Şeytanın en büyük silahı insanın korkularını kullanmasıdır. İnsan kendini aynada gördüğü madde beden kabul edip, bu fani dünyada sınırlı bir hayatı olduğunu bildiğinden en büyük korkusu olarak "ölüm" korkusu vardır. İkinci en büyük korkusu da "aç kalma"dır ki bu korku genetiğinden gelen, eski atalarından genetiğine işlenmiş bir korkudur.

Bu korkular insanda türlü türlü haller ve bunlara bağlı alt korkular oluşturur. İnsanın aklına aslında olmayacak hayaller gelir. İnsanın bu şekilde kendi kendine kuruntuya düşmesi, belki de olmayacak, başına gelmeyecek olaylardan korkması insandaki vehim kuvvesi sonucudur. Bu özellik insana bir "sınav aracı" olarak yüklenmiştir. Bu kimisinde fazla, kimisinde azdır. İnsan yapacağı çalışmalar/ibadetler ile ve bundan da önce öğrenceği ilim ile ve bundan önce "Hak'ikat"ini idrak ederek, bu dünyanın fani olduğu gerçeğini kabul ederek, maddi beden ölümü sonrasında farklı boyutlarda bilinci ile geçiş yapıp, yeni bedenler ile devam edeceğini anlayarak, "Rab"bini tanıyarak, kendisinin "var"lığını oluşturan "Rab"bini tanıyarak bu gereksiz korkularından kurtulabilir.

Vesvese ise dışsal bir etkidir. Cin yada insan şeytanları tarafından beyinlere yollanan sinyaller/fikirler/olumsuz düşüncelerdir. Şeytan ve avanesinin amacı da zaten insanı saptırmak, kıblesini şaşırtmaktır. İnsanın zayıf noktalarını, zaaflarını bildiğinden ona uygun yerden/yönden yaklaşır. Farklı yollarla sizi aldatıp aklınızı çelebilirler. Hatta Allah ile bile aldatabilirler. İnsan, yine aynı şekilde bunlardan da korunabilir. Hastalık varsa çaresi de vardır. Aynı şekilde yapılan çalışmalar/ibadetler/zikirler insanı güçlü kılar. Zikirler beyni aracılığı ile esmasını kuvvetlendirir. Zaten insan aslı itibari ile esmalardan oluşan bir varlıktır, yeryüzü avatarı sadece bir binektir. Dolayısıyla "Hak'ikatiniz"den gelen kuvvelere sığındığınızda, onlar sizi güçlü kılacaktır.

Bu "geçici" dünya hayatında, sizi korkutmaya çalışan, sizi bu dünya bataklığına çekmeye, özendirmeye, bağlamaya çalışan her türlü varlık ve fikirler sizin düşmanınızdır. Onlar sizi ateşe çağırır, Allah ise sizi cennete/selamete davet etmektedir. Bu yüzden gereksiz korkular yada şartlanmalar ile yahut toplum ne der, ya beni dışlarlarsa gibi korkular ile kıblenizden şaşmadan, doğru bildiğiniz yolda ilerleyin. Siz dirayetli olursanız, Allah da sizin ayaklarınızı düşmana karşı sabit kılar, size sebat verir.

Unutmayın! Bu dünyaya mal, mülk sahibi olmak, eğlenip, vakit öldürmek için gelmediniz. Size verilen kısıtlı sürede, bu durakta toplayacağınızı alıp gideceksiniz. Bu yüzden vaktinizi size ahiret hayatınızda gerekli olacak çalışmalara harcayın. Çünkü ikinci bir şansınız olmayacak. Ancak sakın şu yanılgıya düşmeyin; benim ömrüm kısıtlı, daha vaktimi değerlendiremedim, o yüzden düşmanla mücadele edemem, ben topuklarımın üzerinde gerisin geriye döneyim de kaçayım... Açın Kuran'ı bir okuyun, resulullah (SAV)in hayatına, sahabenin hayatına bir bakın! Sonra da bir aynaya bakın! Kimin safında yer alacağınıza karar verin.

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil aziym.

Sayfa: 2, Cüz: 1
----- 2.Bakara Suresi 14.Ayet -----
İman edenlerle karşılaştıklarında; "Biz iman ettik" derler, şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise; "Gerçekten biz sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz" derler.

"Şeytan" kavramının farklı manalar olarak kullanımı vardır. Hz.Adem'e secde etmeyen İblis için cin sınıfındandır, şeytanların başıdır, denir. İnsanoğlunu yoldan çıkaracağına dair and içmiştir. O ve avanesi, insan beyinlerine yolladıkları fikirler/sinyaller ile amaçlarına ulaşmaya çalışır. Bir de "şeytaniyet" vasıflı insanlar vardır ki bunlar da cin sınıfından olanlar gibi diğer insanları kendi çarpık fikirleri ile etkileyerek, kendileri gibi onları da yoldan çıkarmak için uğraşırlar. Kuran'ın son suresi, son ayetinde de buna işaret eder; "Cinlerden ve insanlardan (olan vesvesecilerden, insanların İlah'ına sığınırım)" şeklinde. Vesvese de bu "şeytaniyet" vasıflıların silahıdır, insan beyinlerine yollanan saptırıcı fikirler/sinyallerdir. Yani etrafınızdan hem görebildiğiniz, hem de göremediğiniz, sizleri doğru yoldan saptırmaya çalışan "varlıklar" olabilir. Siz önleminizi bu doğrultuda alın. Öğreneceğiniz ilim ve bunu hayatınıza yansıtıp, yaşamanız sizi bu tür varlıklardan koruyacaktır. "Düşmanınızı" ve "silahlarını" tanırsanız, bu hayattaki amacınızı kavrayabilirseniz muvaffak olursunuz. Dünyanın eğlencesine, süsüne, püsüne kapılırsanız da rezil rüsva olursunuz. Sizi nelerle kandırabileceklerini aklınız, hayaliniz almaz. Belki de hala kandırılmaktasınız, ama kibriniz bunu görmenize engeldir de farkında değilsinizdir!

