa: 118, Cüz: 6
----- 5.Maide Suresi 67.Ayet -----
Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bunu) yapmazsan O'nun risaletini bildirmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Hiç şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmez.
Sayfa: 119, Cüz: 6
----- 5.Maide Suresi 72.Ayet -----
And olsun ki, "Allah, Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler küfre düşmüşlerdir. (Oysa) Mesih (onlara); "Ey İsrailoğulları! Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin. Doğrusu kim Allah'a şirk koşarsa, (bilsin ki) Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun barınağı ateştir (cehennemdir). Zalimlerin yardımcıları da yoktur" demiştir.
Sayfa: 125, Cüz: 7
----- 5.Maide Suresi 112.Ayet -----
Hani havariler; "Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O da (İsa da); "Şayet (gerçekten) iman etmişler iseniz, (o takdirde) Allah'tan sakının (şüpheye düşerek mucize istemeyin)" demişti.

Acaba kendi "Rab"leri de gökten bir sofra indirebilir miydi? Yada sizin "Rab"biniz??? Aradaki fark ne ola ki???

Sayfa: 126, Cüz: 7
----- 5.Maide Suresi 116.Ayet -----
Allah; "Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara beni ve annemi Allah olmaksızın iki ilah edinin dedin?" dediği zaman o da (İsa da) şöyle demişti; "Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim. Hakkım olmayan bir şeyi söylemem bana olmaz (yaraşmaz). Şayet ben onu söylediysem, elbette Sen bunu bilirsin. Sen benim nefsimdekini bilirsin, (oysa) ben Sen'in nefsindekini bilmem. Hiç şüphesiz gaybleri en iyi bilen Sen'sin."

Hz.İsa'da "zuhur" eden "Rubibiyet" ile perdelenmişler. Daha doğrusu vehimleri yada şeytan onları "Allah ile aldatmış" da diyebiliriz. Aldanmanın, perdelenmenin türlü türlüsü vardır. Dünya ile aldananlar olduğu gibi, Hak'tan yansıyanlarla da aldananlar olabilir. Bu kişinin kendisi için de geçerlidir. İnsan kendisinde var olan, özünden gelen Hak'ikat ile, "Rubibiyet" ile yanılgıya düşüp, yeryüzünde madde/beden kaydında ilahlık taslayıp, zalim biri olabilir. Bizim yeryüzünde şahit olduklarımız bu tür durumlar nurun/datanın/bilginin "bozuk aynalarda yansımalarıdır". Yada Hz.İsa gibi pürüssüz/düzgün aynalarda yansıyanların "bozuk alıcılar" tarafından yanlış algılanmasıdır. Yada araya giren parazitler (vehim, şeytan vb.gibi) ile gelen yayının bozulmasıdır. Bunların ayırt edilebilmesi, ilim ile, irade ile, gayret ile ve en önemlisi Allah'ın lütfu ile mümkündür.

----- 5.Maide Suresi 117.Ayet -----
"Ben onlara Sen'in bana emrettiğin; 'Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin' (demem) dışında bir şey söylemedim. İçlerinde kaldığım müddetçe onlara şahittim. Fakat, sonra Sen beni vefat ettirdiğin zaman artık onları gözeten yalnız Sen'din. Sen her şeye şahitsin."
Sayfa: 127, Cüz: 7
----- 6.Enam Suresi 1.Ayet -----
Hamd, gökleri (boyutları) ve yeryüzünü yaratan, karanlıkları ve nuru (ışığı) var eden Allah'a mahsustur. (Hal böyleyken) yine de (nankörlük edip, gerçekleri gizleyip örterek) küfre düşenler (bunları görmeyip) Rablerine (başkalarını/kafalarındaki putlarını) denk tutuyorlar.
Sayfa: 130, Cüz: 7
----- 6.Enam Suresi 30.Ayet -----
Keşke Rablerinin karşısında durduruldukları zaman onları bir görsen. (Allah, onlara); "Bu (yeniden diriltme) Hak (gerçek) değil miymiş?" dedi. Onlar da; "Rabbimize and olsun ki öyleymiş" dediler. (Allah;) "Öyleyse küfre düşmekte olduğunuz şeyler sebebiyle tadın azabı" dedi.

Sorguya çeken "Rableri"!!!

Sayfa: 131, Cüz: 7
----- 6.Enam Suresi 38.Ayet -----
Yeryüzünde hiçbir canlıdan ve ne de iki kanadıyla uçan kuştan yoktur ki, ancak sizin gibi ümmetlerden başka bir şey değildir. Kitap'ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra onlar Rablerine haşrolunacaklardır.

Herkes kendi "Rabbi"nin huzuruna getirilip, O'nun ile yüzleşecek!!! Tek başına!!! Karşısına!!!

Sayfa: 132, Cüz: 7
----- 6.Enam Suresi 51.Ayet -----
Rablerine haşrolunmalarından korkanları onunla (Kuran ile) uyar. Onlar için, O (Allah) olmaksızın ne bir dost, ne de bir şefaatçi yoktur. Umulur ki onlar (Allah'tan) sakınırlar.
----- 6.Enam Suresi 52.Ayet -----
Rablerinin yüzünü (açığa çıkışını) isteyerek sabah akşam O'na dua edenleri kovma. Onların hesabından sana bir şey (sorumluluk) düşmez, senin hesabından da onlara bir şey (sorumluluk) düşmez ki, onları kovarsan (bunun sonucunda) zalimlerden olursun.
Sayfa: 136, Cüz: 7
----- 6.Enam Suresi 76.Ayet -----
Üzerine gece çöktüğünde (İbrahim) bir yıldız gördü; "İşte bu benim Rabbimdir" dedi. Ardından yıldız batınca; "Ben geçicileri sevmem" dedi.
----- 6.Enam Suresi 77.Ayet -----
Ardından doğmakta olan ayı görünce (İbrahim); "İşte bu benim Rabbimdir" dedi. Akabinde ay da batınca; "Şayet Rabbim beni hidayete erdirmeseydi kesinlikle şu sapıtmış topluluktan (biri) olurdum" dedi.
----- 6.Enam Suresi 78.Ayet -----
Ardından doğmakta olan güneşi görünce (İbrahim); "İşte bu benim Rabbimdir, bu (diğerlerinden) daha büyüktür" dedi. Akabinde güneş de batınca şöyle dedi; "Ey kavmim! Gerçekten ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden beriyim."
----- 6.Enam Suresi 79.Ayet -----
"Doğrusu ben yüzümü (kıblemi - bakışımı) Hanif (Allah'ı birleyen) olarak semaları ve yeryüzünü yaratana (programlayana) yönelttim. Ben şirk koşanlardan değilim."

Yeryüzü kaydında Rububiyet nurundan yansıyanlardan perdelenme gafletini reddetme yolu ile fiil perdesinden kurtulup, esma ve sıfatları da geçip, Hakk'a vuslat edip Zat'a ererek, "Hanif" dinde karar kılmış.

Sayfa: 141, Cüz: 8
----- 6.Enam Suresi 114.Ayet -----
Size Kitab'ı (Kuran'ı) ayrıntılı olarak indirdiği halde hakem olarak Allah'tan başkasını mı arzulayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz onun (Kuran'ın) Rabbinden Hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O yüzden sen sakın şüpheye düşenlerden olma!
----- 6.Enam Suresi 115.Ayet -----
Rabbinin kelimesi (Kuran) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur. O (Allah) her şeyi işitendir, her şeyi hakkıyla bilendir.
----- 6.Enam Suresi 117.Ayet -----
Hiç şüphesiz Rabbin, yolundan sapanları en iyi bilendir. Hidayete erenleri de (yine) en iyi bilen O'dur.
Sayfa: 149, Cüz: 8
----- 6.Enam Suresi 164.Ayet -----
De ki; "O her şeyin Rabbi iken, Rab olarak Allah'tan başkasını mı arzulayayım? Her nefis kendisinden başkasına kazanmaz. (Hiçbir) yüklenen (günah işleyen) başkasının yükünü (günahını) yüklenmez. Sonra dönüşünüz (başlangıç/kaynak noktanız) ancak Rabbinizedir. Ardından O, ihtilafa düştüğünüz şeyleri size bildirecektir."
Sayfa: 155, Cüz: 8
----- 7.Araf Suresi 44.Ayet -----
Cennet ashabı ateş (cehennem) ashabına; "Biz Rabbimizin bize vaad ettiğini Hak olarak bulduk, peki siz de Rabbinizin vaad ettiğini Hak olarak buldunuz mu?" diye seslendiler. (Onlar da;) "Evet" dediler. Bunun üzerine aralarında bir ilan edici şöyle ilan etti; "Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!"
Sayfa: 157, Cüz: 8
----- 7.Araf Suresi 61.Ayet -----
(Nuh ise) şöyle dedi; "Ey kavmim. Bende herhangi bir sapıklık yoktur. Lakin ben alemlerin Rabbinden bir resulum."
----- 7.Araf Suresi 62.Ayet -----
"Size Rabbimin risaletlerini tebliğ ediyor ve size nasihat ediyorum. Ben sizin bilmediklerinizi Allah'tan (bana verilen ilim sayesinde) biliyorum."
Sayfa: 162, Cüz: 9
----- 7.Araf Suresi 104.Ayet -----
Musa dedi ki; "Ey Firavun. Gerçekten ben alemlerin Rabbinden (tarafından gönderilmiş) bir resulum."
Sayfa: 164, Cüz: 9
----- 7.Araf Suresi 121.Ayet -----
(Sihirbazlar;) "Alemlerin Rabbine iman ettik" dediler.
----- 7.Araf Suresi 122.Ayet -----
"Musa'nın ve Harun'un Rabbine (iman ettik)."
----- 7.Araf Suresi 125.Ayet -----
(Sihirbazlar) dediler ki; "Muhakkak ki biz Rabbimize döneceğiz."
Sayfa: 165, Cüz: 9
----- 7.Araf Suresi 134.Ayet -----
Üzerlerine azap vuku bulunca; "Ey Musa! Senin yanında (sana) verdiği ahit sebebiyle (hürmetine) bizim için Rabbine dua et. Eğer bu azabı bizden kaldırırsan, kesinlikle sana iman edeceğiz ve İsrailoğullarını da seninle beraber göndereceğiz" dediler.
Sayfa: 166, Cüz: 9
----- 7.Araf Suresi 143.Ayet -----
Musa buluşma vaktimiz için gelip, Rabbi kendisiyle konuştuğu vakit; "Rabbim! Bana kendini göster, Sana bakayım" dedi. (Rabbi;) "Sen beni asla göremezsin. Lakin, şu dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse o takdirde sen de beni göreceksin" dedi. Ardından Rabbi dağa tecelli edince onu dümdüz etti, Musa da baygın olarak yere düştü. Akabinde ayıldığında; "Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim, Sana tövbe ettim. Ben iman edenlerin ilkiyim" dedi.

Sünnetullah'ta "teknik olarak" Allah'ı (Zat'ını) görmek mahluklar için mümkün değildir. Çünkü Allah dışında bir varlık yoktur. Varlık zannındaki/iddiasındaki "ben"liklerin Hak'ikati, Allah'ın esma terkibleri yani Rableri olduğundan, varlık/benlik iddiasındakilerin Allah'ı görmesi olur şey değildir. Ancak Allah'ın tezahürlerine/isimlerden oluşan Rab terkiblerine "şahitlik" edebilirler. Bu Mevlana'nın; "Sebepleri öğrenmek isteyerek delirmenin eşiğinde çaldım kapıyı. Kapı açıldı ve gördüm ki, içeriden çalmaktaymışım" sözünde gizlidir. Kendinde kendini seyreden bir varlık! Gerisi sadece hayal! Mahluklar sadece Rab terkibidir. Allah vardır, isimleri vardır, isimlerin farklı boyutlarda, o boyutun frekansına uygun "Vücud" bulmuş halleri vardır.

Musa; "Seni görmek isterim" derken, yahudiliğin temel yanılgısı olan "Maddecilik" kavramı ile perdelenmiştir.

Yeryüzü boyutunun maddesi ile perdelenmiş "Dağ" benliği, özündeki Rab terkibinin tecelli oranı arttığında parçalanmıştır. Hak gelmiş, batıl yıkılmıştır.