Sayfa: 5, Cüz: 1
----- 2.Bakara Suresi 36.Ayet -----
Sonra şeytan o ikisini (Adem ve eşini) orası (cennet) hakkında yanılttı, böylece o ikisini içinde bulundukları şeyden (cennetten/cennet halinden) çıkardı. (Bunun üzerine) biz de; "Birbirinize düşman olarak (oradan) inin. Sizin için yeryüzünde (beden kaydında) bir vakte kadar bir yerleşim ve faydalanma vardır" dedik.

Ademoğlunun yeryüzü avatarına/bineğine geçiş anı. Beden kaydı yok iken (cennette) sürdükleri hayat sonrası, bu duruma düşmek aşağıların aşağısına düşmek olarak nitelenmiştir.

Sayfa: 44, Cüz: 3
----- 2.Bakara Suresi 268.Ayet -----
Şeytan sizi fakirlikle tehdit eder (korkutur) ve size fuhşiyatı emreder. Allah ise size kendisinden bağışlamayı ve lütfu vaad eder. Allah rahmeti, kudreti geniş ve sonsuz olandır, her şeyi hakkıyla bilendir.
Sayfa: 66, Cüz: 4
----- 3.Al-i İmran Suresi 139.Ayet -----
Gevşemeyin, üzülmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmişseniz, siz en üstünsünüz.
Sayfa: 67, Cüz: 4
----- 3.Al-i İmran Suresi 146.Ayet -----
Beraberinde birçok rabbani (kendini rabbine adamış) olduğu halde savaşan nice nebi vardır. Allah yolunda kendilerine isabet eden şeyler sebebiyle gevşemediler, zayıf düşmediler ve boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.
----- 3.Al-i İmran Suresi 147.Ayet -----
Onlar (Rabbaniler) ancak şunu dediler; "Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (Senin yolunda) sabit (güçlü) kıl ve kafirler topluluğuna karşı bize yardım et."
Sayfa: 68, Cüz: 4
----- 3.Al-i İmran Suresi 149.Ayet -----
Ey iman edenler! (Nankörlük edip, gerçekleri gizleyip örterek) küfre düşenlerin sözüne uyarsanız topuklarınız üzerinde sizi (gerisin geriye) çevirirler de hüsrana uğrayanlara dönersiniz.
Sayfa: 69, Cüz: 4
----- 3.Al-i İmran Suresi 154.Ayet -----
Sonra o kederin ardından (Allah) size bir güven, sizden bir grubu saran bir uyuklama indirdi. Bir grubu da nefisleri kendilerini kaygıya düşürmüş, Allah'a karşı haksızca cahiliye zannı besliyorlar; "Bu işten bize bir şey var mı? (Bu işten bize ne?)" diyorlardı. De ki; "Muhakkak ki, işin (emrin) tamamı Allah'ındır (Allah'ın kontrolü altındadır)." Onlar sana açmadıklarını nefislerinde gizliyorlar; "Bu işten bize bir şey olsaydı burada öldürülmezdik" diyorlardı. De ki; "Eğer siz evlerinizde olsaydınız (bile), üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar (yine de) yatacakları (öldürülecekleri) yerlerine çıkıp gideceklerdi. Allah, göğüslerinizdeki şeyleri sınamak ve kalplerinizdekileri arındırmak için (böyle yaptı). Allah, göğüslerin sahip olduklarını (gizlediklerini) hakkıyla bilendir."
----- 3.Al-i İmran Suresi 155.Ayet -----
Doğrusu, iki topluluğun karşılaştığı gün sizden yüz çevirenler (var ya), şeytan ancak onları, kazandıkları (yaptıkları) bazı şeylerden (hatalardan) dolayı ayaklarını kaydırıp yoldan çıkarmak istemişti. And olsun ki, Allah (yine de) onları bağışladı. Hiç şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok yumuşak davranandır.
----- 3.Al-i İmran Suresi 156.Ayet -----
Ey iman edenler! (Nankörlük edip, gerçekleri gizleyip örterek) küfre düşen ve yeryüzünde sefere yada savaşa çıkan kardeşleri için; "Eğer bizim yanımızda olsalardı ölmez ve öldürülmezlerdi" diyen kimseler gibi olmayın. Allah bunu, kalplerinde bir hasret (yarası) kılmak için (yaptı). (Oysa ki) Allah hayat verir ve öldürür. Allah yaptıklarınıza basiret sahibidir.

Zamanı geldi mi "Yazı"da olan "Kader" zuhur eder, "Kaza" gerçekleşir, takdiri ilahidendir. Şahitlerden bazısı vesilelere takılır, "Hak"tan perdelidir, "Zan"larınca esmadan zahir olan fiillere "Fail"ler atfeder, madde gözüyle gördüklerinden başkasına inanmazlar. Oysa kalp gözüyle görebilen basiret sahipleri bilirler ki Tek Fail Hak'tır.

Sayfa: 71, Cüz: 4
----- 3.Al-i İmran Suresi 168.Ayet -----
Onlar, kendileri oturup kaldıkları halde kardeşleri için; "Şayet bize uysalardı öldürülmezlerdi" diyen kimselerdir. Onlara de ki; "Eğer doğru söyleyenler iseniz, öyleyse ölümü kendinizden giderin."
Sayfa: 72, Cüz: 4
----- 3.Al-i İmran Suresi 175.Ayet -----
O şeytan ancak kendi dostlarını korkutur, o yüzden onlardan korkmayın. Eğer iman edenlerseniz, benden korkun.
Sayfa: 88, Cüz: 5
----- 4.Nisa Suresi 66.Ayet -----
Şayet biz onlara; "Kendinizi (nefsinizi) öldürün" yada "Yurtlarınızdan çıkın" diye yazsaydık (farz kılsaydık), onlardan pek azı hariç bunu yapmazlardı. Eğer kendilerine verilen öğüdü tutsalardı, elbette kendileri için daha hayırlı ve sabit durma (sebat gösterme) bakımından daha sağlam olurdu.
----- 4.Nisa Suresi 72.Ayet -----
Muhakkak ki, sizden (savaşa katılma konusunda) ağır davrananlar olacaktır. Eğer size bir musibet isabet ederse; "Allah bana lutfetti de onlarla beraber tanık olarak bulunmadım" der.
Sayfa: 89, Cüz: 5
----- 4.Nisa Suresi 76.Ayet -----
İman edenler Allah yolunda savaşırlar, (nankörlük edip, gerçekleri gizleyip örterek) küfre düşenler ise Tağut yolunda. O halde siz şeytanın dostlarıyla savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.
----- 4.Nisa Suresi 77.Ayet -----
Kendilerine; "Ellerinizi (savaştan) çekin, namazı ikame edin, zekatı verin" denilenleri görmedin mi? Onlara savaş yazıldığında (farz kılındığında) bir de bakmışsın onlardan bir grup Allah'tan korkar gibi hatta daha şiddetli bir şekilde insanlardan korkuyorlar ve "Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın, bizi yakın bir vakte kadar erteleseydin ya!" demişler. De ki; "Dünya metaası (eğlencesi) azdır. Ahiret ise (Allah'tan) sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar zulmedilmez."