Bu duruma alışkın olmayan Musa adlı yeryüzü mahluku bunun ağırlığını kaldıramamış ve kendinden geçmiştir.

Allah'ın "Subhan (her türlü noksanlıktan münezzeh)" olması yeryüzü boyutundaki tecellilere göredir. Yani bizim tecelli olarak değerlendirdiklerimiz tam bir yansıma değildir, üzerine dünya yükleri binmiştir, tecelliden bu "Allah"tır demek gibi "Panteist" yanılgısına düşmek doğru değildir, anca kamil insan "Hz.Muhammed" en üstün oranda bir yansıtma sergileyebilir. Ama hristiyan yanılgısı olan, İsa'ya tanrı yakıştırması gibi bir yanılgı da söz konusu olamaz. Bir de Hallac-ı Mansur gibi kendinden, kendindeki nefsani kirleri (yükleri) temizleyip, "Hiç"liğe erişebilenler "En-el Hak" diyebilir. Bu kişiler artık kendi bireysel zanlarından/benliklerinden sıyrılıp "Safiyye" makamına ulaşmıştır. Onun dışında geri kalan tüm "mahluklar" zandadır.

Sayfa: 172, Cüz: 9
----- 7.Araf Suresi 172.Ayet -----
Kıyamet günü; "Doğrusu biz bundan gafil (habersiz) idik" dersiniz diye (dememeniz için), bir zamanlar Rabbin Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini (soylarını) almıştı da onları kendilerine şahit tutarak; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" (demişti). (Onlar da;) "Bilakis (öyle, buna) şahitlik ederiz" (demişlerdi).

*** Her insan fıtrat itibari ile Rabbine kuldur. Dünya metaası onu bu kulluktan saptırır. Bu ayetteki ifade insan fıtratındaki bu özelliğin bir !modelleme! olarak insan soyuna işlendiğini gösterir. Gerçek anlamda bireylerin yada ruhların yaratılması değildir. Ruh anne karnında dördüncü ayda cenine üflenir. ***

Bu, diğer birçoğu gibi hatırlamamız gereken bir data/bilgidir, o yüzden Kuran'da bir çok yerde bu ve diğer pek çok bilgiler için; "Hala akıl edip, !HATIRLAMAYACAK! mısınız?" der. Dünya perdeleri bizim bu bilgilere/hatırlamalara erişimimizi engeller. Ancak perdelerini kaldırabilenler bu ilimlere vakıf olabilir.

Sayfa: 173, Cüz: 9
----- 7.Araf Suresi 180.Ayet -----
En güzel isimler Allah'ındır. O'na (Allah'a) onlarla (o isimlerle) dua edin. O'nun isimleri hakkında (Hak yoldan) sapanları bırakın. Onlar yaptıklarının karşılığını göreceklerdir (yaptıklarının cezasını çekeceklerdir).

İnsanın halifelik vasfı, Allah'ın bu güzel isimlerinden gelir. İnsanın "Rab terkibi" bunlardan oluşur. Bir bakıma bu isimler insanın hayvani tabiatının üzerine binmiş, yeryüzünde (beden kaydında) bu hayvan ile seyahat etmektedir. Kendindeki hayvana (tabiatına) gem vurup, bu isimlerini geliştirip, açığa çıkarabilenler bu dünyada bulunma nedenlerini doğru bir şekilde ifa etmiş olurlar. Tabiat hayvanının esiri olanlar ise Allah'tan ve kendindeki O'na ait isimlerden bi haber, bu dünyadan sırtlarına semer vurulmuş eşek misali geçer, giderler. Geçip gittikleri yerlerde de bu isimlerden mahrum kalıp, güçsüz düşer, zebanilerin oyuncağı haline gelirler.

Bir de kendindeki bu isimlerin gücünü nefsani istekleri yada tabiatının emrinde kullananlar, başkalarına ilahlık taslayanlar, zorbalık yapanlar ile başka varlıklarda açığa çıkan isimleri ilah edinenler vardır ki, bunlar da "Hak"ikat'ten (Hak yoldan) sapanlardır.

Sayfa: 175, Cüz: 9
----- 7.Araf Suresi 203.Ayet -----
Onlara (arzularına göre) bir ayet getirmediğinde; "Sen onu derleyip toplasaydın ya" derler. De ki; "Ben ancak Rabbimden bana vahyolunana tabi olurum. Bu (Kuran), Rabbinizden (kalp gözünü açacak) basiretler, iman edecek bir kavim için bir hidayet rehberi ve rahmettir."
Sayfa: 176, Cüz: 9
----- 8.Enfal Suresi 2.Ayet -----
Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah zikredildiği (anıldığı) zaman kalpleri ürperir, kendilerine O'nun (Allah'ın) ayetleri okunduğu zaman (bu) onların imanlarını arttırır ve onlar yalnız Rablerine tevekkül ederler.
Sayfa: 207, Cüz: 11
----- 10.Yunus Suresi 3.Ayet -----
Hiç şüphesiz Rabbiniz, gökleri (boyutları) ve yeryüzünü altı günde yaratıp sonra da arşa istiva eden (yerleşen), işi tertipleyen Allah'tır. O'nun izni sonrası hariç hiçbir şefaatçi yoktur. İşte O, Rabbiniz olan Allah'tır. O halde O'na kulluk edin. Hala akıla getirip hatırlamayacak mısınız?
Sayfa: 211, Cüz: 11
----- 10.Yunus Suresi 32.Ayet -----
İşte O, Hak Rabbiniz olan Allah'tır. Artık Hak'tan sonra dalaletten (sapıklıktan) başka ne vardır? Öyleyse nasıl oluyor da (Hak'tan) çevriliyorsunuz?
Sayfa: 212, Cüz: 11
----- 10.Yunus Suresi 37.Ayet -----
Bu Kuran, Allah olmaksızın (başkası tarafından) uydurulmuş (bir kitap) değildir. Ancak kendinden önceki şeyleri (kitapları) tasdikleyen ve Kitab'ı açıklayandır. Onda alemlerin Rabbinden (olduğuna dair) hiçbir şüphe yoktur.
Sayfa: 218, Cüz: 11
----- 10.Yunus Suresi 94.Ayet -----
Bununla beraber, şayet sana indirdiklerimizden şüphe içerisindeysen, öyleyse senden önce Kitab'ı okuyanlara sor. And olsun ki, sana Rabbinden Hak(ikat) gelmiştir. Artık şüpheye düşenlerden olma sakın.
Sayfa: 222, Cüz: 12
----- 11.Hud Suresi 18.Ayet -----
Allah'a karşı yalan uyduran kimseden daha zalim kim olabilir? Onlar Rablerine arz edilecek, şahitler de; "İşte bunlar Rablerine yalan söyleyenlerdir" diyeceklerdir. Bilesiniz ki, Allah'ın laneti zalimlerin üzerinedir.

"Rab" ile tek başına yüzleşme!!!

Sayfa: 227, Cüz: 12
----- 11.Hud Suresi 56.Ayet -----
"Gerçekten ben, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. Hiçbir canlı yoktur ki O (Allah) onu perçeminden tutmuş olmasın. Hiç şüphesiz Rabbim dosdoğru bir yol üzeredir."
Sayfa: 228, Cüz: 12
----- 11.Hud Suresi 63.Ayet -----
(Salih) dedi ki; "Ey kavmim! (Hiç) düşündünüz mü? Eğer ben Rabbimden apaçık bir delil üzere isem ve O bana Kendisinden bir rahmet vermişse, O'na karşı gelirsem (o takdirde) beni Allah'tan kim kurtarabilir? Yani siz beni zarara sokmaktan başka bir şekilde arttırmıyorsunuz."
Sayfa: 239, Cüz: 12
----- 12.Yusuf Suresi 39.Ayet -----
"Ey zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı rabler mi daha hayırlıdır yoksa Kahhar olan bir tek Allah mı?"

Aslında "Rab", rububiyetten gelen esmaların varlıklarda terbiye edici bir özellik olarak zuhur etmesi olup, "Kahhar" ismi de uluhiyetten gelen baskın bir isimdir. Yani Allah'ın uluhiyeti her şeyin üzerinde hüküm sahibidir, "Tek İlah"tır. Dolayısıyla bizim aynalardan yansıyan rububiyetleri ilah zannımız, bizim yanılgımızı göstermekte olup, Kahhar olan Allah buna karşı kullarını uyarmaktadır.

Sayfa: 246, Cüz: 13
----- 12.Yusuf Suresi 100.Ayet -----
(Yusuf) ana babasını tahtın üzerine çıkardı ve (hepsi) onun için (Allah'a) secde ederek yere kapandılar. (Yusuf) dedi ki; "Ey babacığım! Bu daha önceden (görmüş olduğum) rüyamın sonucudur. Rabbim onu Hak (gerçek) olarak var etti. Şeytanın benim ve kardeşlerimin arasına vesvese vermesi sonrasında, Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana ihsanda bulundu. Hiç şüphesiz Rabbim dilediğine/dilemesinde sonsuz lütuf ve kerem sahibidir. Hiç şüphesiz O her şeyi hakkıyla bilendir, hikmet sahibidir."

Burada secdenin tam olarak kime yapıldığı belirtilmemiş. Yusuf'a mı, Allah'a mı? Ama ne farkeder? Allah şeytana, Adem'e secde etmesini emretti. Şeytan ben Sen'den başkasına secde etmem diyerek Allah'ın emrine karşı geldi ve Hak'ikatten perdelendi. Adem'de varlık var zannetti. Bizim de müslümanlar olarak kıblemiz Kabe. Kabe'ye doğru namaza durup, secde ediyoruz. Mescid-i Haram'da namaz kılanlar bir taş yığınına doğru secde ediyorlar. İnsanlar namaz kıldığı esnada o taş yığını ortadan kalksa, o zaman onun etrafındakiler kime secde etmiş olacaklar?

----- 12.Yusuf Suresi 101.Ayet -----
"Rabbim! Sen bana mülk verdin ve sözlerin yorumunu öğrettin. Semaların ve yeryüzünün yaratıcısı (programlayıcısı), Sen hem dünyada hem de ahirette benim gerçek ve yegane dostumsun. Benim canımı müslüman (teslim olmuş) olarak al ve beni salihlerin arasına kat."
Sayfa: 248, Cüz: 13
----- 13.Rad Suresi 1.Ayet -----
Elif, Lam, Mim, Ra. Bunlar Kitab'ın ayetleridir. Rabbinden sana indirilen (Kuran) Hak'tır. Lakin insanların çoğu iman etmezler.
----- 13.Rad Suresi 2.Ayet -----
Allah, semaları görebileceğiniz direkler olmaksızın yükselten, sonra arşa istiva eden (yerleşen), güneşe ve aya boyun eğdirendir (buyruğu altına alandır). (Bunların) hepsi belirli bir vakte (mühlete) kadar akıp gitmektedir. İşi tertipler. Ayetleri (alametleri) açıklar. Umulur ki Rabbinizle karşılaşacağınıza kesin olarak inanıyorsunuzdur.