Konuşmaya gelince mangalda kül bırakmayanlar, iş ciddiye bindiğinde kaçacak delik arayıp, bahane üstüne bahane sıralıyorlar. Şeytanları hemen kendilerine akıl veriyor, onlar da hemen uyuyorlar. Sanırsın Allah ile anlaşma yapmışlar da, Allah da onlara bu yeryüzünde sonsuz hayat vermiş. Zaten ölecek olacaklarını unutmuşlar. Putlarının kölesi olmuşlar, kendilerine yeryüzünden ilahlar edinmişler. Bak şunlar, şunlar Allah'ın düşmanı, yeryüzünde fesat çıkarmaya uğraşıyor, Allah'a karşı yalan uyduruyor, Allah'ın mülkünde zalimlik ediyor, gel de bu deccalin kölelerine karşı dik duralım, tavrımızı ortaya koyalım desen, bakmışsın çevrende en imanlı bildiklerin bile kalmamış, hepsi toz olmuş.

----- 4.Nisa Suresi 78.Ayet -----
"Nerede olursanız olun, yüksek kuleler içinde bile olsanız ölüm size ulaşacaktır." Eğer onlara bir iyilik isabet ederse; "Bu Allah'tandır" derler. Onlara bir kötülük isabet ettiğinde ise; "Bu sendendir" derler. De ki; "Hepsi Allah'tandır." Bu kavme ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü idrak edemiyorlar (kavrayamıyorlar).
Sayfa: 94, Cüz: 5
----- 4.Nisa Suresi 104.Ayet -----
(Düşman) topluluğunu aramakta gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, (bilin ki) kesinlikle onlar da sizin gibi acı duyuyorlardır. (Üstelik) siz Allah'tan onların ummadığı şeyleri umuyorsunuz. Allah her şeyi hakkıyla bilendir, hikmet sahibidir.
Sayfa: 96, Cüz: 5
----- 4.Nisa Suresi 118.Ayet -----
Allah onu (şeytanı) lanetledi. O da şöyle dedi; "Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım."
----- 4.Nisa Suresi 119.Ayet -----
"Kesinlikle onları saptıracağım, arzularının peşinden koşmaya sevk edeceğim, onlara emredeceğim onlar da (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim onlar da Allah'ın yarattığını değiştirecekler." Kim Allah olmaksızın şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsran olarak ziyana uğrar.
----- 4.Nisa Suresi 120.Ayet -----
(Şeytan) onlara vaad eder ve arzularının peşinden koşmaya sevk eder. (Oysa) şeytan onlara aldatmaktan başka bir şey vaad etmez.
Sayfa: 124, Cüz: 7
----- 5.Maide Suresi 105.Ayet -----
Ey iman edenler! Size düşen kendi nefislerinizdir (siz kendinize bakın). Siz hidayete ermiş olduğunuz sürece yoldan sapmış kimse size zarar veremez. Hep birlikte dönüşünüz (başlangıç noktanız) Allah'adır. Artık yapmakta olduğunuz şeyleri O (Allah) size bildirecektir.
Sayfa: 131, Cüz: 7
----- 6.Enam Suresi 43.Ayet -----
(Hiç değilse,) onlara şiddetimiz geldiği zaman yalvarsalardı ya. Lakin kalpleri katılaştı ve şeytan onlara yapmakta oldukları şeyleri süsledi (gittiklerin yolun doğru olduğuna inandırdı).
Sayfa: 135, Cüz: 7
----- 6.Enam Suresi 71.Ayet -----
De ki; "Allah olmaksızın, bize ne yararı ne de zararı dokunmayacak şeylere mi dua edelim? Allah'ın bizi hidayete erdirmesinden sonra kendisini "Bize gel" diye hidayete çağıran arkadaşları olduğu halde, kendisini şeytanların ayarttığı, yeryüzünde şaşkın şaşkın (dolaşan) kimse gibi topuklarımızın üzerinde geriye mi çevrilelim?" De ki; "Hiç şüphesiz Allah'ın hidayeti, işte o (asıl) hidayettir. Biz alemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk."
Sayfa: 141, Cüz: 8
----- 6.Enam Suresi 112.Ayet -----
Bu şekilde biz her nebiye, aldatmak üzere birbirlerine süslü söz ilham eden insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık (musallat ettik). Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Bu sebeple onları uydurdukları şeylerle bırak.
----- 6.Enam Suresi 113.Ayet -----
(Bu insan ve cin şeytanları,) ahirete iman etmeyenlerin gönüllerinin ona (süslü söze) meyletmesi, ondan hoşnut olması ve işledikleri günahlara devam etmeleri için (böyle yaparlar).
Sayfa: 142, Cüz: 8
----- 6.Enam Suresi 121.Ayet -----
Üzerine Allah'ın isminin zikredilmediği şeylerden yemeyin. Şüphesiz bu fasıklıktır. Doğrusu şeytanlar dostlarına sizinle mücadele etmelerini ilham ederler. Şayet onların sözünü dinlerseniz, şüphesiz siz de şirk koşanlar(dan olursunuz).
Sayfa: 151, Cüz: 8
----- 7.Araf Suresi 16.Ayet -----
(Bunun üzerine İblis de şöyle dedi;) "Öyleyse, beni azdırman sebebiyle ben de onlar (insanları saptırmak) için Senin dosdoğru yoluna oturacağım."
----- 7.Araf Suresi 17.Ayet -----
"Sonra onlara (insanlara) önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından geleceğim. Sen onların çoğunu şükredenler olarak bulamayacaksın."
Sayfa: 152, Cüz: 8
----- 7.Araf Suresi 27.Ayet -----
Ey Ademoğulları! Şeytan ana babanıza edep yerlerini göstermek için elbiselerini soyarak onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de ayartmasın. Doğrusu o ve onun türü sizin onları göremeyeceğiniz yerden (şekilde) sizi görürler. Biz şeytanları, iman etmeyenlere dost kıldık.
Sayfa: 175, Cüz: 9
----- 7.Araf Suresi 200.Ayet -----
Eğer şeytandan bir vesvese seni dürtecek olursa hemen Allah'a sığın. Hiç şüphesiz O her şeyi işitendir, her şeyi hakkıyla bilendir.
----- 7.Araf Suresi 201.Ayet -----
Doğrusu (Allah'ın Sünnetullah'ından) sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğunda (Allah'ın takva sahiplerinde/arınmışlarda nurundan zuhura çıkan/küll'den cüz'e yansıyan ilmi ile hatırlayıp) akıla getirirler ve bir de bakmışsın basiret sahibi oluvermişler (şeytanın hilesini farketmişler).