العَبْدُ فِي التَفْكِيرِ والرَبُّ فِي التَدْبِيرِ : Kul düşünür, Rab yönetir. İnsan vücudundaki ufacık bir hücreyi yönetme iradesine sahip değilken, neyin iddiasındadır? Ön planda cereyan eden olaylarda, insan kontrolün kendinde olduğunu zannetmektedir. Sanırım bunlar hayvanlarda olmayıp da insan beyninde bulunan frontal lobda cereyan etmektedir. Muhtemel insan bilici yada zihni (prosesler) insan beyninin bu bölgesinde oluşuyor olabilir. Oysa ki arka planda insan beyninde birçok faktör etkendir. İnsan beyinlerine gelen "Data" ortak ta olsa, o beynin programına göre farklı farklı işlenerek ortaya farklı sonuçlar çıkar. O anda beyinde gerçekleşen kimyasal reaksiyonlarda kimse ben bu etkileşimlere hakimim, kontrol edebilmekteyim deme cüretine sahip olamaz. O yüzden kul sadece düşünür, belki bu düşünce kendinin ve başkalarının beyinlerinin programlanmasında bir etkiye sahiptir. Ama sonuçta beyne bir data geldiğinde o data arka planda işlenir ve o kuldan fiil olarak zahir olur. Bu karmaşık yapıda ben şunu yaptım, o bana bunu yaptı gibi fiillere fail atfetmek, beş duyudan ötesini algılayamayan zavallı insanın vesileleri ilah edinmesinden başka bir şey değildir. "Data" kelimesini açmak gerekirse, şöyle bir örnek verebiliriz; Örneğin güneşi görmek beyne göz aracılığı ile gelen bir data'dır. Bu data kiminde güneşi ilah edinmek, kiminde de Hz.İbrahim gibi sen benim ilahım olamazsın şeklinde açığa çıkar. Bu iki fark güneşi gördükleri ana kadarki sürede beyinlerinin farklı programlanmış olmasından kaynaklanmaktadır. Kuran'da birçok yerde geçtiği şekilde hidayete erdiren de Allah'tır, doğru yoldan saptıran da. Sorumluluk kesret ile perdelenenler için vardır. Perdesi olmayanlar da zaten varlık da yoktur. Yok olan da sorumlu değildir. Bu ince ayrıntıların dikkatlice düşünülmesi gerekir. Anlayıp, hazmedebilmek zordur. Hazmetmeden anladım iddiasına kapılmayın.

----- 13.Rad Suresi 5.Ayet -----
Eğer şaşırıyorsan, (asıl) şaşılacak olan onların; "Toprak olduğumuz zaman mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılış içerisinde olacağız?" sözüdür. İşte onlar Rablerine karşı (nankörlük edip, gerçekleri gizleyip örterek) küfre düşenlerdir. Onlar boyunlarında zincirli bağlar olanlardır. Onlar ateş (cehennem) ehlidir. Onlar orada (cehennemde) ölümsüzdürler (ebedi kalıcılardır).

İşte tüm bunları idrak edemeyen, "beş duyu kaydına" hapsolmuş/perdelenmiş insanoğlu, toprak olacak yeryüzü maddesi bedeni/avatarı üzerinden kıyas yaparak -ki insanın beyni ancak kıyas üzerine çalışır-, maddi ölüm(ü tatması) sonrasında "yok olacağı zannı"ndadır. Bu kafa yapısında yaşayanlar, bu dünyada kendilerine yüklenen fani korkularından sıyrılamayıp, cehennemi daha bu dünyada yaşamaya başlayanlar olup, bu vasıfları boyunlarına dolanmış bir halde öte taraflara/boyutlara intikal ederler. İnsanın kafa yapısı/düşünceleri değişmedikten sonra nereye giderse gitsin aynı kafayı yanında götüreceğinden saadete eremez. Bunu bu dünya hayatında da tecrübe etmişsinizdir. Tecrübeleriniz sizi pişirir, olgunlaştırır, ileriki hayatınıza hazırlar. Tabi ders alabilirseniz!

Sayfa: 250, Cüz: 13
----- 13.Rad Suresi 16.Ayet -----
De ki; "Göklerin (boyutların) ve yerin Rabbi kimdir?" De ki; "Allah'tır." De ki; "O halde, O (Allah) olmaksızın kendilerine ne fayda ne de zarar vermeye sahip olmayan (güç yetiremeyen) dostlar mı edindiniz?" De ki; "Hiç kör ile gören (basiret sahibi) bir olur mu? Yoksa karanlıklar ve nur bir midir?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi yaratan ortaklar olduğunu zannettiler de bu yaratma onlara göre (Allah'ın yaratması ile) benzeşti mi? De ki; "Allah her şeyi yaratandır. O tek olandır, Kahhar'dır."
----- 13.Rad Suresi 18.Ayet -----
Rablerine (çağrısına) icabet edenler (uyanlar) için (mükafatın) en güzeli vardır. O'na icabet etmeyenler(e gelince), şayet yeryüzündeki şeylerin tamamı ve onunla beraber bir de o kadarı kendilerinin olsa (azaptan kurtulmak için) kesinlikle onu fidye verirlerdi. İşte onlar için hesabın kötüsü vardır. Onların barınakları ise cehennemdir. (Orası) ne kötü döşektir.
Sayfa: 251, Cüz: 13
----- 13.Rad Suresi 22.Ayet -----
Onlar Rablerinin yüzünü (açığa çıkışını) arzulayarak sabredip, namazı ikame eden ve kendilerini rızıklandırdıklarımızdan gizli ve alenen infak eden kimselerdir. Onlar kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar için bu yurdun (güzel) sonucu (dünya yurdu sonucu ahiret saadeti) vardır.
Sayfa: 252, Cüz: 13
----- 13.Rad Suresi 30.Ayet -----
İşte böylece onlar (gerçekleri gizleyip örterek) Rahman'ı inkar ediyorken, sana vahyettiğimizi onlara okuman için seni kendilerinden önce (nice) ümmetler gelip geçmiş bir ümmete gönderdik. De ki; "O (Allah) benim Rabbimdir, O'ndan başka ilah (tanrı) yoktur, ben yalnız O'na tevekkül ettim (güvenip, yaslandım) ve tövbem ancak O'nadır."
Sayfa: 254, Cüz: 13
----- 14.İbrahim Suresi 1.Ayet -----
Elif, Lam, Ra. (Bu Kuran,) Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan nura, mutlak güç sahibi övgüye tek layık olanın (Allah'ın) yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır.
Sayfa: 263, Cüz: 14
----- 15.Hicr Suresi 36.Ayet -----
(İblis;) "Rabbim! Öyleyse (insanların) diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver" dedi.
Sayfa: 266, Cüz: 14
----- 15.Hicr Suresi 98.Ayet -----
O halde Rabbini hamdi ile tesbih et ve secde edenlerden ol.
----- 15.Hicr Suresi 99.Ayet -----
Sana yakîn (hali) gelinceye kadar Rabbine kulluk et.
Sayfa: 268, Cüz: 14
----- 16.Nahl Suresi 16.Ayet -----
(Daha nice) işaretler (yaratmıştır). Onlar yıldızla hidayete ererler.

Yıldız'ın Rabbi Fâtır, frekans okyanusunda, yıldızın kendisinde açığa çıkan/zuhur eden yayın ile (onun aracılığı ile) diğer varlıkların Rab terkiblerine etki eder, onları programlar. Allah'ın sistemi, Sünnetullah!!!

Sayfa: 270, Cüz: 14
----- 16.Nahl Suresi 42.Ayet -----
Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden (güvenip, yaslanan) kimselerdir.
Sayfa: 271, Cüz: 14
----- 16.Nahl Suresi 50.Ayet -----
Üzerlerindeki Rablerinden korkarak (özlerinden gelen sese uyarak) emrolundukları şeyi yaparlar.

Tüm alemlerde gerçekleşen, zuhur eden "Tek'in Seyri"dir. Yaratılmışlar, kendilerini Yaratan'dan perdeli !!!benlik!!! zannındadır/yanılgısındadır.

----- 16.Nahl Suresi 51.Ayet -----
Allah; "İki ilah edinmeyin, O ancak tek bir ilahtır. O halde yalnız Ben'den korkun" dedi.

O yüzdendir ki, yaratılmışlarda rubibiyetten yansıyan fiilleri, o aynalara ithaf ederek, aynalarda bir irade var zannına kapılarak, bu gafletleriniz sonucu Allah'tan gayri ilahlar edinmeyin. Ne kendinizde, ne de diğer mahluklarda böyle bir güç yok!

----- 16.Nahl Suresi 54.Ayet -----
Sonra (Allah) o zararı sizden giderdiğinde, bir de bakmışsın sizden bir grup Rablerine şirk koşuyorlar.
Sayfa: 273, Cüz: 14
----- 16.Nahl Suresi 68.Ayet -----
Rabbin bal arısına şöyle ilham etti; "Dağlardan, ağaçlardan ve (insanların) kurdukları çardaklardan (kovanlardan kendine) evler edin."

Bal arısına ilham!!! Nasıl ola ki??? Bal arısının "Arş"ından gelen nur/ilim/data... Göklerden/semalardan geçen... Bal arısının Rabbinden... Fâtır'dan... Ve yeryüzü kaydında, şahitlerin/gözlemcilerin huzurunda "Bal arısı"...

----- 16.Nahl Suresi 69.Ayet -----
"Sonra da her meyveden ye. Akabinde, (sana) alıştırıldığı şekilde Rabbinin yollarını izle." Onların karınlarından insanlar için şifa olan, çeşitli renklerde bir içecek (bal) çıkar. Muhakkak ki bunda tefekkür edebilen bir toplum için bir alamet vardır.
Sayfa: 275, Cüz: 14
----- 16.Nahl Suresi 86.Ayet -----
(Allah'a) şirk koşanlar, ortaklarını gördükleri zaman; "Rabbimiz! Bunlar, Sen olmaksızın dua ediyor olduğumuz şirk koştuklarımızdır" dediler. Buna karşılık onlar (ortakları) da kendilerine; "Kesinlikle siz yalancısınız" (şeklinde) laf attılar.
Sayfa: 277, Cüz: 14
----- 16.Nahl Suresi 102.Ayet -----
De ki; "Onu (Kuran'ı) Ruhul Kudüs (Cebrail), iman edenlere sebat vermek (inançlarını pekiştirmek), teslim olanlara (müslümanlara) bir hidayet (doğru yolu gösteren rehber) ve bir müjde olması için Rabbinden Hak ile indirmiştir."
Sayfa: 280, Cüz: 14
----- 16.Nahl Suresi 127.Ayet -----
Sabret. Sabrın, Allah ile (Allah'tan sana bahşedilen bir lütuf) olması dışında (senin kendinden muktedir olabileceğin bir şey) değildir. Onlara üzülme ve kurdukları tuzaklardan dolayı sıkıntı içerisinde olma.

Sabır da Allah'ın bahşettiği bir melekedir, bir lütuftur. Bu dünyada yaşadıklarımızın, bir olma/pişme süreci olduğundan bahsetmiştim. Yani yaşadıklarımız bizi pişiren/yoğuran/belli bir kıvama getiren vesilelerdir. Hal böyle olsa bile bunu idrak edip, hazmedebilmesi zordur. Çünkü insan bu dünyaya meyleder şekilde yaratılmıştır. Nefsi hep arzular, kolayı, rahatı, biriktirmeyi, mal-mülk sevgisini,..vb. Bu yüzden belli bir idrak seviyesine gelene kadar, özellikle yolun başında irade, azim ve en önemlisi sabır gelir. Tahkik seviyesine gelemesek de en kötü takliden başımıza gelenlere; "Bu da Allah'tandır" diyebilip, sabretmemiz gerekir. Ama "Sabır" da Allah'tandır. Yani sabır melekesi kendisinde işleyebilen "Kul", yanılgıya düşüp te kendin de bir güç var "zan"netmesin. Kendini ilahlaştırmasın. Bu lütfun da tıpkı diğerleri gibi göklerin ve yeryüzünün ve ikisi arasındaki her türlü "birim"in Malikü'l Mülk'ünden geldiğini unutmasın. Ancak hatırlayabilen "zerre"ler "Kül"e raptolur.

Sayfa: 285, Cüz: 15
----- 17.İsra Suresi 44.Ayet -----
Yedi sema, yeryüzü ve onların içindekiler O'nu (Allah'ı) tesbih ederler. Onu hamdi ile tesbih edenden başka (mahluk; canlılar ve cansız olduklarını zannettiklerimiz de dahil olmak üzere) hiçbir şey yoktur. Lakin siz onların tesbihlerini idrak edemezsiniz. Hiç şüphesiz O (Allah) çok yumuşak davranandır, çok bağışlayandır.
Sayfa: 286, Cüz: 15
----- 17.İsra Suresi 54.Ayet -----
Rabbiniz sizi en iyi bilendir. Dilerse size merhamet eder, dilerse azab eder. Seni onlara vekil olarak göndermedik.

Hamuru hazırlayan, nasıl bir hamur elde etmek istiyorsa ona göre içine hangi malzemeden ne kadar koyacağını, ne kadar ve nasıl yoğuracağını en iyi bilendir. Biz hamurun "An"lık kesitlerine bakıp algılarız. Onun o hale nasıl geldiğini ve sonrasında ne olacağını bilemeyiz. Sınırlı idrakimiz ile fikir yürütür, haddimizi aşar beğenip/beğenmemeye, eleştirmeye kalkarız. Büyüklük taslar, "kendimize göre" yorum yapıp; "Aslında şöyle olsaydı ya" gibi boş laflar üretiriz.

----- 17.İsra Suresi 57.Ayet -----
Çağırdıkları da (aslında, içlerinden) hangisi Rablerine daha yakın olacak (diye) vesile ararlar. Onun rahmetini umarlar, azabından korkarlar. Hiç şüphesiz Rabbinin azabı sakınılacak bir azaptır.

Vesileler de vesile ararken, sizin istikametiniz neresi? Yolcu musunuz, kalıcı mı? Kalıcıysanız, daha ne kadar kalacaksınız? Yolcuysanız, yolunuz nere, Kim'e?

Sayfa: 289, Cüz: 15
----- 17.İsra Suresi 84.Ayet -----
De ki; "Herkes (her kul, birim, canlı/cansız varlık, mahlukat) yaradılışına (programına) uygun bir şekilde amel eder. Bu durumda, Rabbiniz kimin en doğru yolda olduğunu en iyi bilendir."

Firavun'un şakilesinde (yaradılışında/programında) Musa olmak yoktur, Musa'nın şakilesinde de Firavun olmak yoktur. Tersi her ikisinin de fıtratına aykırıdır. Firavun da, Musa da belli isimlerin toplamı olan "Esma Terkibi"nin vücut bulmuş halidir. Hamurun içine tuz da konur, şeker de, sonunda onun tuzlu mu yoksa tatlı mı olacağına yoğuran karar verir.

Sayfa: 291, Cüz: 15
----- 17.İsra Suresi 102.Ayet -----
(Musa ise;) "And olsun ki, sen bunları (bu ayetleri/alametleri kalp gözünü açacak) basiretler olarak göklerin ve yeryüzünün Rabbinden başkasının indirmediğini bildin. Ey Firavun! Doğrusu ben de seni helak olmuş (olduğunu) sanıyorum" demişti.
Sayfa: 292, Cüz: 15
----- 17.İsra Suresi 108.Ayet -----
(Secdede;) "Rabbimizi tenzih ederiz. Şüphesiz Rabbimizin vaadi gerçekleşmiştir." derler.
Sayfa: 293, Cüz: 15
----- 18.Kehf Suresi 14.Ayet -----
(Mağaradaki o gençlerin) kalplerini bağladık (sağlam kıldık). Kalktıklarında şöyle dediler; "Rabbimiz, göklerin ve yeryüzünün Rabbidir. O olmaksızın (başka) bir ilaha dua etmeyeceğiz. O takdirde gerçekten saçma sapan (bir söz) demiş oluruz."
Sayfa: 295, Cüz: 15
----- 18.Kehf Suresi 24.Ayet -----
Allah'ın dilemesi dışında (bunu kesin yapacağım deme - Bir işe başlarken "İnşallah" denmesi). Unuttuğun zaman ise Rabbini an ve "Umulur ki Rabbim beni bundan daha yakın bir doğru yola hidayet eyler" de.
Sayfa: 297, Cüz: 15
----- 18.Kehf Suresi 38.Ayet -----
"Fakat ben(im inancıma göre) O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiçbir kimseyi şirk koşmam."

Yani "Ben" denen varlık, "Hak"ikatim itibari ile bende toplanan esmaların terkibi olan Rabbin, yani Rabbimin yeryüzü boyutunda vücut bulmuş (zahir olmuş) bir haliyim. Hal böyle iken, Vahidü'l Kahhar olan Tek varlığı bırakıp ta kalkıp mahlukları ilah edincek değilim.

Sayfa: 301, Cüz: 16
----- 18.Kehf Suresi 81.Ayet -----
"Rablerinin kendilerine (o oğlanı) temizlik bakımından daha hayırlı ve merhamet bakımından da daha yakın olanı ile değiştirmesini istedik."

Kendi Rabbinin katından ilim sahibi olan şahıs, öldürdüğü oğlan için "Oğlanın ana babasının Rablerinden oğlanı değiştirmesini istediğini" söylüyor ve "Biz istedik" diyor!!! Yani "ben" olarak tekil değil, "biz" olarak çoğul!!!

"Sünnetullah" sistemini kafanızda canlandırıp, idrak edebiliyor musunuz??? İsteyen kim??? Değiştiren kim??? Yapan kim??? Yazan kim??? Okuyan kim??? Hesap gören kim??? Hesabı görülen kim??? "Şahitlik" eden kim???

Sayfa: 303, Cüz: 16
----- 18.Kehf Suresi 110.Ayet -----
De ki; "Ben de sadece sizin gibi bir beşerim. Ancak (sizden farklı olarak) bana; İlahınız tek bir ilahtır (şeklinde) vahyolunur. O halde her kim Rabbiyle karşılaşmayı umuyorsa, salih bir amel işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir kimseyi şirk koşmasın."
Sayfa: 304, Cüz: 16
----- 19.Meryem Suresi 3.Ayet -----
Hani o (Zekeriya), Rabbine gizli bir seslenişle seslenmişti.
Sayfa: 305, Cüz: 16
----- 19.Meryem Suresi 19.Ayet -----
(Cebrail;) "Ben sadece sana saf bir oğlan bahşetmem için (gönderilmiş) Rabbinin bir elçisiyim" dedi.
----- 19.Meryem Suresi 21.Ayet -----
(Cebrail;) "İşte bu şekilde, Rabbin dedi ki; Bu (işi yapmak) bana kolaydır. Bunu insanlara bir alamet ve bizden bir rahmet kılmamız için (bunu yapacağız). (Bu önceden) takdir edilmiş bir iştir" dedi.

Yani Hz.Meryem, "Takdir"in sebeplerini yaşıyor. Onda toplanan isimlerden zahir olan bu. Hz.Meryem kendinde toplanan isimleri kendi seçmedi, bu isimleri (kendini) geliştirmek için mihraba çekilmesi de aynı şekilde... Yani mihraba zaten çekilecekti ve bu olay zaten yaşanacaktı. Bunu değiştirmek kimsenin elinde değil. Hz.Meryem de diğer tüm "Kul"lar gibi bir "gözlemcidir/şahittir". Gözlemci olmazsa bu evren var olmaz!

Sayfa: 306, Cüz: 16
----- 19.Meryem Suresi 36.Ayet -----
"Hiç şüphesiz Allah benim de sizin de Rabbinizdir. O halde O'na kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur."
Sayfa: 307, Cüz: 16
----- 19.Meryem Suresi 48.Ayet -----
"Sizden ve Allah olmaksızın dua ettiklerinizden çekip gidiyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki Rabbime dua etmekle bedbaht olmam."
Sayfa: 308, Cüz: 16
----- 19.Meryem Suresi 64.Ayet -----
(Cebrail şöyle dedi;) "Biz Rabbinin emri ile olması dışında inmeyiz. Önümüzdeki (yaşayacağımız süreç), arkamızdaki (geçmişte yaşadıklarımız) ve bunların arasındaki (El-An/Şu an) şeyler(in tümü) O'na aittir. Rabbin unutkan değildir."

!!!La ilahe illAllah, La faile illAllah, La mevcude illAllah!!!

Sayfa: 309, Cüz: 16
----- 19.Meryem Suresi 65.Ayet -----
Semaların, yeryüzünün ve o ikisi arasındakilerin Rabbidir. Öyleyse O'na kulluk et ve O'na ibadette sabırla devam et. Sen O'na adaş (denk başka) birini bilir misin?
Sayfa: 310, Cüz: 16
----- 19.Meryem Suresi 93.Ayet -----
Semalarda ve yeryüzünde olanların tamamı Rahman'a kul olarak geleceklerden başka bir şey değildir.

Her birim kulluğunu yerine getirmektedir. Sapıtıp şeytana uyanlar da dahil. Zannımıza tabi olduğumuz bu yeryüzü aleminde, esma terkiblerinden zuhur eden fiillerin failleri olarak ancak Rahman'ın kullarını algılarız. Perdeler kalkınca batıl gider, Hak kalır. Kullar Rableriyle karşılaşır.

----- 19.Meryem Suresi 95.Ayet -----
Kıyamet günü onların hepsi O'na (!!!Rablerinin huzuruna!!!) tek başlarına geleceklerdir.
Sayfa: 313, Cüz: 16
----- 20.Ta Ha Suresi 49.Ayet -----
(Firavun;) "Öyleyse, sizin Rabbiniz kimdir, ey Musa?" dedi.
----- 20.Ta Ha Suresi 50.Ayet -----
(Musa;) "Rabbimiz, her şeye yaratılışını veren, sonra da hidayet edendir" dedi.
Sayfa: 315, Cüz: 16
----- 20.Ta Ha Suresi 70.Ayet -----
Sonunda sihirbazlar; "Harun ve Musa'nın Rabbine iman ettik" deyip secdeye atıldılar (kapandılar).
----- 20.Ta Ha Suresi 73.Ayet -----
"Doğrusu biz, günahlarımızı ve bizi kendisine zorladığın sihirden ötürü bağışlaması için Rabbimize iman ettik. Allah daha hayırlı ve daha kalıcıdır."
----- 20.Ta Ha Suresi 74.Ayet -----
Gerçek şu ki, her kim Rabbine suçlu olarak gelirse, (bilsin ki) onun için cehennem vardır. Orada ne ölür, ne de yaşar.
----- 20.Ta Ha Suresi 75.Ayet -----
Kim de O'na (Rabbine) salih ameller işlemiş bir mümin olarak gelirse, işte onlar için en yüksek dereceler vardır.
Sayfa: 320, Cüz: 16
----- 20.Ta Ha Suresi 130.Ayet -----
O halde onların söyledikleri şeylere sabret. Güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamdi ile tesbih et. (Rabbinin sana yaşattıklarından) razı olman umuduyla gece vakitlerinde ve gündüzün uçlarında (sabah ve akşam O'nu) tesbih et.
Sayfa: 321, Cüz: 17
----- 21.Enbiya Suresi 2.Ayet -----
Rablerinden kendilerine ne zaman yeni bir hatırlatma gelse, ancak eğlenerek kulak verirler.

Yani yeni (modern, çağa uygun) uyarılar halen gelmektedir de kör olanlar Hak'ikatten gafildirler. Kendilerine gelen uyarılara eğlenerek karşılık verirler.

Sayfa: 322, Cüz: 17
----- 21.Enbiya Suresi 22.Ayet -----
Şayet o ikisinde (göklerde ve yeryüzünde) Allah haricinde ilahlar (tanrılar) olsaydı her ikisi de fesada uğrardı (düzeni bozulurdu). Arşın Rabbi olan Allah (müşriklerin) vasıflandırmalarından münezzehtir.
Sayfa: 324, Cüz: 17
----- 21.Enbiya Suresi 42.Ayet -----
De ki; "(Şayet size azab edecek olsa) geceleyin ve gündüzün sizi Rahman'dan kim koruyabilir?" Fakat onlar Rablerinin zikrinden (O'nu anmaktan/Kuran'dan) yüz çevirmektedirler.
Sayfa: 325, Cüz: 17
----- 21.Enbiya Suresi 49.Ayet -----
(O takva sahipleri,) gayb ile (bilinmeyene, görülmeyene iman ederek) Rablerinden korkan, kıyamet saatinden de çekinen kimselerdir.
----- 21.Enbiya Suresi 56.Ayet -----
(İbrahim) dedi ki; "Hayır. Rabbiniz, semaların ve yeryüzünün Rabbidir ki onları O yaratmıştır (programlamıştır). Ben de buna şahitlik edenlerdenim."
Sayfa: 328, Cüz: 17
----- 21.Enbiya Suresi 83.Ayet -----
Eyyub(a gelince), hani o Rabbine (şöyle) seslenmişti; "Şüphesiz ben zarara uğradım. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin".
----- 21.Enbiya Suresi 89.Ayet -----
Zekeriya(ya gelince), hani o Rabbine; "Rabbim! Beni yalnız bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın" (diye) seslenmişti.
Sayfa: 329, Cüz: 17
----- 21.Enbiya Suresi 92.Ayet -----
Şüphesiz ki (tüm) bu (nebi ve resuller) sizin tek bir ümmetinizdir (tek dininizdir). Ben de sizin Rabbinizim. O halde bana kulluk edin.
Sayfa: 337, Cüz: 17
----- 22.Hac Suresi 54.Ayet -----
(Bu,) kendilerine ilim verilenlerin, bunun (Allah'ın bu şekilde davranmasının) Rabbinden (gelen) Hak olduğunu bilip, böylece buna (bu gerçeğe) iman edip, kalplerinin ona huşu duyması içindir. Hiç şüphesiz Allah iman edenleri dosdoğru yola hidayet eyleyendir.