Sünnetullah'ın işleyişinin farkında olanlar, kendilerine isabet eden ne varsa (hayır yada şer), bilirler ki bunlar bu geçici dünya hayatının yaşanması gerekenleridir. Bu yaşanması gerekenler, kendisini pişirmek, yoğurmak, kıvama getirmek içindir. Dünya yolculuğunda, seyru süluk'unda yükselebilmesi içindir. Bu dünya geçicidir, ne yaşanıyorsa, yaşanması gerektiği içindir. Allah indindeki bir "An", bize göre "Zaman". Olan olmuş, biten bitmiş, geçen geçmiş. Öyleyse neyin derdindesiniz?

Sayfa: 177, Cüz: 9
----- 8.Enfal Suresi 15.Ayet -----
Ey iman edenler! Ordu halindeki kafirlerle karşılaştığınızda onlara arkanızı dönüp kaçmayın.
----- 8.Enfal Suresi 16.Ayet -----
O gün savaş için (taktiği olarak) çekilen yada (saf tutmak amacıyla başka) bir gruba katılan haricinde her kim onlara (kafirlere) arkasını dönüp kaçarsa, (bilsin ki) Allah'tan bir gazaba uğramış olur. Onun barınağı da cehennemdir. (Orası) ne kötü varış (dönüş) yeridir.
Sayfa: 181, Cüz: 10
----- 8.Enfal Suresi 45.Ayet -----
Ey iman edenler! Bir düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman sebat gösterin (sağlam bir şekilde yerinizde kalın) ve Allah'ı çokça anın. Umulur ki (bu sayede) siz felaha erebilirsiniz.
Sayfa: 182, Cüz: 10
----- 8.Enfal Suresi 48.Ayet -----
O vakit şeytan onlara yaptıklarını süslü göstermiş (gittikleri yolun doğru olduğuna inandırmış) ve "Bugün, insanlardan size galip gelecek yoktur, mutlaka ben de sizin yanınızdayım (sizi destekliyorum)" demişti. Ardından, iki grup karşı karşıya geldiğinde ise (şeytan) topuklarının üzerinde dönüp kaçmış ve "Doğrusu ben sizden beriyim (uzağım), sizin göremediklerinizi (müminlere yardıma gelen melekleri) görüyor, Allah'tan korkuyorum. Allah cezası şiddetli olandır" demişti.
Sayfa: 192, Cüz: 10
----- 9.Tevbe Suresi 38.Ayet -----
Ey iman edenler! Size ne oldu da, "Allah yolunda seferber olun" denildiği zaman yere çakılıp kaldınız? (Yoksa) ahiretten (vazgeçip) dünya hayatına mı razı oldunuz? Oysa dünya hayatının faydalanması ahiretin yanında azdan başka bir şey değildir.

Dünya hayatında, deccalin hizmetkarları kendilerini öyle bir esarat altına almış ki, adeta madde bağımlılarının satıcıların peşinde koşturması gibi onlara bağımlı olmuşlar. Kendilerine ne sunulsa sorgulamadan, akıl yürütmeden "onlar diyorsa bu doğrudur" şeklinde bir yaklaşımla hemen emre itaat eder haldeler. Hem korku ile vesvese verip, hem de dünyanın süslerine bağımlı kılarak toplumları helake doğru sürüklüyorlar. Dediklerini kabul etmeyenleri dışlıyorlar, aforoz ediyorlar. Akıl yürüten, düşünen insanları "cadı" diye nitelendirip yakan orta çağ zihniyeti, bugünkü zulmünü farklı isimler altında devam ettirmektedir. Cahiliyet her dönem olduğu gibi günümüzde de hüküm sürmekte. İnsanlar Allah'ın ilminden uzak kaldığı müddetçe de bu devam edecek.