Allah'ın bu şekilde, şeytan vasıtasıyla insanlara vesvese vermesi ve bazılarının bundan etkilenip bazılarından bu etkiyi gidermesi, daha doğrusu kendilerinde açığa çıkan Allah esmaları vasıtasıyla şeytanın bu etkilerinden kurtulmaları insanların Sünnetullah'ı tanımalarına, bilmelerine ve bu şekilde kendilerinde açığa çıkan Hak'ikat ile kalplerinin mutmain olmasına bir vesiledir. Bunu ise ancak kendilerine ilim verilenler idrak edebilir. İşte bu şekilde Allah iman edenleri doğru yola hidayet eylemektedir.

Sayfa: 339, Cüz: 17
----- 22.Hac Suresi 67.Ayet -----
Her ümmet için kendisiyle ibadet edecekleri bir ibadet şekli kıldık. Bu sebeple bu durum hakkında seninle çekişmesinler. Sen Rabbine davet et. Şüphesiz ki sen dosdoğru bir hidayet (yol) üzeresin.
Sayfa: 344, Cüz: 18
----- 23.Müminun Suresi 52.Ayet -----
Aslında sizin bu ümmetiniz (nesliniz/zamanınız) tek bir ümmettir (nesildir/zamandır). Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse benden sakının.
Sayfa: 346, Cüz: 18
----- 23.Müminun Suresi 86.Ayet -----
"Yedi göğün (boyutun) ve yüce arşın Rabbi kimdir?" de.
Sayfa: 348, Cüz: 18
----- 23.Müminun Suresi 116.Ayet -----
Nihai gerçek olarak tüm alemlerin tek sahibi olan Allah yücedir. Şerefli arşın Rabbi olan O'ndan başka ilah (tanrı) yoktur.
----- 23.Müminun Suresi 117.Ayet -----
Her kim Allah'la beraber başka bir ilaha dua ederse -ki bunun hakkında hiçbir delili yoktur- artık onun hesabı ancak Rabbinin katındadır. Gerçek şu ki, (nankörlük edip, gerçekleri gizleyip örterek) küfre düşenler kurtuluşa eremezler.
Sayfa: 364, Cüz: 19
----- 25.Furkan Suresi 64.Ayet -----
Onlar Rableri için secde ve kıyam ederek geceleyenlerdir.
Sayfa: 366, Cüz: 19
----- 26.Şuara Suresi 16.Ayet -----
"Firavun'a gelin, Gerçekten biz alemlerin Rabbinin resulüyüz, deyin."
Sayfa: 367, Cüz: 19
----- 26.Şuara Suresi 21.Ayet -----
"Akabinde sizden korktuğumdan kaçtım. Sonrasında, Rabbim bana hüküm (yönetme, sağduyu) bahşetti ve beni resullerden (gönderilenlerden biri) kıldı."
----- 26.Şuara Suresi 23.Ayet -----
Firavun; "Alemlerin Rabbi de nedir?" dedi.
----- 26.Şuara Suresi 24.Ayet -----
(Musa;) "Şayet ikan (!!!yakîn!!!) sahibi (kesin bilgiyle inanan) kimseler iseniz, (!!!bilirsiniz ki!!!) O, göklerin (boyutların), yeryüzünün ve ikisi arasındakilerin Rabbidir" dedi.
----- 26.Şuara Suresi 26.Ayet -----
(Musa;) "O, sizin de Rabbinizdir, sizden önceki atalarınızın da Rabbidir" dedi.
----- 26.Şuara Suresi 28.Ayet -----
(Musa;) "Eğer akıl erdirebiliyorsanız, (biliniz ki) O, doğunun, batının ve ikisi arasındakilerin Rabbidir" dedi.
Sayfa: 368, Cüz: 19
----- 26.Şuara Suresi 47.Ayet -----
(Ve sihirbazlar) şöyle dediler; "Alemlerin Rabbine iman ettik."
----- 26.Şuara Suresi 48.Ayet -----
"Musa'nın ve Harun'un Rabbine (iman ettik)."
----- 26.Şuara Suresi 50.Ayet -----
(Sihirbazlar) dediler ki; "Zararı yok. Muhakkak ki biz Rabbimize döneceğiz."
Sayfa: 369, Cüz: 19
----- 26.Şuara Suresi 62.Ayet -----
(Musa;) "Hayır! Hiç şüphesiz Rabbim benimle beraberdir. Bana doğru yolu gösterecektir" dedi.
----- 26.Şuara Suresi 77.Ayet -----
"Doğrusu onlar (o kulluk etmekte olduğunuz şeyler) benim düşmanımdır. Ancak alemlerin Rabbi başka. (O benim dostumdur)."
Sayfa: 374, Cüz: 19
----- 26.Şuara Suresi 192.Ayet -----
Şüphesiz ki bu (Kuran) alemlerin Rabbinin indirmesidir.
Sayfa: 376, Cüz: 19
----- 27.Neml Suresi 8.Ayet -----
Oraya geldiğinde kendisine şöyle seslenildi; "Ateşte ve çevresinde bulunanlar mübarek kılınmıştır. Alemlerin Rabbi (olan) Allah (her türlü noksanlıktan) münezzehtir."
Sayfa: 378, Cüz: 19
----- 27.Neml Suresi 26.Ayet -----
Allah, kendisinden başka ilah (tanrı) olmayandır, büyük arşın Rabbidir.
Sayfa: 384, Cüz: 20
----- 27.Neml Suresi 91.Ayet -----
(De ki;) "Ben ancak, her şey kendisine ait olan, bu beldenin (Mekke'nin) -ki onu yasak (dokunulmaz) kılmıştır- Rabbine kulluk etmekle ve teslim olanlardan (müslümanlardan) olmakla emrolundum."
----- 27.Neml Suresi 93.Ayet -----
De ki; "Hamd Allah'a mahsustur. Size ayetlerini (alametlerini) gösterecek, siz de onları tanıyacaksınız. Rabbin yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir."
Sayfa: 386, Cüz: 20
----- 28.Kasas Suresi 16.Ayet -----
(Musa); "Rabbim! Doğrusu ben nefisim(in Hak'ikatin)e zulmettim, bu yüzden beni bağışla" dedi. Bunun üzerine (Allah da) onu bağışladı. Hiç şüphesiz O (Allah) çok bağışlayandır, Rahim'dir.

Nefsin Hak'ikatine zulmetmek; nefsin Rab terkibinden gelen Hak fıtrata heva karıştırmaktır. Kendi "izafi" varlığında açığa "Çıkan"ı görmezden gelip, nankörlük etmek, diğer "izafi" varlıklarda açığa "Çıkan"ı tanıyamamaktır. Hak çağrıya isyan etmek ve tüm bunların sonunda kör olup, sağır olmaktır. Musa hevasına uyup, taraf seçmiş ve bunun sonucunda öfkeye kapılmıştır. Hak'ikatte taraf yoktur. Birimlerden zuhur eden "Allah Esmaları" vardır. Körler ve kafalarındaki gözleri dışında gözleri olmayanların, kendilerine "İlim" ulaşmamış, ulaşsa da Hak'ikatini kavrayamamış "zalimlerin" algılayamayacakları Hak'ikat.

Sayfa: 388, Cüz: 20
----- 28.Kasas Suresi 30.Ayet -----
Akabinde oraya gelince, mübarek yerdeki vadinin sağ yanındaki kıyısında (bulunan) ağaçtan şöyle seslenildi; "Ey Musa! Hiç şüphesiz ben alemlerin Rabbi (olan) Allah'ım."
Sayfa: 390, Cüz: 20
----- 28.Kasas Suresi 46.Ayet -----
(Musa'ya) seslendiğimiz zaman Tur'un yanında da değildin. Lakin, senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmemiş bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (tüm bunları biz sana bildirdik). Umulur ki onlar akıla getirip hatırlarlar.
Sayfa: 391, Cüz: 20
----- 28.Kasas Suresi 53.Ayet -----
(Kuran) onlara okunduğu zaman; "Ona iman ettik. Şüphesiz ki o Rabbimizden (gelen) Hak'tır. Doğrusu biz ondan önce de teslim olanlar (müslümanlar) idik" derler.
Sayfa: 392, Cüz: 20
----- 28.Kasas Suresi 68.Ayet -----
Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim hakkı yoktur. Allah, onların şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir.

Allah'ın isimleri Sünnetullah'taki düzene göre belli bir sistemde bir araya gelerek mahlukların Rab terkibini oluşturur. Hiçbir mahluk kendi Rab terkibini seçemez, kendi payına ne düşerse onu yaşar. İsimler yeryüzü boyutunda vücut bulur (zahir olur), fiilleri oluşturur. Mahluk ise "algısal" benliği ile "zan"neder.

Sayfa: 398, Cüz: 20
----- 29.Ankebut Suresi 26.Ayet -----
Bunun üzerine Lut ona (İbrahim'e) iman etti. (İbrahim;) "Doğrusu ben Rabbime hicret edeceğim. Hiç şüphesiz O mutlak güç sahibidir, hikmet sahibidir" dedi.

Rabbe hicret!!!