Sayfa: 193, Cüz: 10
----- 9.Tevbe Suresi 44.Ayet -----
Allah'a ve son güne (ahiret gününe) iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihat etmeleri hususunda (geri kalmak için) senden izin istemezler. Allah sakınanları hakkıyla bilendir.
----- 9.Tevbe Suresi 45.Ayet -----
Senden ancak, Allah'a ve son güne (ahiret gününe) iman etmeyen, kalpleri şüpheye düşüp de şüphelerinde bocalayan kimseler (Allah yolunda cihat etmekten geri kalmak için) izin ister.
Sayfa: 199, Cüz: 10
----- 9.Tevbe Suresi 81.Ayet -----
Allah'ın resulüne karşı gelerek (Tebük savaşına gitmeyip) geride bırakılanlar oturup kalmalarına sevindiler. Malları ve canlarıyla Allah yolunda cihat etmek hoşlarına gitmedi ve "Bu sıcakta sefere çıkmayın" dediler. De ki; "Cehennem ateşi daha sıcaktır." Keşke idrak edebiliyor olsalardı.
----- 9.Tevbe Suresi 86.Ayet -----
"Allah'a iman edin ve resulü ile birlikte cihat edin" diye bir sure indirildiğinde, onlardan güç (servet ve imkan) sahibi olanlar senden izin istediler ve "Bizi bırak oturanlarla (geride kalanlarla) beraber olalım" dediler.
Sayfa: 257, Cüz: 13
----- 14.İbrahim Suresi 22.Ayet -----
İş tamamlanınca şeytan; "Hiç şüphesiz Allah size Hak vaadde bulunmuştu. Ben de size vaadde bulunmuş, akabinde (size olan sözümden) caymıştım. Sizi (küfre) davet etmem dışında size karşı bir gücüm yoktu. Akabinde siz bana icabet ettiniz. O halde beni değil kendinizi suçlayın. Ne ben sizin imdadınıza koşabilirim, ne de siz benim. Doğrusu önceden beni (Allah'a) ortak koşmanızı inkar etmiştim (kabul etmemiştim)" dedi. Muhakkak ki zalimler için elem verici bir azap vardır.
Sayfa: 263, Cüz: 14
----- 15.Hicr Suresi 39.Ayet -----
(İblis ise) şöyle dedi; "Rabbim! Beni azdırman sebebiyle mutlaka ben de onları (insanları) yeryüzünde gittikleri yolun doğru olduğuna inandıracağım ve onların hepsini ayartacağım."
----- 15.Hicr Suresi 40.Ayet -----
"Ancak içlerinden arınmış kulların hariç."
Sayfa: 272, Cüz: 14
----- 16.Nahl Suresi 63.Ayet -----
Allah'a yemin olsun ki, gerçekten senden önceki ümmetlere de (resuller) gönderdik. Fakat şeytan, onları yaptıklarının (gittikleri yolun) doğru olduğuna inandırdı. O (şeytan), bugün de onların dostudur. Onlar için elem verici bir azap vardır.
Sayfa: 277, Cüz: 14
----- 16.Nahl Suresi 99.Ayet -----
Doğrusu onun (şeytanın) iman edenler ve yalnız Rablerine tevekkül edenler (güvenip, yaslananlar) üzerinde bir hükmü (otoritesi) yoktur.
----- 16.Nahl Suresi 100.Ayet -----
Onun (şeytanın) hükmü, ancak kendisini dost edinenler ile onun vasıtasıyla (Allah'a) şirk koşanlar üzerinedir.
Sayfa: 284, Cüz: 15
----- 17.İsra Suresi 31.Ayet -----
Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.
Sayfa: 286, Cüz: 15
----- 17.İsra Suresi 53.Ayet -----
Kullarıma de ki; "En güzel olanı söylesinler. Doğrusu şeytan aralarında vesvese verir. Şüphesiz şeytan insan için apaçık bir düşmandır."
Sayfa: 287, Cüz: 15
----- 17.İsra Suresi 62.Ayet -----
(İblis;) "Şu bana karşı şereflendirdiğin hakkında ne dersin? Şayet beni kıyamet gününe kadar ertelersen kesinlikle pek azı hariç onun (Adem'in) zürriyetini buyruğum altına alacağım" dedi.
----- 17.İsra Suresi 63.Ayet -----
(Allah) şöyle dedi; "Git (elinden geleni yap)! Artık onlardan her kim senin peşinden gelirse, (biliniz ki) cehennem tam olarak karşılığınızdır (cezanızdır)."
----- 17.İsra Suresi 64.Ayet -----
"Onlardan (Ademoğullarından) gücünün yettiğini sesinle tedirgin et, onları atlı ve yayalarınla elde et, mallarında ve çocuklarında onlara ortak ol, onlara vaadde bulun." (Ancak) şeytan onlara aldatmadan başka bir şey vaad edemez.

Şeytanın türlü türlü hileleri ve türlü türlü dostları vardır. Onun yolundan giden, onun kulları, köleleri vardır. Her türlü insanı (imanlısını, imansızını), aklınıza gelmeyecek yollar ile kandırabilir. Gaflet anınızı kollar. Türlü türlü vesveseler verir. Sizi salih amelleriniz ile kandırır. Sizi Allah ile kandırır. O yüzden düşmanınızı ve dostlarını iyi tanıyın. İlminizi ve iradenizi arttırın. Uyanık olun.

Sayfa: 288, Cüz: 15
----- 17.İsra Suresi 73.Ayet -----
Doğrusu, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için (müşrikler) neredeyse seni ayartacaklardı. İşte o zaman seni dost edinirlerdi.

Kıyamet gününe kadar Ademoğullarını yoldan çıkarmak için icazet alan İblis, vehim kuvveti ile insanlara vesvese verip, onları ayartır. Normalde her kul sırat-ı müstakim üzere olmalıdır. Şeytan ve avanesinin görevi ise bu yoldakilere sataşmaktır. Yeryüzü boyutunda bize bahşedilen duyu organlarımız ile algılayamadığımız cin şeytanları insan beyinlerine yolladıkları sinyaller ile onları etkilemeye çalışır. İnsan beyni de kendi gelişimine göre bu sinyalleri engelleyebilir de bunlara yenik de düşebilir. Zikir ve ibadetler bu sinyallere karşı güçlü olmamız için vardır. İnsan beyni anne karnından itibaren programlanır. Cin şeytanlarından gelen sinyaller de bir çeşit programlamadır. Zikir ve ibadetler de engelleyici programlardır. Bunlar işin teknik kısımları. Bir de insan şeytanları vardır ki, biz aslında bunları beş duyumuz ile görürüz, işitiriz, lakin basiret sahipleri gerçek anlamda bunları tanıyabilir. İnsan şeytanları, cin şeytanlarının emrine girmiş, onların vesveselerine yenik düşmüş olanlardır. Cin şeytanlarının etkisi altındaki bu insanlar artık "Şeytaniyete" hizmet ederler ve bu çerçevede hareket edip tıpkı sahipleri gibi onlar da doğru yolda bulunanları saptırmaya uğraşırlar. Bu insanların hayatları bir sınav vesilesi olarak imrendirici olabilir. Bu sınav kendilerinin mal-mülk ile imtihanı şeklinde de olabilir, başkalarının bu servetlere özendirilmesi şeklinde de. Şeytan ve avanesi "Yol"da olanlara vesvese verir; "Bak felan şunu almış, sen de al. Bak felan şunu yapmış, sen de yap. Daha çok al, daha çok biriktir. Gününü yaşa, bir daha mı gelecen bu dünyaya,..." İşte bunlar seni ayartmaya çalışırlar, kendilerine benzetmeye çalışırlar, ancak onlar gibi olursan seni aralarına alırlar. Geçici dünyanın, faydasız menfaatlerinin peşine düşenlerin aslında boyunlarında tasma, tasmanın ucunda da İblis ve avanesi vardır da onlar bunun farkında değildirler.

----- 17.İsra Suresi 74.Ayet -----
Biz sana sebat vermiş olmasaydık, az bir şey (de olsa) neredeyse onlara yaslanacaktın.

Dünya imtihanlarında yalnız Allah'a güvenip, yaslananlar, O'na yakîn elde etme hususunda kazançlı çıkarlar. Dünya menfaatlerini gözetip, düşman ve tehditleri karşısında bir adım dahi geri atanlar, ahiret yolunda çok daha fazlasıyla geri kalırlar. Başımıza her ne isabet ederse Allah'tandır. Cin ve insan şeytanları bizi başımıza gelen hadiselerle korkuturlar, vesvese verirler. Bak, malını kaybedersin, canını kaybedersin, sağlığını kaybedersin gibi vehimlerle etkilemeye çalışırlar. Bunlar, insanları dünyaya meylettirme amaçlıdır. İnsan dünyaya meylettikçe, daha çok içine düşer. Belki attığı ilk adım küçük gibidir ama bu küçük adımlar birbirini izler. Bataklık içinde hareket etmeye çalıştıkça daha çok içine doğru çekilir. O yüzden en ufak bir şüphede dahi bu tür tehlikelerden uzak durmalı, dünya kaygısı ile değil, Allah'a uzak düşme kaygısı ile hareket etmeli, taviz vermemeliyiz. Allah bizlere her türlü cin ve insan şeytanına karşı uyanık olabilmeyi nasip etsin, bu tür varlıkları bizlerden uzak eylesin.

Sayfa: 312, Cüz: 16
----- 20.Ta Ha Suresi 16.Ayet -----
"Bu yüzden ona (kıyamet gerçeğine) iman etmeyip, hevasının (heves ve arzularının) peşinden giden kimse sakın seni ondan (ona hazırlanmaktan) alıkoymasın, yoksa helak olursun."
Sayfa: 317, Cüz: 16
----- 20.Ta Ha Suresi 96.Ayet -----
(Samiri;) "Ben onların görmedikleri şeyi gördüm (sezdim). Sonra (sana gelen) resulün (elçinin/Cebrail'in) izinden bir avuç dolusu (toprak) aldım ve onu (süs eşyalarının eritildiği ateşe) attım. İşte bu şekilde nefsim bana (bunu yapmayı) güzel gösterdi" dedi.
Sayfa: 319, Cüz: 16
----- 20.Ta Ha Suresi 120.Ayet -----
Fakat şeytan ona (Adem'e) vesvese verdi; "Ey Adem! Sana sonsuzluk ağacını ve eskimeyecek bir mülkü göstereyim mi?" dedi.
Sayfa: 331, Cüz: 17
----- 22.Hac Suresi 4.Ayet -----
Ona (şeytana); her kim kendisini dost edinirse o kimseyi saptırıp, alevli ateşin azabına rehberlik edeceği (sevk edeceği) yazılmıştır.
Sayfa: 337, Cüz: 17
----- 22.Hac Suresi 52.Ayet -----
Senden önce ne bir resul ne de bir nebi göndermedik ki, bir şey arzuladığında şeytan onun arzusuna bir şey atmış (katmış/nefsine hoş gelecek vesvese vermiş/hevasını tetiklemiş) olmasın. Bununla beraber Allah şeytanın attığını (kattığını) geçersiz kılar, sonra da ayetlerini sağlamlaştırır. Allah her şeyi hakkıyla bilendir, hikmet sahibidir.
----- 22.Hac Suresi 53.Ayet -----
(Allah,) şeytanın attığı (kalplerine kattığı) şeyi, kalplerinde hastalık bulunan ve kalpleri katılaşmış kimselere bir fitne (imtihan, bela) kılmak için (vesile olarak kullanır). Muhakkak ki zalimler derin bir ayrılık içerisindedirler.

Herkesin bir şeytanı veya kendisine vesvese veren şeytanlar vardır. Bu vesvese kalplerinde hastalık bulunanlara etki eder. Salih kimseler ise Allah'ın kendilerine bahşetmiş olduğu özellikler sayesinde bunlardan etkilenmezler, ibadetleri (yaptıkları çalışmalar) kendilerine kalkan olur. Zalimlerin bu vesveselerden etkilenmelerinin sebebi Allah'tan uzak olup, O'nun güçlerinin kendilerinde açığa çıkmaması sonucu güçsüz, bu dünya bataklığında hasta nefisler olarak kalmalarındandır.

----- 22.Hac Suresi 54.Ayet -----
(Bu,) kendilerine ilim verilenlerin, bunun (Allah'ın bu şekilde davranmasının) Rabbinden (gelen) Hak olduğunu bilip, böylece buna (bu gerçeğe) iman edip, kalplerinin ona huşu duyması içindir. Hiç şüphesiz Allah iman edenleri dosdoğru yola hidayet eyleyendir.