Sayfa: 402, Cüz: 21
----- 29.Ankebut Suresi 59.Ayet -----
Sabredip, yalnız Rablerine tevekkül edenlerin (ecri ne güzeldir).
Sayfa: 404, Cüz: 21
----- 30.Rum Suresi 8.Ayet -----
Kendi kendilerine, Allah'ın semaları, yeryüzünü ve o ikisi arasındakileri Hak üzere ve belirli bir mühlete kadar olması dışında yaratmadığını tefekkür etmediler mi? Doğrusu insanlardan pek çoğu Rablerine kavuşacaklarını inkar etmektedirler.
Sayfa: 410, Cüz: 21
----- 31.Lokman Suresi 5.Ayet -----
Onlar, Rablerinden bir hidayet üzeredir. Onlar felaha erenlerdir.
Sayfa: 414, Cüz: 21
----- 32.Secde Suresi 2.Ayet -----
Kendisinde hiçbir şüphe olmayan bu Kitab'ın indirilişi alemlerin Rabbindendir (olan Allah tarafındandır).
----- 32.Secde Suresi 3.Ayet -----
Yoksa, "Onu (Kuran'ı, Muhammed'in kendisi) uydurdu" (mu) diyorlar? Aksine o, kendilerine senden önce hiçbir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için Rabbinden (indirilmiş) Hak'tır. Umulur ki onlar (bu sayede) hidayete ererler (doğru yolu bulurlar).
----- 32.Secde Suresi 10.Ayet -----
(Müşrikler;) "Yeryüzünde kaybolup gittiğimiz zaman mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılış içerisinde olacağız?" dediler. Doğrusu onlar Rableriyle karşılaşmayı inkar edenlerdir.
----- 32.Secde Suresi 11.Ayet -----
De ki; "Size vekil kılınan ölüm meleği ruhunuzu kabzedecek (canınızı alacak), sonra da Rabbinize döndürüleceksiniz."
Sayfa: 415, Cüz: 21
----- 32.Secde Suresi 12.Ayet -----
Keşke suçluları Rablerinin katında başlarını eğdiklerinde; "Rabbimiz! (Basiretle) gördük ve işittik, bu yüzden bizi (dünyaya) geri döndür de salih amel işleyelim. Gerçekten (artık) biz kesin bilgiyle inananlarız" (derken) bir görsen.
----- 32.Secde Suresi 15.Ayet -----
Ayetlerimize ancak, onlar (ayetler) ile kendilerine (Sünnetullah Hakikati) hatırlatıldığında secde ederek yere kapananlar ve büyüklük taslamadan Rablerini hamdi ile tesbih edenler iman ederler.
----- 32.Secde Suresi 16.Ayet -----
Korkarak ve umarak Rablerine dua etmek üzere yanları yataklardan uzaklaşanlar ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden infak edenler (ayetlerimize iman ederler).
Sayfa: 417, Cüz: 21
----- 33.Ahzab Suresi 2.Ayet -----
Rabbinden sana vahyolunana uy. Allah yaptığınız herşeyden haberdardır.
Sayfa: 427, Cüz: 22
----- 34.Sebe Suresi 6.Ayet -----
Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilenin (Kuran'ın) Hak olduğunu ve onun övgüye tek layık olan, mutlak güç sahibinin yoluna hidayet eylediğini (rehberlik ettiğini) görürler.
Sayfa: 430, Cüz: 22
----- 34.Sebe Suresi 31.Ayet -----
(Nankörlük edip, gerçekleri gizleyip örterek) küfre düşenler; "Ne bu Kuran'a ne de ondan öncekilere iman etmeyeceğiz" dediler. Sen bu zalimleri Rablerinin huzurunda durdurulduklarında sözü birbirlerine çevirirken (suçu birbirlerine atarken, bir) görsen. Zayıf görülenler büyüklük taslayanlara; "Siz olmasaydınız biz iman eden kimseler olurduk" derler.
Sayfa: 433, Cüz: 22
----- 34.Sebe Suresi 50.Ayet -----
De ki; "Eğer sapıtırsam ancak kendi aleyhime sapıtmış olurum. Hidayeti (doğru yolu) bulursam da (bu) Rabbimin bana vahyetmesiyledir. Hiç şüphesiz O her şeyi işitendir, her şeye her şeyden yakın olandır."
Sayfa: 435, Cüz: 22
----- 35.Fatır Suresi 13.Ayet -----
(Allah) geceyi gündüzün içine, gündüzü de gecenin içine sokar, her biri belirli bir vakit (mühlet) için akıp (giden) güneşi ve ayı buyruğu altına almıştır. İşte bu Rabbiniz (olan) Allah'tır, mülk (hükümranlık) O'nundur. O (Allah) olmaksızın dua ettikleriniz önemsiz bir şeye (dahi) sahip değildirler.
----- 35.Fatır Suresi 18.Ayet -----
Hiçbir yüklenen (günahkar) bir diğerinin yükünü (günahını) yüklenmez. Yükü (günahı) ağır gelen, yüküne (yükünün taşınmasına/günahını yüklenmeye yardıma) çağırsa yakınlık sahibi (bir yakını) bile olsa kendisinden hiçbir şey yüklenilmez (yardım edilmez). Sen ancak Rablerinden gayb ile (bilinmeyene, görülmeyene iman ederek) korkanları ve namazı ikame edenleri uyarırsın. Her kim arınırsa (dünya yüklerinden kurtulursa) ancak kendi nefsi için arınmış olur. Dönüş (dönüşüm) yalnız Allah'adır.
Sayfa: 437, Cüz: 22
----- 35.Fatır Suresi 37.Ayet -----
Onlar orada (cehennemde); "Rabbimiz! Bizi buradan çıkar da yapmakta olduğumuzdan başka salih amel işleyelim" (diye) feryad ederler. (Onlara denilir ki;) "Size akıla getirip hatırlayacak olan kimsenin akıla getirip hatırlayacağı kadar ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmişti. O halde tadın (azabı), zalimlerin hiçbir yardımcısı olmaz."
Sayfa: 438, Cüz: 22
----- 35.Fatır Suresi 39.Ayet -----
O (Allah), sizi yeryüzünde halifeler kılandır. Artık her kim (nankörlük edip, gerçekleri gizleyip örterek) küfre düşerse, küfrü kendi aleyhinedir. Kafirlere küfürleri, Rableri katında kızgınlıktan başka bir şey arttırmaz. Kafirlere küfürleri, zarardan başka bir şey arttırmaz.
Sayfa: 442, Cüz: 23
----- 36.Yasin Suresi 51.Ayet -----
Sur'a üfürülür. Sonra bir de bakmışsın onlar kabirlerinden (çıkarak) Rablerine akın ediyorlar.
Sayfa: 443, Cüz: 23
----- 36.Yasin Suresi 58.Ayet -----
(Bir de onlar için orada) Rahim bir Rabden söz olarak "Selam" (vardır).
Sayfa: 445, Cüz: 23
----- 37.Saffat Suresi 5.Ayet -----
(İlahınız,) semaların, yeryüzünün ve o ikisi arasındakilerin Rabbidir ve de doğuların Rabbidir.
Sayfa: 448, Cüz: 23
----- 37.Saffat Suresi 87.Ayet -----
"Alemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?"

Allah'a iman edenler de, etmeyenler de O'nun hakkında "Zan" üzeredir. "Safiyye Makamı"na erenler hariç. Algısal benliklerdeki, cüz-i irade yanılgılarında depreşenler, kendi veritabanlarındaki kısıtlı veriler ile hayallerinde bir ilah edinirler. Karanlıktaki karıncayı idrak edebilecek şekilde bilinç sıçraması yaşama şerefine erebilenler ise "Ben"liklerinden sıyrılmış bir şekilde "Seyir"dedir. Aslında "Seyrettiren", "Seyir"dedir. Kuran çok kapılı bir saraydır. Hangi kapıdan girerseniz, farklı odalara erişir, o odaların bilgisini elde edersiniz. Ancak "Hak'ikat" kapısı "Tek"tir. O kapıdan girenlerin gözlerinde bir "Fark" kalmamıştır.

----- 37.Saffat Suresi 99.Ayet -----
(İbrahim;) "Ben Rabbime gidiyorum, O bana hidayet eyleyecektir (beni doğru yola iletecektir)" dedi.
Sayfa: 449, Cüz: 23
----- 37.Saffat Suresi 126.Ayet -----
"Sizin de evvelki atalarınızın da Rabbi (olan) Allah'ı (bırakıp)."
Sayfa: 451, Cüz: 23
----- 37.Saffat Suresi 182.Ayet -----
Hamd, alemlerin Rabbi (olan) Allah'a mahsustur.
Sayfa: 456, Cüz: 23
----- 38.Sad Suresi 66.Ayet -----
"Göklerin (boyutların), yeryüzünün ve ikisi arasındakilerin Rabbi, mutlak güç sahibi, çok bağışlayan (Allah'tan başka ilah (tanrı) yoktur)."
Sayfa: 458, Cüz: 23
----- 39.Zümer Suresi 6.Ayet -----
Sizi tek bir nefisten (ruhtan) yaratmış, sonra ondan eşini var etmiş ve sizin için (ot yiyen) hayvanlardan sekiz eş lutfetmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında yaratılıştan yaratılışa (çeşitli safhalardan geçirerek) üç karanlık içinde yaratmaktadır. İşte bu Rabbiniz (olan) Allah'tır. Mülk O'nundur. O'ndan başka ilah (tanrı) yoktur. Öyleyse nasıl oluyor da (Hak'tan) çevriliyorsunuz?
----- 39.Zümer Suresi 9.Ayet -----
Yoksa gece vakitlerinde secde ederek ve kıyama durarak gönülden boyun eğen, ahiretten çekinip tedbir alan ve Rabbinin rahmetini uman kimse (nankörlük edip, küfre düşen gibi midir)? De ki; "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak akıl sahipleri akıla getirip hatırlarlar.
----- 39.Zümer Suresi 10.Ayet -----
De ki; "Ey iman eden kullarım! Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar için iyilik vardır. Allah'ın yeryüzü geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri (mükafatları) hesapsızca tam olarak verilecektir."
Sayfa: 459, Cüz: 23
----- 39.Zümer Suresi 13.Ayet -----
De ki; "Doğrusu ben, Rabbime isyan edersem büyük bir günün azabından korkarım."
Sayfa: 460, Cüz: 23
----- 39.Zümer Suresi 22.Ayet -----
O halde Allah'ın göğsünü İslam'a (teslimiyete) genişlettiği, bu sayede de Rabbinden bir nur üzere olan kimse öyle midir? O halde kalpleri Allah'ı zikirden (O'nu anmaktan) katılaşanlara yazıklar olsun. Onlar apaçık bir sapıklık içerisindedirler.
----- 39.Zümer Suresi 23.Ayet -----
Allah sözün en güzelini, tekrar eden, (birbirine) benzeyen (ayetler şeklinde) bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların derileri ondan (o kitaptan) ürperir. Sonra(sında ise) derileri ve kalpleri Allah'ı zikre (O'nu anmaya) karşı yumuşar. İşte bu (zikir/Kuran) Allah'ın, kendisi ile dilediği kimseyi doğru yola ilettiği bir hidayet rehberidir. Allah her kimi de saptırırsa, artık onu hidayete erdirecek hiçbir kimse yoktur.
----- 39.Zümer Suresi 31.Ayet -----
Sonra kıyamet günü Rabbinizin katında (huzurunda) tartışacaksınız.
Sayfa: 461, Cüz: 24
----- 39.Zümer Suresi 34.Ayet -----
Onlar için Rablerinin katında diledikleri şeyler vardır. Bu iyi davrananların karşılığıdır.
Sayfa: 463, Cüz: 24
----- 39.Zümer Suresi 54.Ayet -----
"Rabbinize yönelin ve azabın size gelmesinden önce O'na teslim olun. Sonra yardım edilmezsiniz."
----- 39.Zümer Suresi 55.Ayet -----
"Farkında olmadığınız bir haldeyken, azabın size ansızın gelmesinden önce Rabbinizden size indirilenin en güzeline tabi olun."
Sayfa: 465, Cüz: 24
----- 39.Zümer Suresi 69.Ayet -----
(O gün,) yeryüzü Rabbinin nuru ile aydınlanmış, Kitap çıkarılmış, nebiler ve şahitler getirilmiş, zulmedilmeden, aralarında Hak ile hüküm verilmiştir.
----- 39.Zümer Suresi 71.Ayet -----
(Nankörlük edip, gerçekleri gizleyip örterek) küfre düşenler bölük bölük cehenneme sürülmüştür. Nihayet oraya geldiklerinde (cehennemin) kapıları açılmış, oranın bekçileri onlara; "Size sizden Rabbinizin ayetlerini okuyan, bu gününüzle karşılaşacağınız hususunda sizi uyaran resuller gelmedi mi?" demişlerdir. Onlar da; "Bilakis, (geldi)" demişlerdir. Lakin azap sözü kafirler üzerine hak olmuştur.
Sayfa: 466, Cüz: 24
----- 39.Zümer Suresi 75.Ayet -----
(O gün,) melekleri arşın etrafında hürmetle karşılayanlar olarak Rablerinin hamdi ile tesbih ettiklerini görürsün. Aralarında Hak ile hüküm verilmiş, "Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur" denilmiştir.
----- 40.Mümin Suresi 7.Ayet -----
Arşı yüklenenler ve onun etrafındakiler Rablerini hamdi ile tesbih ederler ve O'na iman ederler. İman edenler için bağışlanma dilerler; "Rabbimiz! Rahmet ve ilim bakımından Senin her şeye gücün yeter. Bu sebeple tövbe edip, Senin yoluna tabi olanları bağışla. Onları cehennem azabından koru."
Sayfa: 469, Cüz: 24
----- 40.Mümin Suresi 27.Ayet -----
Musa; "Ben hesap gününe iman etmeyen, her büyüklük taslayandan benim ve sizin Rabbinize (olan Allah'a) sığındım" dedi.
----- 40.Mümin Suresi 28.Ayet -----
Firavun ailesinden iman etmiş olduğunu gizleyen bir adam şöyle dedi; "Rabbinizden size apaçık delillerle geldiği halde, Rabbim Allah'tır demesinden dolayı bir adamı mı öldüreceksiniz? Eğer yalancı ise yalanı kendisinedir. (Yok) eğer doğru sözlü ise size vaad ettiklerinin bir kısmı (olsun) size isabet eder. Hiç şüphesiz Allah çok yalancı aşırı gideni hidayete erdirmez."
Sayfa: 471, Cüz: 24
----- 40.Mümin Suresi 49.Ayet -----
Ateşte olanlar, cehennemin bekçilerine; "Rabbinize dua edin de azaptan (hiç olmazsa) bir günü bizden azaltsın" dediler.