Allah'ın bu şekilde, şeytan vasıtasıyla insanlara vesvese vermesi ve bazılarının bundan etkilenip bazılarından bu etkiyi gidermesi, daha doğrusu kendilerinde açığa çıkan Allah esmaları vasıtasıyla şeytanın bu etkilerinden kurtulmaları insanların Sünnetullah'ı tanımalarına, bilmelerine ve bu şekilde kendilerinde açığa çıkan Hak'ikat ile kalplerinin mutmain olmasına bir vesiledir. Bunu ise ancak kendilerine ilim verilenler idrak edebilir. İşte bu şekilde Allah iman edenleri doğru yola hidayet eylemektedir.

Sayfa: 347, Cüz: 18
----- 23.Müminun Suresi 97.Ayet -----
De ki; "Rabbim! Şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım."
----- 23.Müminun Suresi 98.Ayet -----
"Rabbim! Benim yanımda bulunmalarından Sana sığınırım."
Sayfa: 378, Cüz: 19
----- 27.Neml Suresi 24.Ayet -----
"Onu ve kavmini Allah olmaksızın güneşe secde ederlerken buldum. Şeytan onları amellerinin (yaptıklarının) doğru olduğuna inandırmış (yaptıklarını kendilerine süslü göstermiş), böylece onları (doğru) yoldan alıkoymuş. Bu nedenle onlar hidayete eremezler."
----- 27.Neml Suresi 25.Ayet -----
"Göklerdeki ve yeryüzündeki gizliyi ortaya koyan, gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilen Allah'a secde etmesinler diye (şeytan böyle yapmış)."
Sayfa: 391, Cüz: 20
----- 28.Kasas Suresi 57.Ayet -----
"Eğer seninle beraber doğru yolu takip edersek, yerimizden (yurdumuzdan) koparılıp götürülürüz" dediler. Biz onlara katımızdan bir rızık olarak her türlü şeyin ürünlerinin kendisinde toplandığı emniyetli kutsal bir yerde imkan vermedik mi? Lakin onların çoğu bilmezler.
Sayfa: 399, Cüz: 20
----- 29.Ankebut Suresi 38.Ayet -----
Ad ve Semud kavimlerini de (helak ettik). (Onların başına gelenler) meskenlerinden (oturdukları yerlerden) sizin için anlaşılır olmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri süsledi (gittikleri yolun doğru olduğuna inandırdı), böylece (Hak ile batılı) ayırt edebilecek kimseler oldukları halde onları (doğru) yoldan uzaklaştırdı.
Sayfa: 402, Cüz: 21
----- 29.Ankebut Suresi 60.Ayet -----
Nice canlılar vardır ki, kendi rızkını yüklenemez (elde edemez). Onları da sizi de Allah rızıklandırır. O her şeyi işitendir, her şeyi hakkıyla bilendir.

Kuşlar yuvalarında uyanıp bugün acaba ne yiyeceğiz, yiyecek birşey bulabilecekmiyiz derdinde değilken, insanoğlu rızkını kendinin kazandığı "zan"nındadır!

Sayfa: 413, Cüz: 21
----- 31.Lokman Suresi 33.Ayet -----
Ey insanlar! Rabbinizden sakının ve bir babanın evladından yana, bir evladın da babasından yana herhangi bir şeyi telafi edemeyeceği (kendisine yardımcı olup kurtaramayacağı) bir günden (gelmesinden) korkun. Şüphesiz ki Allah'ın vaadi Hak'tır. O halde dünya hayatı sizi aldatmasın, aldatıcı (şeytan) da sizi Allah ile aldatmasın.
Sayfa: 419, Cüz: 21
----- 33.Ahzab Suresi 16.Ayet -----
De ki; "Eğer ölümden yahut öldürülmekten kaçıyorsanız, (bilin ki) kaçmak size fayda sağlamayacaktır. Öyle olsa (kaçabilseniz) bile az (bir süre) hariç faydalandırılmazsınız."
----- 33.Ahzab Suresi 19.Ayet -----
Size cimri davranarak (yiğitliğe gelmezler). Akabinde (kalplerine) korku geldiğinde, ölümden (korkusundan) baygınlık geçiren kimse gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Ardından korku(ları) gittiğinde ise hayra (mal ve ganimete) hırs göstererek keskin dilleriyle sizi incitirler. İşte onlar iman etmemişlerdir, bu nedenle Allah da amellerini boşa çıkarmıştır. Bu Allah'a kolaydır.
----- 33.Ahzab Suresi 20.Ayet -----
(Düşman) birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer o birlikler (tekrar) gelselerdi, dilerlerdi ki bedeviler içerisinde çölde yaşasınlar da haberleriniz hakkında (gelip gidenlerden) soranlar olsunlar. Şayet içinizde olsalardı az (bir şey) haricinde savaşmazlardı.
Sayfa: 434, Cüz: 22
----- 35.Fatır Suresi 5.Ayet -----
Ey insanlar! Şüphesiz ki Allah'ın vaadi Hak'tır. O halde dünya hayatı sizi aldatmasın, aldatıcı (şeytan) da sizi Allah ile aldatmasın.
----- 35.Fatır Suresi 6.Ayet -----
Muhakkak ki şeytan sizin düşmanınızdır. Öyleyse siz de onu düşman olarak kabul edin. O (Şeytan), kendi taraftarını ancak alevli ateş ashabından olmaya çağırır.
Sayfa: 456, Cüz: 23
----- 38.Sad Suresi 82.Ayet -----
(İblis) dedi ki; "Öyleyse senin izzetine yemin olsun ki, onların (insanların) hepsini kesinlikle azdıracağım."
----- 38.Sad Suresi 83.Ayet -----
"Onlardan arınmış (kalbi arınıp temizlemiş) kulların hariç (onları azdıracağım)."
Sayfa: 479, Cüz: 24
----- 41.Fussilet Suresi 36.Ayet -----
Eğer şeytandan bir vesvese seni dürtecek olursa hemen Allah'a sığın. Hiç şüphesiz O her şeyi işitendir, her şeyi hakkıyla bilendir.
Sayfa: 508, Cüz: 26
----- 47.Muhammed Suresi 20.Ayet -----
İman edenler; "(Savaşa çıkma hakkında) bir sure indirilseydi ya!" diyorlar. Fakat sağlam (kesin anlamlı) bir sure indirilip, onda savaş zikredilince, kalplerinde hastalık olanların sana ölümden (korkusundan) kendisine baygınlık gelmiş (bir kimsenin) bakışıyla baktıklarını görürsün. Oysa onlara (şöyle yapmaları) daha yakındır (uygundur);..
----- 47.Muhammed Suresi 21.Ayet -----
İtaat ve iyi bir söz (söylemeleri onlar için daha uygundur). Sonra iş kesinleşince Allah(ın emrini) yerine getirselerdi, onlar için daha hayırlı olurdu.
----- 47.Muhammed Suresi 25.Ayet -----
Doğrusu kendilerine hidayet (doğru yol) apaçık belli olmasından sonra (buna rağmen) arkalarına (eski hallerine) geri dönenler, şeytan onlara (yaptıklarını) güzel göstermiş, (emellerini) uzatmıştır.
----- 47.Muhammed Suresi 26.Ayet -----
Bu onların, Allah'ın indirdiğini beğenmeyenlere; "Bazı işlerde sizin sözünüzü dinleyeceğiz" demeleri sebebiyledir. Allah onların gizlediklerini bilir.
Sayfa: 509, Cüz: 26
----- 47.Muhammed Suresi 35.Ayet -----
(Düşman karşısında) gevşeklik göstermeyin, (onlardan) daha üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle birliktedir ve amellerinizi eksiltmeyecektir.
Sayfa: 517, Cüz: 26
----- 50.Kaf Suresi 4.Ayet -----
Yeryüzünün onlardan eksilttiği şeyi bildik. Koruyucu bir kitaba sahibiz.