Rab terkibi sadece bu yeryüzü kaydına ait değildir. Cehennem bekçilerinin Rabbi, meleklerin Rabbi,... Esmalar farklı boyutlarda, farklı şekillerde zuhur eder.

Sayfa: 472, Cüz: 24
----- 40.Mümin Suresi 55.Ayet -----
Öyleyse sabret. Hiç şüphesiz Allah'ın vaadi Hak'tır (gerçektir). Günahın için bağışlanma dile. Akşam ve sabah Rabbini hamdiyle tesbih et.
Sayfa: 473, Cüz: 24
----- 40.Mümin Suresi 62.Ayet -----
İşte Rabbiniz, her şeyi yaratan, Kendisinden başka ilah (tanrı) olmayan O Allah'tır. O halde nasıl oluyor da (Hak'tan) çevriliyorsunuz?
----- 40.Mümin Suresi 64.Ayet -----
Allah, sizin için yeryüzünü bir ikamet (yeri), göğü de bir bina olarak var edendir. Sizi şekillendirmiş, akabinde şekillerinizi en güzel biçimde yapmış ve sizi temiz şeylerden rızıklandırmıştır. İşte O, Rabbiniz olan Allah'tır. O halde alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!
----- 40.Mümin Suresi 65.Ayet -----
O Hayy'dır (bütün hayatların kaynağı diri olandır). O'ndan başka ilah (tanrı) yoktur. O halde dini yalnız O'na has kılarak O'na dua edin. Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
----- 40.Mümin Suresi 66.Ayet -----
De ki; "Doğrusu, Rabbimden bana apaçık deliller geldiğinde ben, sizin Allah olmaksızın kulluk ettiklerinize kulluk etmekten yasaklandım ve alemlerin Rabbine teslim olmakla emrolundum."
Sayfa: 476, Cüz: 24
----- 41.Fussilet Suresi 9.Ayet -----
De ki; "Siz gerçekten yeryüzünü iki günde yaratana karşı (nankörlük edip, gerçekleri gizleyip örterek) küfre düşüyor ve O'na eşler mi varsayıyorsunuz? O alemlerin Rabbidir."
Sayfa: 481, Cüz: 25
----- 41.Fussilet Suresi 54.Ayet -----
Bilesiniz ki, doğrusu onlar Rableriyle karşılaşmaktan şüphe içerisindedirler. Bilesiniz ki, O (Allah) her şeyi (ilmiyle) kuşatandır.
Sayfa: 482, Cüz: 25
----- 42.Şura Suresi 10.Ayet -----
Her neyde ihtilafa düşerseniz, onun hükmü Allah'a aittir. İşte bu Allah benim Rabbimdir. Ben yalnız O'na tevekkül ettim, yalnız O'na yönelirim.
Sayfa: 483, Cüz: 25
----- 42.Şura Suresi 15.Ayet -----
İşte bunun için sen onları (Hakk'a) davet et. Sana emredildiği şekilde dosdoğru ol, onların hevalarına (heves ve arzularına) uyma ve de ki; "Allah'ın Kitap'tan indirdiğine iman ettim ve aranızda adil davranmakla emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim (işlediğimiz) amellerimiz bize, sizin (işlediğiniz) amelleriniz de size aittir. Bizimle sizin aranızda (tartışmaya) hiçbir delil yoktur. Allah aramızı (hepimizi biraraya) toplayacaktır. Dönüş (dönüşüm) yalnız O'nadır."
Sayfa: 484, Cüz: 25
----- 42.Şura Suresi 22.Ayet -----
Zalimleri kazandıklarından (yapıp elde ettiklerinden) çekinirlerken görürsün. O (çekindikleri şeyler) onların başına gelecektir. İman edip, salih ameller işleyenler ise cennet bahçelerindedirler. Onlar için Rablerinin katında diledikleri şeyler vardır. Bu büyük lütuftur.
Sayfa: 486, Cüz: 25
----- 42.Şura Suresi 36.Ayet -----
Size herhangi bir şeyden her ne verildiyse, dünya hayatının bir faydalanmasıdır (nefse hoş gelen bir şeyidir). Allah katında bulunanlar ise iman edip, yalnız Rablerine tevekkül edenler için daha hayırlı ve daha kalıcıdır.
----- 42.Şura Suresi 38.Ayet -----
Ve Rablerine (çağrısına) icabet edenler ve namazı ikame edenler (için). Onların işleri aralarında danışma (iledir). Onları rızıklandırdığımız şeylerden infak ederler.
Sayfa: 487, Cüz: 25
----- 42.Şura Suresi 47.Ayet -----
Allah'tan geri çevrilemeyecek bir günün gelmesinden önce Rabbinize (davetine) icabet edin. O gün sizin için bir sığınak yoktur, inkar(ınız)dan da size (bir çare) yoktur.
Sayfa: 489, Cüz: 25
----- 43.Zuhruf Suresi 14.Ayet -----
"Muhakkak ki biz Rabbimize döneceğiz."
Sayfa: 491, Cüz: 25
----- 43.Zuhruf Suresi 46.Ayet -----
And olsun ki, biz Musa'yı alametlerimizle (mucizelerimizle) Firavun'a ve ileri gelenlerine gönderdik. Onlara; "Şüphesiz ben alemlerin Rabbinin resulüyüm" demişti.
Sayfa: 493, Cüz: 25
----- 43.Zuhruf Suresi 64.Ayet -----
"Hiç şüphesiz Allah benim de Rabbim sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur."
Sayfa: 494, Cüz: 25
----- 43.Zuhruf Suresi 77.Ayet -----
(Cehennemdekiler oranın bekçisine şöyle) seslendiler; "Ey Malik! Rabbin bize olan hükmünü yerine getirsin (işimizi bitirsin)" (Malik de;) "Doğrusu siz (böyle) kalacaksınız" dedi.

Yine mazi fiille ifade edilmiş bir ahiret tasviri! Zaman algımız/yanılgımız/zannımız! Bir de dikkatinizi çekerim ki, cehennemden sorumlu bekçinin/meleğin adı "Malik", yani anlamı; "Mal, mülk edinen" ve sonunda bunların kölesi/esiri olan!

----- 43.Zuhruf Suresi 82.Ayet -----
Semalar ile yeryüzünün Rabbi ve de arşın Rabbi (olan Allah) onların (müşriklerin) vasıflandırmalarından münezzehtir.
Sayfa: 495, Cüz: 25
----- 44.Duhan Suresi 7.Ayet -----
Eğer ikan sahipleri (kesin bilgi sahipleri) iseniz, (bilin ki) O (Allah) semaların, yeryüzünün ve o ikisi arasındakilerin Rabbidir.
----- 44.Duhan Suresi 8.Ayet -----
O'ndan başka ilah (tanrı) yoktur. O diriltir ve öldürür. O sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.
Sayfa: 496, Cüz: 25
----- 44.Duhan Suresi 20.Ayet -----
(Musa şöyle devam etti;) "Doğrusu ben, beni taşlamanızdan benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olana (Allah'a) sığındım."
----- 44.Duhan Suresi 21.Ayet -----
"Eğer bana iman etmediyseniz, öyleyse benimle ilişkinizi kesin."

Musa'ya iman, Musa'nın getirdiğine imandır. Musa'nın getirdiğine iman, Musa'nın Hak'ikatinden zuhur edendir. Musa'nın Hak'ikati, onda toplanan esmalardır (Musa'nın Rabbidir)... Gökten bir su iner ve onunla yeryüzüne hayat verilir!

Sayfa: 499, Cüz: 25
----- 45.Casiye Suresi 15.Ayet -----
Her kim salih bir amel işlerse kendi nefsinedir, her kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Sonra ancak Rabbinize döndürüleceksiniz.
Sayfa: 500, Cüz: 25
----- 45.Casiye Suresi 30.Ayet -----
İman edip te salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları rahmetine dahil edecektir. İşte bu apaçık kazançtır.
Sayfa: 501, Cüz: 26
----- 45.Casiye Suresi 36.Ayet -----
Hamd, semaların Rabbi, yeryüzünün Rabbi ve alemlerin Rabbi (olan) Allah'a mahsustur.
Sayfa: 502, Cüz: 26
----- 46.Ahkaf Suresi 13.Ayet -----
Doğrusu, "Rabbimiz Allah'tır" deyip, sonra da dosdoğru olanlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir de.
Sayfa: 506, Cüz: 26
----- 47.Muhammed Suresi 3.Ayet -----
Bu, (nankörlük edip, gerçekleri gizleyip örterek) küfre düşenlerin batılın peşinden gitmeleri, iman edenlerin ise Rablerinden (gelen) Hakk'a tabi olmalarından ötürüdür. İşte Allah insanlara misallerini (durumlarını) bu şekilde verir (örneklendirir).
Sayfa: 507, Cüz: 26
----- 47.Muhammed Suresi 14.Ayet -----
Rabbinden apaçık bir delil üzere olan kimse, yaptığının kötülüğü kendisine süslenmiş (gittiği yolun doğru olduğuna inandırılmış) kimse gibi midir? Onlar hevalarının (heves ve arzularının) peşinden gitmektedirler.
----- 47.Muhammed Suresi 15.Ayet -----
(Sünnetullah'tan) sakınanlara vaad olunan cennetin misali (şöyledir); Orada tuzlu olmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için orada her türlü meyvelerden ve Rablerinden bağışlanma vardır. (Onlar,) ateşte (cehennemde) ölümsüz (ebedi kalıcı olacak) olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimse(ler) gibi (midir)?
Sayfa: 519, Cüz: 26
----- 50.Kaf Suresi 39.Ayet -----
Artık onların söyledikleri şeylere sabret. Güneşin doğması ve batması öncesinde Rabbini hamdi ile tesbih et.
Sayfa: 520, Cüz: 26
----- 51.Zariyat Suresi 16.Ayet -----
Rablerinin kendilerine vermiş olduğu şeyleri almışlar olarak (cennetlerde ve pınarlardadırlar). Doğrusu onlar bundan önce iyilik yapanlardı.
----- 51.Zariyat Suresi 23.Ayet -----
Göğün ve yeryüzünün Rabbine and olsun ki, kesinlikle bu (size vaad edilenler) sizin konuşuyor olmanız kadar Hak'tır (gerçektir).
Sayfa: 523, Cüz: 27
----- 52.Tur Suresi 18.Ayet -----
Rablerinin kendilerine verdiklerine zevk duyarak (cennetlerdedirler). Rableri onları cehennem azabından korumuştur.
Sayfa: 524, Cüz: 27
----- 52.Tur Suresi 48.Ayet -----
Rabbinin (vereceği) hükmüne sabret. Şüphesiz ki sen gözümüzün önündesin. Kalktığın vakit Rabbini hamdi ile tesbih et.
----- 52.Tur Suresi 49.Ayet -----
Geceden (bir kısımda) ve yıldızların ardından (batışında) da O'nu (Rabbini) tesbih et.
Sayfa: 527, Cüz: 27
----- 53.Necm Suresi 49.Ayet -----
O'nun (müşriklerin taptığı bir yıldız olan) Şira'nın Rabbi olduğu.

Yıldızlar, gezegenler de dahil her şeyin bir Rabbi (esma terkibi) vardır. Aynı zamanda her şeyin de bir enerjisi vardır. Ve her şey birbirinin enerji alanından/yayımında etkilenir. Her birim aynı zamanda bir alıcı ve vericidir. Frekans okyanusunda her birim birbiri ile etkileşim halindedir. İşte küfre sapanlar bu yıldız örneğinde olduğu gibi, birimlerden yayılan bu enerjileri/etkileri "ilah" edinirler. Bu kilitli beyinlerinin bir yanılgısıdır. Bu yanılgılardan sıyrılanlar ise gerçek Fail'i/İlah'ı idrak ederler. Çünü onlar "İkan Sahibi"dirler.