Yeryüzünün (beden kaydının/tabiatının) insana verdiği vehimler sonucu insanda yanlış zanlar oluşur. İnsan kendini yalnızca aynada gördüğü bedenden, algılayabildiği maddeden oluşan bir varlık zannetmektedir. İnsanın bu "zan"lara göre hayatını sürdürmesi kendisinde "beden perdesi"ni oluşturur. Kuran'da en çok geçen üzerine vurgu yapılan konu "Gökler ve Yeryüzü"dür. Belki de bu, insanın yalnızca yeryüzü varlığı olduğu yanılgısından kurtulması, !!!hatırlaması!!! içindir. İnsan, yeryüzünde "beş duyu" kaydı ile gaybdan (semalardan/gök boyutlarından) bihaber, madde esaretinde, dünyevi zevkler uğrunda koşturan bir "hayvan" olmaktan kurtulmak istiyorsa bu konuya odaklanmalı, özünden gelen "Hak'ikat"e kulak vermelidir. Böyle bir dönüşümü yaşayıp, kilidini açabilirse, işte bu büyük bir kazançtır. Kilitlerin anahtarlarını elinde tutana dua edin, isteyin, O'na yönelin.

Sayfa: 538, Cüz: 27
----- 57.Hadıd Suresi 14.Ayet -----
(Münafıklar) onlara (iman edenlere); "Biz sizinle beraber değil miydik?" (diye) seslenirler. (İman edenler ise) derler ki; "Bilakis (öyleydiniz). Fakat siz kendi kendinizi ayarttınız, (bizim için fenalık) beklediniz, (size gelen Hak tebliğe karşı) şüpheye düştünüz ve Allah'ın emri (ölüm) gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. Aldatıcı (şeytan) sizi Allah ile aldattı."
Sayfa: 543, Cüz: 28
----- 58.Mücadele Suresi 19.Ayet -----
Şeytan onları ele geçirdi ve onlara Allah'ı anmayı unutturdu. Onlar şeytanın taraftarıdır. Bilesiniz ki şeytanın taraftarları kesinlikle hüsrana uğrayacak olanlardır.
Sayfa: 561, Cüz: 29
----- 67.Mülk Suresi 5.Ayet -----
And olsun ki, dünya göğünü (semasını) lambalarla süsledik ve onları şeytanlar için taşlamalar kıldık. Onlar için alevli ateş azabını hazırladık.
Sayfa: 571, Cüz: 29
----- 72.Cin Suresi 6.Ayet -----
"İnsanlardan bir takım adamlar, cinlerden bir takım adamlara sığınıyordu, böylece (cinler) onların azgınlıklarını (daha da) arttırdılar."
----- 72.Cin Suresi 8.Ayet -----
"Gerçekten biz göğe dokunmuş, onu sert muhafızlar ve ateş parçaları ile doldurulmuş bulmuştuk."
----- 72.Cin Suresi 9.Ayet -----
"Doğrusu biz orada (gökte, bir şeyler) işitmek için bazı yerlerde otururduk. Fakat şimdi kim (ona/göğe) kulak verecek olsa, kendisini gözetleyici bir ateş parçası bulur."
----- 72.Cin Suresi 10.Ayet -----
"Yeryüzündeki kimselere kötülük mü istendi yoksa Rableri onlara doğru yol mu (sağ duyu, feraset mi) istedi, gerçekten bilmiyoruz."

Cinlere göre biz insanlar "yeryüzü varlıklarıyız". Onlar bizi görebiliyorlar, ama biz onları göremiyoruz. Frekansları bizim algımız dışında. Dünya seması ile etkileşimleri var. Korunanlar (Allah'ın uyarılarına kulak verip, gerekli korunmaları/ibadetleri yapanlar) cinlerin dünya semasındaki etkilerinden etkilenmezler yada daha az etkilenirler, bu uyarıları dikkate almayanlar için ise bu korunma geçerli değildir. İblisin ordusu dünya semasına yaptıkları bu saldırılar ile yeryüzü halifesi Ademoğullarını etkileri altına alıp, onları dalalete sürüklemektedir. Burada "dünya seması"ndan kastedileni de "dünya gezegeni" olarak algılamamak gerekir. Gökler/semalar, arş, cinler, melekler... İnsanın kendisi başlı başına bir evrendir... Cüz, Kül'e tabidir... Aslında var olan "Tek'in Seyri"dir... Ancak bu kadar açabiliyorum. Allah idrakini nasib eylesin.