Sayfa: 531, Cüz: 27
----- 55.Rahman Suresi 17.Ayet -----
(O) hem iki doğunun, hem de iki batının Rabbidir.
Sayfa: 536, Cüz: 27
----- 56.Vakıa Suresi 80.Ayet -----
Alemlerin Rabbinden indirmedir.
Sayfa: 561, Cüz: 29
----- 67.Mülk Suresi 12.Ayet -----
Muhakkak ki Rablerinden gayb ile (bilinmeyene, görülmeyene iman ederek) korkanlar için bağışlanma ve büyük bir ecir (mükafat) vardır.
Sayfa: 564, Cüz: 29
----- 68.Kalem Suresi 34.Ayet -----
Şüphesiz takva sahipleri için Rableri katında bolluk (naim) bahçeleri (cennetleri) vardır.
Sayfa: 566, Cüz: 29
----- 69.Hakka Suresi 17.Ayet -----
Melek onun (göğün/semanın) çevresi üzerindedir. O gün Rabbinin arşını bunların da üzerinde sekiz tanesi (melek) taşımaktadır.
Sayfa: 567, Cüz: 29
----- 69.Hakka Suresi 43.Ayet -----
(Bu/Kuran) alemlerin Rabbinden indirmedir.
----- 69.Hakka Suresi 52.Ayet -----
Artık çok büyük Rabbini ismi ile tesbih et.
Sayfa: 569, Cüz: 29
----- 70.Mearic Suresi 40.Ayet -----
Hayır, doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, şüphesiz ki biz kadiriz.
Sayfa: 571, Cüz: 29
----- 72.Cin Suresi 2.Ayet -----
"Rüşte (sağduyuya, bilince, olgunlaşmaya) rehberlik eden (bir Kuran dinledik), akabinde de ona (onda yazanlara) iman ettik. Rabbimize asla hiçbir kimseyi şirk koşmayacağız."
----- 72.Cin Suresi 3.Ayet -----
"Gerçekten Rabbimizin varlığı yücedir, ne bir eş ne de bir çocuk edinmemiştir."
----- 72.Cin Suresi 10.Ayet -----
"Yeryüzündeki kimselere kötülük mü istendi yoksa Rableri onlara doğru yol mu (sağ duyu, feraset mi) istedi, gerçekten bilmiyoruz."

Cinlere göre biz insanlar "yeryüzü varlıklarıyız". Onlar bizi görebiliyorlar, ama biz onları göremiyoruz. Frekansları bizim algımız dışında. Dünya seması ile etkileşimleri var. Korunanlar (Allah'ın uyarılarına kulak verip, gerekli korunmaları/ibadetleri yapanlar) cinlerin dünya semasındaki etkilerinden etkilenmezler yada daha az etkilenirler, bu uyarıları dikkate almayanlar için ise bu korunma geçerli değildir. İblisin ordusu dünya semasına yaptıkları bu saldırılar ile yeryüzü halifesi Ademoğullarını etkileri altına alıp, onları dalalete sürüklemektedir. Burada "dünya seması"ndan kastedileni de "dünya gezegeni" olarak algılamamak gerekir. Gökler/semalar, arş, cinler, melekler... İnsanın kendisi başlı başına bir evrendir... Cüz, Kül'e tabidir... Aslında var olan "Tek'in Seyri"dir... Ancak bu kadar açabiliyorum. Allah idrakini nasib eylesin.

----- 72.Cin Suresi 13.Ayet -----
"Hidayet rehberini (Kuran'ı) dinlediğimizde gerçekten ona iman ettik. Her kim Rabbine iman ederse, artık ne (ecrinin) eksiltilmesinden ve ne de (kendisine) taşkınlıktan (edileceğinden) korkmaz."
Sayfa: 572, Cüz: 29
----- 72.Cin Suresi 17.Ayet -----
Onları bu hususta sınamamız için (bunu yapardık). Kim de Rabbini anmaktan yüz çevirirse, (Rabbi) onu gittikçe artan bir azaba sokar.
----- 72.Cin Suresi 20.Ayet -----
De ki: "Ben sadece Rabbime dua ederim ve O'na hiçbir kimseyi şirk koşmam."
----- 72.Cin Suresi 28.Ayet -----
(Resulleri) Rablerinin risaletlerini bildirmişler mi diye, bilmek için (Allah böyle yapar). (Allah, resullerinin) yanlarında bulunanları kavrayıp kuşatmış ve sayı olarak her şeyin tek tek hesabını yapmıştır.
Sayfa: 573, Cüz: 29
----- 73.Müzzemmil Suresi 8.Ayet -----
Rabbinin adını zikret (an) ve kendini O'na ver.
----- 73.Müzzemmil Suresi 9.Ayet -----
(O) doğunun ve batının Rabbi(dir). O'ndan başka ilah (tanrı) yoktur. O halde O'nu vekil edin.
----- 73.Müzzemmil Suresi 19.Ayet -----
Muhakkak ki bunlar bir hatırlatmadır. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar.
Sayfa: 574, Cüz: 29
----- 74.Müddessir Suresi 7.Ayet -----
Rabbine (seni kemale erdirmek için terbiye edişine) sabret.

Diğer meallerde "Rabbin için sabret" olarak tercüme edilmiştir. Allahu alem... Temel prensib şudur ki; İbadetler Allah için değildir, kişinin kendi gelişimi içindir. Yada yaşanılanlar sabır için değildir, yine kişinin kendi gelişimi içindir. Zaten "Rab" kelime anlamı olarak terbiye edici demektir. Doktor hastasına iğne yapar, iğne acıtır, ama bu hastanın iyiliği içindir. Rabbin terbiyesi de acıtır. Nefse ağır gelir, insanın tabiatına ters gelir, ama kemale ermek için pişip, yanmak gerekir.

Sayfa: 577, Cüz: 29
----- 75.Kıyame Suresi 30.Ayet -----
O gün seyir yalnız Rabbinedir.
Sayfa: 578, Cüz: 29
----- 76.İnsan Suresi 10.Ayet -----
"Doğrusu biz kederli, uzun ve sıkıcı bir günde (kıyamet gününde) Rabbimizden korkarız."
----- 76.İnsan Suresi 24.Ayet -----
O halde Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan günahkar olanın veya küfre düşenin sözünü dinleme.
----- 76.İnsan Suresi 25.Ayet -----
Sabah akşam Rabbinin adını zikret (an).
Sayfa: 579, Cüz: 29
----- 76.İnsan Suresi 29.Ayet -----
Muhakkak ki bu bir hatırlatmadır. Artık dileyen Rabbine (giden) bir yol tutar.
Sayfa: 582, Cüz: 30
----- 78.Nebe Suresi 37.Ayet -----
O (Allah), semaların, yeryüzünün ve o ikisi arasındakilerin Rabbidir, Rahman'dır. O'ndan bir konuşmaya sahip olamazlar (O'nunla konuşamazlar).
----- 78.Nebe Suresi 39.Ayet -----
İşte bu Hak gündür. Artık dileyen Rabbine bir dönüş tutar.
Sayfa: 583, Cüz: 30
----- 79.Naziat Suresi 16.Ayet -----
Bir zamanlar Rabbi ona (Musa'ya) kutsal vadi Tuva'da seslenmişti;..
----- 79.Naziat Suresi 19.Ayet -----
"Sana Rabbine (giden yolu) göstereyim, böylece (O'ndan) korkarsın."
----- 79.Naziat Suresi 40.Ayet -----
Rabbinin makamından korkup, nefsi hevadan (heves ve arzudan) alıkoyana gelince,..
Sayfa: 586, Cüz: 30
----- 82.İnfitar Suresi 6.Ayet -----
Ey insan! Seni, yardımı ve ikramı sonsuz olan Rabbine karşı aldatan nedir?
Sayfa: 587, Cüz: 30
----- 83.Mutaffifın Suresi 6.Ayet -----
İnsanların, alemlerin Rabbi için (huzurunda) dikilecekleri bir günde.
----- 83.Mutaffifın Suresi 15.Ayet -----
Hayır. Doğrusu onlar o gün Rablerinden (yardım görmekten) mahrumdurlar.

Rabbin huzurunda!.. Rab ile yüzleşme!.. Rabden yardım görme!... Rab konusunu bir kez daha gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Ve "bu dünya hayatı"nızda Rabbinizi tanımaya/geliştirmeye daha çok vakit ayırmanızı.

Sayfa: 588, Cüz: 30
----- 84.İnşikak Suresi 2.Ayet -----
(Gök) Rabbine izin verip, Hak'ikat ortaya çıktığında,..
----- 84.İnşikak Suresi 5.Ayet -----
(Yeryüzü) Rabbine izin verip, Hak'ikat ortaya çıktığında,..
----- 84.İnşikak Suresi 6.Ayet -----
Ey insan! Gerçekten sen Rabbine (doğru) çabaladıkça çabalarsın, sonunda O'na kavuşursun.

Her nokta bir yola çıkar. Bütün yollar bir daire çizer ve başa (Tek noktaya) döner. (Kuran'ın ilk/açılış/fetih suresinin, ilk ayettinin, ilk harfinin altındaki "NOKTA"ya. Gökler (boyutlar) yarılır, yeryüzü (madde) yok olur, Hak'ikat ortaya çıkar.)

Sayfa: 589, Cüz: 30
----- 84.İnşikak Suresi 14.Ayet -----
Doğrusu o, (Rabbine) dönmeyeceğini zannetmişti.
----- 84.İnşikak Suresi 15.Ayet -----
Hayır öyle değil! Hiç şüphesiz Rabbi ona basiret sahibiydi.
Sayfa: 590, Cüz: 30
----- 85.Büruc Suresi 12.Ayet -----
Hiç şüphesiz Rabbinin yakalaması şiddetlidir.
Sayfa: 591, Cüz: 30
----- 87.Ala Suresi 1.Ayet -----
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى
Rabbinin en yüce adını tesbih et.
----- 87.Ala Suresi 15.Ayet -----
Ve Rabbinin adını zikredip (anıp), namaz kılan (felaha ermiştir).
Sayfa: 593, Cüz: 30
----- 89.Fecr Suresi 28.Ayet -----
(Rabbinden) razı olmuş (Raziyye Nefs), (Rabbin tarafından da) razı olunmuş (Mardiyye Nefs) halde Rabbine dön.
Sayfa: 595, Cüz: 30
----- 92.Leyl Suresi 20.Ayet -----
Yüce Rabbinin yüzünü (açığa çıkışını/tecellisini) temenni etmekten başka.
Sayfa: 596, Cüz: 30
----- 94.İnşirah Suresi 8.Ayet -----
Ve yalnız Rabbine rağbet göster.
Sayfa: 597, Cüz: 30
----- 96.Alak Suresi 8.Ayet -----
Şüphesiz ki dönüş yalnız Rabbinedir.
Sayfa: 598, Cüz: 30
----- 97.Kadir Suresi 4.Ayet -----
Melekler ve Ruh onda (Kadir gecesinde) Rablerinin izniyle, her türlü işten (iş için) inerler.
----- 98.Beyyine Suresi 8.Ayet -----
Rableri katında onların karşılığı (mükafatı), altlarından ırmaklar akan orada sonsuza kadar ölümsüzler (ebedi kalıcılar) olacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. Bu (anlatılan uyarılar), Rabbinden korkan kimse içindir.
Sayfa: 599, Cüz: 30
----- 99.Zilzal Suresi 5.Ayet -----
Rabbinin kendisine vahyetmesi ile (anlatacaktır).
----- 100.Adiyat Suresi 6.Ayet -----
Gerçekten insan Rabbine karşı çok nankördür.
----- 100.Adiyat Suresi 11.Ayet -----
Hiç şüphesiz Rableri o gün onlardan (bütün yaptıklarından; gizlediklerinden, açığa vurduklarından) haberdardır.